AKP'nin ahlak kriterleri



Başbakanımızın fermanıyla One Love Festivali'nde içki satışı durdurulmuş. Yazık ama, oysa twitter muhafazakarları biz hallettik diye biliyordu. Onları böyle hayal kırıklılığına uğratmak koca Başbakana yakıştı mı? Erdoğan hani ne demişti, dindar bir gençlik yetiştireceğiz. Hani şu One Love Festivali'nde içki satışı dursun diye kırk takla atanlar gibi mi? Ne ala memleket, gençliğin içkisine karış, Alevi'nin Cemevine karış, Azınlılk vakıflara güya haklarını vereceğim deyip bir taraftan Süryaniler'in Mor Gabriel Manastırı'nın arsasına göz dik. Sayın Başbakan, bu ülkede zaten 1980 sonrasında komünist yetişeceğine dindar yetişsin diye din devletin tekeline sokuldu. Diyanet olmadığı kadar güçlü, Sünni Müslümanlık olmadığı kadar tekel haline geldi. Tamam eskiden de tekeldi kabul ama zorunlu din dersiyle memleketin bütün gençleri zaten kalıptan çıkma bir dini bilgiyle donatıldı. 


Ama tebrik ederiz yani 4+4+4 ile birlikte çocukları dini bütün ve "ahlaklı" olarak yetiştireceksiniz. Değil mi ama alkol bütün kötülüklerin anası. Ama işin garip yanı sayın Erdoğan bildiğim siz içki kullanmıyorsunuz. Bugün devleti ele geçiren, istediği gibi at koşturan, her türlü ihalede cebini dolduran Cemaatin adamları da kullanmaz. Yani burada ya sizin kötülük anlayışınız ya da bizimkinde sorun var. Hani ahlaklı olmak için sizin kriterlerinize uymak gerek. Yok efendim Üniversiteye sarhoş olmaya mı geliyor muşuz? Sen insanların neyi nerede yapacağına neden karışıyorsun. Hem hadi Üniversite içinde içki satışına karşı olmanı anladık da One Love Festivali'nde insanların içeceği içkiden sana ne? Başka insanların eğlenme anlayışı sana uymuyorsa çevir başını ve çek git. Biz senin hayatına karışmıyoruz sen bizim hayatlarımıza müdahale hakkını nereden buluyorsun. Ama işte adam söylemiş, ben aslında içki içilmesine de karşıyım diye. 


Zaten onun farkındayız. Bugün "ahlak" adına içkiyi yasaklayan zihniyet, bir ara kürtajı da yasaklamaya kalkıştı. Şimdi ise kendilerince yok biz yasal sınırlama getirdik diyorlar. Oysa ilk başlarda cinayet diye meydanlarda bağırıyordu. Yok tecavüz mağdurunu bile kürtaj yapmaması için ikna edeceklermiş. Kendileri 28 Şubatta ikna odalarında yapılan psikolojik baskıyı, kürtaj olmak isteyen kadınlara yapacak. O odalara girip , kürtaj olma cesaretine sahip kadınlar ise fişlenecek. Kadının bütün mahremiyatı hiçe sayılıp babasına haber verilmesi gibi ahlakçı uygulamalar devreye girecek. Yani yasakçı zihniyet diye dün bağıranlar bugün aynı zihniyeti başkalarına uyguluyor. O yüzden her zaman derim, maksadı bir şeyleri korumak olan bir zihniyetin demokrasi anlayışına güvenmeyeceksin. Yakında sokaklarda gezen ahlak polislerine de rastlarsak şaşırmayın. Sevgilinizle nasıl bir ilişki kuracağınıza da devlet karar verecek belki de. Hayal gibi gelebilir bu anlattıklarım ama hepsi "ahlak" kılıfı içinde demokrasi ile süslenince baya yenilir ve yutulur oluyor. Hem yanlış anlaşılmasın bunlar şeriat devletinin ayak sesleri  filan değil. Bu sesler faşizmin ayak sesleridir. Hani Komünistleri toplum mühendisi olmakla suçlayanlar aslında en katmerlisinden toplum mühendisliği yapıyor.


Bunu dini ve kültürel soslara bulayıp, Milliyetçiliğe bandırınca mis gibi faşizan bir toplumsal yapının temeli karşınızda. Ses çıkaranın ezildiği, işkencenin kültürel bir öğe sayıldığı, farklı olanı linç etmenin günlük bir ritüel haline geldiği "mükemmel" toplum. Hani her ütopya biraz abartıdır ama her abartının içindeki acı gerçekleri de görmekte fayda var. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski