Bir TOKİ cinayeti




Ne zaman AKP'ye meyilli bir arkadaşıma rastlasam bana şu hükümeti eleştirmeyi bırakın artık diye sitem ediyor. Arkadaş dediysek hani arada iki lakırdı ettiğimiz adamlardan biri diyelim. Yoksa hayatta sırtımızı yaslandığımız insanlardan değil. Hani böyle dediklerinde hafif bir tebessüm ediyorum. Tabii böyle yapınca baya bir kızıyorlar. Anlatmaya başlıyorlar, yok hükümet şunu yaptı, bunu yaptı diye. O kadar heyecenlı anlatıyor ki profilden baktığımda hani bir Erdoğan olur diyorum. O binlerce şey anlatıyor ben tek bir olayı önüne her şeyiyle koyup susuyorum. Bu ona bir iki saat yetiyor da artıyor bile. Mesela şu anda birisi karşımda olsa Samsun'da yaşanan sel felaketi ve bir TOKİ cinayetini anlatırım.

Bugün Samsun'da yaşanan sel sonrası çok şey söylendi ve belki de çok şey yazıldı, daha da yazılacak. Başbakanlığa, devlete bağlı bir kurum olan TOKİ bildiğiniz gibi Erdoğan'ın emriyle bütün memleketi betona çevirmek üzerine ant içti. Samsun'da dikilen ucube konutlarda bunlardan biri. Bırakın estetik kaygıyı, adamlar birde gitmiş bunu dere yatağına yapıyorlar. Samsun Belediye Başkanı, Habertürk televizyonun da ne diyor, TOKİ'nin günahı yokmuş, Allah'ın rahmeti buna neden olmuş, yani başa gelen çekilir. Ya ben bu kadercilerle bundan anlaşamıyorum işte. Geçenlerde birileriyle bu konuda tartışmıştık ama ben çok derine inmeden bırakmıştım. Şu şükretmek, kadere boyun eğmek bunlarla bir ülke yönetilir mi arkadaş? Sen git nehir yatağına ev yap sonra sel basınca yok efendim Allah'ın rahmeti bizde suç yok. Yok efendim şükretmek lazımmış. Tamam arkadaş şükret şükretmesine ama hayatının tüm merkezine şükretmeyi koyarsan bir bakarsın elinde ne varsa almışlar sen şükrettiğinle kalmışsın. Patron emeğinin karşılığını vermesin, sen emeğinle canını dişine tak ama adam seni karın tokluğuna çalıştırsın sonra şükredelim hep beraber. Oh ne ala memleket. Orada 9 insan hayatını kaybetsin, sen kalk Allah'ın rahmeti. Bir günde adam gibi kabul edin suçunuzu, adam gibi söyleyin kabahatinizi dişimi kıracağım. 

Şükredin bir şey dediğim yok bazen şükretmek gerekir, bunu da bulamayanlar var demek lazım. Ama gerçekten bunu düşünmek lazım, o lokmayı ağzına atarken bunu bulamayan var diyebiliyorsan, kursağından kolay geçmiyorsa buyur şükret. Sağlığın yerindeyse kalk şükret her neye, kime inanıyorsan. İnanmayanlar için bir çözümüm yok maalesef artık onlar kendilerine göre bir şükür ritüeli yaratsınlar. Ama işte şükretmek hakkını aramamak değildir. Kadere razı gelmek, önüne geleni kabullenmek hiç değildir. Kader diyorsunuz da bilmediğiniz bir şeyi nasıl kabullenebiliyorsunuz. Yani önünüze geleni kabullenmeyince de kaderinizi yaşıyorsunuz, kabullenince de. Değişen bir şey yok. Kaderi değiştiremezsin tamam anladık da, sen kaderini biliyorsun da bizim mi haberimiz yok. Neyse işte kaderdi, şükürdü derken yine olan yitirilen canlara oldu. Kaderlerinde bu varmış demek. Ama keşke o binaları diken vicdan fukaraları adam olsaydı, o binayı başka bir yere dikseydi de kaderleri ölüm olmasaydı. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski