Çok kadın sevdim hayatımda dostlar ne kadınlardı hepside, mağrur, gururlu ve bana göre hepsi birbirinden güzel. Her biri farklı vurdu şu hayatta ama çoğu istemeden bastı geçti kalbimin üstüne. Ama en sonuncu var ya hani en çok değer verdiğim kadın, hayatımda en çok sevdiğim ikinci kadın. Birincisi annem tabii ki yanlış anlamayın. İşte o göre göre bastı kalbime acımadan. Belki ben attım önüne o kalbi düşünmeden. Ama bakmadan geçmekte vardı, basarak geçmekte. O basmayı seçti sonrada attı kocaman bir çöp kutusuna.
Hak ettiğimden değil canı öyle istemişti hani. Kırmadım mı onu, istemeden evet. Düşüncesizin biri miyim eh işte baya öyle denebilir. Buna rağmen hak ettim mi yaptıklarını? O kadar da değil. Karşılığında ben ne yaptım onu affetmek dışında. Ben onun kırgınlığını anlarken o neden anlamadı kırgınlıklarımı. Çünkü hani diyor ya bana ben seni arkadaşım olarak görüyorum, o da yalan da onun için. Hani insan arkadaşına da böyle davranıyorsa hiç yoktur gerçek arkadaşı. Ama sanmam ben ne zaman sundum kalbimi o anda bittim gözünde. Ah be kadınlar sizi anlamak ne güç. Kalbini sunarsın altın tepside beğenmez almaz. Vazgeçmeni ister senden. Tamam dersin fütursuzca, bilirsin vazgeçmek kolay değil. Ama yinede ısrar etmezsin bir daha. O ise her hareketini bir teklif olarak görür. Bir bakışını yakalayınca sinirlenir sanki kolaydı o bakışları çekmek.
Hani gün gelir üstünden zaman geçmiştir ama doğru dürüst konuşmamışsınızdır bile. Sen sadece konuşmak isteyince bile buna anlam yükler. Geçer zaman biraz uzaklaşmak istersin, kalbim soğusun dersin, bana küstün mü diye gelir bu sefer. Yok dersin ama tavır yapıyorsun sanır. Sonra gelir bir gün doğum günü yaklaşır yine kalbine yenik düşersin ama mantığın ipi bırakmaz. Kalbine kalsa kocaman bir kalp gönderecek ona, seni seviyorum diye. Sen tutarsın elinden basit bir çiçek yollarsın. Hani kimse anlamasın diye de üstüne ismini de yazmazsın. Ama ne olur ne olduysa, nasıl olduysa anlayan anlar. Kimse iyi niyetine bakmaz, çöpe atar oracıkta kalbini. Olsun dersin kırılmış dersin gider kırdıysam özür dilerim dersin. Ama düşüncesizliği yapan hiç düşünmez yine yendim onu hatasını kabul etti der ve çeker gider. Hani der giderken aramızda bir sorun yok diye. Neyse dersin herhalde krizi çözdük. Bir gün geçer üzerinden ama bir bakarsın karşında mahkeme duvarı gibi bir surat. Sanki çiçek göndermemişsin de laf atmışsın gibi hissedersin kendini. Tamam dersin anladım, kırıldın ama bu kadar mı hatırımız yok. Bu kadar kendi duygularından çok çevresini düşünmesine kızar, küfredersin içinden. Çünkü sen takmazsın çevrendeki sülüklerin düşüncelerini. Şimdi umarsın zaman tanırsam ona bir süre sonra düzeliriz belki. Belki yeniden güler o güzel gözleriyle bana. Bilirsin ama ona kavuşamayacağını aslında ta baştan bilirsin tüm bunları. Hani ona göre sen her erkek gibisin rededilmeyi kabullenemeyen bir ego manyağı.
Anlatamazsın ona ben kabullendim sadece kalbim zorlanıyor diye. Anlamazsın niye bu kadınlar bir kendilerini duygusal sanır diye. Hani anlam veremediğin aslında olmayan empatileridir. Başkalarında bile kendilerini görmeyi empati sanırlar oysa. Hani o da dolaylı yoldan anlamaktır karşındakini ama aslında onun durumuna kendinde bakmak kadar da narsistçedir. Yinede dersin seviyorum onu, o beni sevmese de en azından dersin birazda olsa arkadaş kalabilsek hani. En azından hal hatır sorsak birbirimize diye düşünürsün. Bunları düşünürsün sonra yazarsın bir yere. Evet dersin en sonunda ona karşı hissettiğim her şeyi yazdım. Rahatlar ve arkana yaslanırsın ve umarsın son bir kez lütfen o da beni bir kez olsun anlasın diye.