Gençlik ve Spor Bayramı adı altında yıllarca stadyumlarda, askeri düzende kullanan garabet bayram kutlama alışkanlığımız AKP sayesinde daha da beter bir hale geldi. En azından daha önce kutlamanın belli bir şekli şemali vardı, halk bir yerden sonra bu askeri gösteriye alışmış ve hayatının bir rutini haline getirmişti. Peki AKP yerine ne getirdi yine resmi törenler ama nedense 48 saat önce izinle çelenk bırakma hatta birçok kuruluşa bu konuda izin vermeme gibi kendine müslüman yaklaşımlar.
Ben hiçbir zaman ne 19 Mayıs ne de 23 Nisan'da, stadyumda asker edasıyla yürüyen çocuk ve gençlerin normal karşılanmasını doğru bulmadım. Daha beşinci sınıfa giderken bu törenlere katılmıştım ve bildiğiniz askeri düzende stadyumda yürümesini öğrenmek zorunda kalmıştık. Belki o zamanlar bize eğlenceli geliyordu ama ben bu ülkenin asker doğan erkek bakışından hoşlanmıyorum. Neden asker olarak doğmak zorundayız ve daha küçük yaşlardan itibaren Beden Eğitimi derslerinde bile bu askeri dönüş hareketlerini öğrenmek zorundayız.
Dün yaşananlar ise aslında stadyumlarda kutlanan 19 Mayıs'ın ya da devletin kontrolünde bir kurtuluş bayramının anlamsızlığını gösteriyordu. Biz bu bayramın 19 Mayıs'ın anlamını çözemeden de bence iyi bir geleceğe yol alamayız. Bu günü Atatürk gençlere insan kulesi yapmak, şiir okumak ya da askeri düzende marşlar eşliğinde yürümek için gençlere armağan etmedi. 19 Mayıs Bandırma Vapuru'nun Samsun'a ulaştığı yani Kurtuluş Savaşı destanının başladığı tarihtir. Biz bu büyük anti emparyalist mücadeleyi kutlamadığımız sürece 19 Mayıs'ı nerede, nasıl kutlarsanız kutlayın anlamı yok. Ne Kenan Evren'in ne Tayyip Erdoğan'ın dayattığı 19 Mayıs dayatmalarını kabul etmiyorum. Ne gelecekte çocuklarımın askeri eğitimden ne de Erdoğan'ın dini bütün insan eğitimden geçmesine taraftar değilim. Bu ülkede ne laikliği kılık kıyafete sınırlayan ne de özgürlüğü kılık kıyafetten tanımlayanlarla işim olmaz. İnsanlık onurunu ancak bir yerlere bağış yapmak ya da bir dilenciye sadaka vermekte gören, Uludere'de katledilen köylülere onlar kaçakçı, onlar PKK'lı diye bakabilen zihniyetin insanlığına tükürmekten ise kendimi alamam.
Düşünün, Wall Street Journall bir makale yayınlıyor, 34 kişinin öldürüldüğü Uludere'de, köylülerin tespit edildiğini, Türk makamlarına daha yakından detaylı görüntü alınması teklif edildiği söyleniyor ama Türk makamlarının Predatör'ü farklı bir yere yönlendirdiği iddiaları ortaya çıkıyor. Ama biz neyi tartışıyoruz yok efendim istihbarat nereden geldi? Zaten Predatör ABD'ye ait olduğuna göre görüntü anlamında direkt ABD kaynaklı bunu tartışmaya ne hacet. Önemli olan nokta şu bu köylülerin sürekli sınırdan geçerek kaçakçılık yapıldığı istihbaratına rağmen kim neye dayanarak vur emrini verdi? Kısacası tetiği kimin çektiği belli ama emir kimden Genelkurmay mı, Başbakanlık mı? Genelkurmay biz karışmadık deyip duruyor emir geldi diyor peki ama AKP birazda 19 Mayıs genelgeleriyle uğraşmak yerine Uludere'de yaşamını yitiren vatandaşları için süreci hızlandırmaya çalışsa.
Hayır 19 Mayıs töreni diye yaptıkları gösterilerde garabet bir şey. En anlamlı gösteriler halkın katılımıyla yapılan yürüyüşler oldu doğrusu. Ama hiç kimse ne Uludere'yi ne Cihan Kırmızıgül'ü ne de hapiste yatan gazeteci ve öğrencileri hatırlamadı. Varsa yoksa tören protestosu. Senin ülkende gençler, gazeteciler faşizan bir iktidarın talepleriyle hapislerde yatsın, Malatya Kürecik'te sessiz sedasız ABD üssü kurulsun, füzeler yerleşsin, Uludere'de öldürülen vatandaşlar için taziyeden öteye gidilmesin sen ne yap, 19 Mayıs törenleri stadyumdan alındı diye sokağa çık. Bizim halkımız asker şakşaklamaya neden bu kadar meraklı acaba, ben çözemiyorum. Başka zamanda sokağa çıkma vay efendim Kenan Evren'in eseri olan 19 Mayıs törenleri nasıl kalkar. Ama olur mu benim Türk gençliğime sorsan Kenan Evren'i 80'lerde bir pop şarkıcısı sanır. En hit parçası da 12 Eylül. O kadar ki memlekette o albümün girmediği ev kalmadı. Bugün halen hayatımızda çok önemli yer tutar. Bakalım biz ne zaman nalıncı keseri gibi her şeyi kendimize yontmaktan vazgeçeceğiz. Araf'ta kalmaktan korkup tarafını seçmek insanoğluna kolay geldiği sürece vazgeçecek gibi görünmüyoruz.