Bir Türkiye masalından uyanmak







Bu ülkede adalet anlayışı çok farklıdır bir kere. Hani öyle bir anlayış vardır ki, eğer mağdur olmuşsanız bu ülkede bir şekilde sizi zorla hukuk mezunu yaparlar. O zaman Üniversite yıllarında tuğla gibi kitaplar içinde kaybolan Hukuk okuyan arkadaşlarınızı alaya aldığınız için pişman oluyorsunuz. Mesela bu ülkede arkanızda iktidara yaslanmış sağlam bir dayı varsa öyle hukukun size dokunması pek kolay değil. Hatta biraz günümüzün Cemaati içerisinde önemli yerlere gelmişseniz dokunan yanar şeklinde bir tabelayla da gezmeniz tuhaf karşılanmaz. Mesela işkenceci bir Polis şefi olmanıza karşın malum kişilerin tavuğuna kış demediğiniz sürece korunup,  kollanır ve hatta terfi alırsınız. Ama yani çıkıp Hanefi  Avcı gibi birilerini deşifre etmeye kalkarsanız o zamanda hemen fişlenir, bakmışsınız o zamana kadar işkence ettiğiniz düşünce adamlarıyla aynı davadan yargılanıyorsunuz. Hani bunlar kaderin cilvesi değil, Türk Yargı sistemi dediğimiz şeyin ufak özeti aslında. 


Örnek verelim, faşizan bir katil olarak mesela Maraş katliamında derin devletin rolünü araştıran bir hukuk adamını öldürdükten sonra yakalansanız hatta hapis yatsanız bile bir gün devletiniz sizi hatırlar ve özgürlüğünüzü verir. Hani öldürdüğünüz canlar, tetikçiliğini yaptığınız düzene rağmen, gerçeğin peşindekiler mezarda siz dışardasınızdır. Hani öyle "adil" bir terazisi vardır Türk yargısının. Hani suçu sabit olan katiller salınırken, muhalif olması dışında bir suçu olmayanlar karakollarda işkence görüp ses çıkaramadan cezaevlerinde sürünmeye devam eder. Hani devlet kendine hizmet edeni affeder, kendine kafa tutanı değil. Bir Polis şefi olarak 90'lı yılların "terörle mücadele" operasyonlarında, işkence yapılan hatta tecavüze uğrayan mağdurlardan olmanıza karşın, işkence altında alınan ifadelere, zorla imzalatılan itiraf metinlerine karşın siz ceza çekersiniz, işkence yapanlar ödüllendirilir. Size tecavüz ederler, işkence ederler, hakkınızı hiçbir mahkeme savunmaz ve geçiştirir. AİHM, Türkiye'ye adil sorgulama yapılmadığı için ceza verir ama yok devlete göre Türkiye'de işkence hiç olmamıştır. 


Bu ülkede Polis, emekçi olmasına, ağır çalışma şartlarına karşın devlet babasına ses çıkarmaz, çıkaramaz. Çünkü sendikal hakları yoktur, mevcut Polis sendikaları onların haklarını değil devletin haklarını korur. Artık eskisi gibi solcu Polislerde alınmadığı ya da en küçük sivrilme de sürgün yediği için kimsenin sesi de çıkmaz. Saatlerce mesai harcayıp milletin güvenliği için canını dişine takar ama iş devlete laf söylemeye gelince herkesi susturmayı görev addederler. Bu ülkede Polis, devleti ve hükümeti bu kadar kollamaya, Yargı devlet zihniyetiyle korumacılık oynamaya devam ederse, siz isterseniz dünyanın en demokratik Anayasası'nı yapın değişen bir şey olmaz. İşkence yapanı cezalandırmadıktan sonra, mayın yüzünden ölen küçük bir kız  çocuğunu suçlu ilan ettikten sonra, katilleri sorgusuz sualsiz dışarı saldıktan sonra bu yargıya, bu devlete kim güvenebilir. Ben eskiden beri güvenmem zaten ama siz ne durumdasınız? 


Hani Galatasaraylı ya da Trabzonlu ya da Beşiktaşlı olup Fenerbahçe şike yapmıştır diye ÖYM'lerin kanıt diye sunduğu  her şeyi kabullendiyseniz zaten geçmiş olsun. Bir yıllık süreç sonunda Fenerbahçe'yi hangi kanıtlarla suçlu ilan ettiniz mesela. Yıldırım'ı başta silahlı örgüt kurmaktan içeri alanlar silah bulamayınca ellerinde delil denecek hiç bir şey olmamasına karşın kendilerince suç yarattılar. Daha iddianame ortada yokken sözde delillerin basında yayınlanması hiç mi şüphelendirmedi sizi. Ama unutmuşuz Fenerbahçe taraftarı da olsa bu ülke insanı ne yazık ki hem devletine hemde yargısına güvenir. Tüm aksi örneklere, tüm haksız tutuklamalara karşı. Bana dokunmayan yılan 40 yıl yaşasın derseniz bir gün gelir o yılan size de dokunur. Ve siz başkalarına dokunurken ses çıkarmadığınız için sizin feryadınıza yetişecek kimse de kalmamıştır. Ne diyelim umarım güvendiğiniz dağlara kar yağmadan nasıl bir ülkede yaşadığınızı anlarsınız. Çünkü siz kendinizi tropikal iklimde, güneşin hiç batmadığı bir deniz sahilinde görüyorsunuz. Ama o pembe gözlükleri çıkarın, dışarıda kar var, o dağlar bu ülke kendini bildi bileli hep karla kaplıdır. Yani aslında ortada güvenilecek bir dağ bile yoktur. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski