Başbağlar'dan Sivas'a bir katliamın analizi







Başbağlar katliamı, kim gerçekleştirdi, ardında kim var ve yargılananlar neden serbest kaldı? Aslında soracak çok soru var. Ama nedense muhafazakar kesim bu katliamı kendi davaları haline getirmiş. Öyle ki her Sivas'tan konu açtığımızda peki ama Başbağlar ne olacak diyorlar. Orada öldürülen masum 33 insan için bizim üzülmediğimize öyle bir kanaat getirmişler ki, ne dersek diyelim sanki her lafımızda Sivas ile birlikte Başbağlar demek zorundayız. Ama işte Sivas'a gelincede halkı galeyana getirdiler, yargılananlar da ölenler kadar masum demekten de kendini alamayan şeytanları da görmek lazım.


 Başbağlar katliamı PKK içinden ayrı bir grubun kendilerince Madımak'ın intikamını almak için gerçekleştirdikleri bir katliam olarak anılıyor. Öcalan'ın bu konudaki açıklaması da PKK'nın itirafı olarak gösteriliyor. Ben bu PKK'nın bizden ayrı bir grup bunu yaptı, benim haberim yok açıklamalarına her zaman şüpheyle yaklaşırım. Bu tür durumlarda işin içinde çok daha derin ilişkiler vardır. Başbağlar katliamı da bu derin ilişkileri ortaya koyan olaylardan biri. Öncelikle şunu bilmek lazım PKK gibi örgütlenmelerde kimse liderin oluru olmadan eyleme girişmez. Özellikle Stalinist geleneğe sahip PKK gibi bir örgütlenmede bu liderin sorgulanması anlamına gelir ve infazla sonuçlanır. Ama bu bir taktiktir ve aslında şu denilmek istenir evet bizim olayda parmağımız var ama başka parmaklarda var orada. 


Aslında Öcalan bu noktada Başbağlar katliamının içinde bugün derin devlet olarak bilinen yapılanmanın olduğunu söylüyor. Kendisinin de nasıl PKK'yı kurduğunu Uğur Mumcu belgelerle ortaya koymuştu. Yani ortada Türkiye'deki derin güçlerin 93 yılında Türkiye'yi yeniden kurgulama planları vardı. Amaç o anda bir Alevi, Sünni çatışmasına neden olmaktı. Tabii istedikleri gerçekleşmedi ama Alevi ve Sünniler arasında bir kopmada yaşanmadı değil. Aleviler, Sivas olayları yüzünden Sünnileri, Sünnilerde Başbağlar'da Alevileri suçluyorlardı. Daha sonra Gazi Mahallesinde Aleviler'e yapılan saldırıda da bu planın devrede olduğu ortada. Peki ama PKK neden Başbağlar'ı planlayıp yapmamış olsun? Evet belki PKK'da derin devletin bir kolu olarak Başbağlar'da bir rol üstlendi. Özellikle PKK Alevileri kendi tarafına çekmek adına Madımak'ın intikamı söylemini hemencecik kabullendi. Ancak burada şöyle bir durum var. Sivas'ın üzerinden daha iki gün geçmiş olmasına rağmen köyü basan militanlar nasıl oluyor da bu kadar kısa sürede köydeki herkesi kimin kim olduğunu bilecek kadar tanıyor hatta bütün silsilesini ezbere bilecek kadar istihbarata sahip olabiliyordu?


Bunu nereden mi biliyorum? Katliamdan kurtulan köylülerin anlattıklarından ortaya çıkıyor. Kısacası burada katliamın önceden planlandığı ortaya çıkıyor. Yani aslında bu Sivas Madımak katliamının da önceden planlandığının açık işareti. Zaten Pir Sultan Abdal Kültür Şenliği'nin ne zaman yapılacağı ortada. Burada tek yapılması gereken halkı kışkırtmak ve olayların gelişmesini sağlamak. Yani bu iki olayda PKK'nın altından kalkabileceği kadar küçük olaylar değil. PKK'nın böyle bir operasyonal gücü olması ve elini kolunu sallayarak şehirde provakasyona neden olacağını düşünmek ancak Türkiye tarihinden haberi olmayan birilerinin inanacağı bir şey olabilir. Yanin demem o ki hiç bir şey göründüğü gibi basit değil. 


Madımak olayını biraz okuyup araştıranlar aslında insanların önce Valilik'i taşlamaya başladığını bilir. Cuma namazından çıkan kalabalık ellerine verilen broşürlerde Aziz Nesin ve arkadaşlarına karşı bilenmiş bir hale gelmişti. O sırada medrese bahçesinde olan Şenlik ekibi, kalabalığın toplanması üzerine apar, topar otele kaçtı. Ölümün onları arada bulacağını bilselerdi belki de hiç o kapıdan içeri girmezlerdi. Toplanan kalabalık önce bu Şenlik için büyük çaba gösteren Valilik'i taşlamaya başladı. Saatlerce süren taşlamadan sonra kalabalık Belediye başkanının da anonsu sayesinde dağılmıştı. Ama aslında amaç kalabalığın dağılması ve Madımak oteline doğru gitmesiydi. Dağılan kalabalığı toplayan ve otelin önüne yönelmesini sağlayanlar işte aslında Madımak katliamının ardında bu eller var. Ama bu şu anlama gelmemeli. Orada insanları diri diri yakan kalabalık masum olamaz. Galeyana gelmiş olmaları onları sütten çıkmış ak kaşık yapmıyor. Olay günü çıkan gazete, Cuma namazı sonrası dağıtılan broşürler ve halkı Madımak önüne yönlendirenler. Peki ama bu kadar mı, olaya uzun süre müdahale etmeyen Polis ve Jandarma, Aziz Nesin'i kalabalığın içine doğru atan itfaiyeciler. Bunların hepsi mi galeyana gelmişti. Olay sonrası Çiller, Evren ve Mesut Yılmaz, Demirel gibi isimlerin özrü kabahatinden büyük açıklamaları. 


Başbağlar'da yaşanan katliam çok mu farklıydı. Orada da 33 insanın öldürülmüş olması acaba bir tesadüf mü? Bu tür okumalar bize aslında gerçeği fısıldıyor. O günlerde ülkeyi şekillendirmeye çalışanlar PKK'yı maşa olarak kullandı ve Başbağlar'da insanlarımızın canını aldı. Başbağlar'da kimin maşa olduğu belli ama Sivas'ta kim vardı? Ne Sivas ne de Başbağlar katliamının davalarının adaleti sağlamaması acaba tesadüf mü? İşte bu tür katliamlar bize farlılıkların birlikte yaşamaya engel olmadığını hatırlatmalı. Şimdiye kadar bu ülkede iç savaşa dönük binlerce senaryo başarısız oldu. Şimdi ise Kürtler ile Türkler arasında aynı senaryo oynanıyor. Ama bu sefer her iki tarafta fazlasıyla çatışmaya müsait. Bakalım Türkiye tarihinin tekerrürlerden ibaret olduğu gerçeği bu sefer doğru çıkacak mı? Galiba bu sefer doğru çıkması için dua etmek gerekiyor. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski