İnsanoğlu dünyada attığı ilk adımdan itibaren kendine tapınacak yüce bir varlık aramaya başlamıştır. O günlerde insanoğlu için açıklanamayan her türlü olay tanrı ya da tanrısal bir güç gösterisi olarak algılandı.
Bu modern tanrılardan biri medya olarak karşımıza çıkıyor. Peki medya nasıl oluyorda bu toplumal bilinçaltımıza işlemiş ritüelleri harekete geçirebiliyor? Burada medyanın içinde bulunduğu toplumun geleneklerini ve ritüellerini iyi bilmesinin payı var. Bir ülkenin çok izlenen yapımlarının ve programlarının o toplumun bilinçaltı kavramları hakkında her yerden edinemeyeceğimiz ipuçları vermeside bu tanrısal rolden kaynaklanır. Birçok iletişim bilimcinin hem Türkiye hem de dünyada medyayı topa tutmasında medyanın ilkel zamandan kalma öğrenilmiş davranış kalıplarını tekrarlamasının payı büyük.
Sadece günümüzde değil, ilkel zamanlarda da yaratılan tanrılar ya da yayılan hikayeler o toplumun temelini oluşturan anlayışlar içeriyordu. Örnek verecek olursak ilk oluşmaya başlayan modern toplumlarda mesela Roma'da zamana uygun olarak Yunan tanrılarından esinlenen Roma tanrıları vardı. Çünkü o zamanlar Yunanlılar daha önce İskender ve daha sonra da akdenizde kurduğu koloniler aracılığıyla Olimpos'un tanrısal figürlerini Asyadan Avrupaya kadar yaymayı başarmıştı. Roma medeniyetini kurarken belki de İskender'in İmparatorluğunu kendine hedef alarak Yunan tanrılarını medeniyetinin temeline farklılaştırarak da olsa yerleştirmişti. Bu tanrılar hakkında yazılan destanlar, hikayeler bir anlamda toplumu senatoya ve Cumhuriyete ve en önemlii İmparatora bağlı hale getiren çeşitli ritüelleri toplumun bilinçaltına işliyordu.
Anlatılan halk destanlarında zalimlere karşı koyan bir anlayış temel alınırken, tanrısal hikayelerde kendisi her türlü kötülüğü yapan ama Tanrı yani hükmeden olduğu için suçlanamayan yüce bir figür profili çiziliyordu. Medyada bugün bir anlamda yaptığı tüm rezilliklere rağmen halka karşı ulaşılamayan bir efsanevi tanrı rolünü oynuyor. Televizyona çıkmanın, gazetede yer almanın bugün büyük bir lütuf gibi sunulması, medya dünyasının kendini modern bir Olimpos olarak göstermesinin nedeni de bu modern zamanın tanrısını oynama isteğidir.Yani orgulanmayan, astığım astık kestiğim kestik, her şeyi halkı düşünerek(!) yapan bir tanrı.
Bugün belki Türkiye gibi Televizyon geçmişi özellikle de özel televizyon geçmişi çok yakın tarihlere denk gelen bir ülkede hala medyanın tanrı rolünü üstlenmesi doğal olarak karşılanabilir. Ancak bugün Avrupa dışında birçok ülkede de medya hala kendisine tanrısal roller biçiyor. İnsanların kendi imkanlarıyla haberdar olamayacakları haberleri veren, her konuda uzmanları konuşturarak ahkam kesen bir tanrı. Özellikle basın özgürlüğünün yeterli olduğu ülkelerde medyanın dilinin kemiği olmadan herkese, tabu olan her şeye, her kuruma eleştiri getirebilmesi de onu modern zaman için eşi bulunmaz bir tanrısı yapıyor.
Kısacası medya tıpkı çok tanrılı inanışlarda olduğu gibi bazen kötünün yanında ve zalim bir tanrı bazı zamanlarda kendi işini yapan şifacı bir tanrı, bazense iyiliği sonuna kadar savunan hakızlığa karşı isyankar bir tanrı rolüne bürünüyor. İşte belkide bu yüzden hala tüm küreselleşme çabalarına rağmen her medya kendi yaşadığı toplumun ilkel güdülerine seslenmeye çalışan yapısını koruyor. Yani anlayacağınız bizler tanrılara ve eski geleneklerimize ihtiyaç duyduğumuz sürece modern zamanlarda bile onların yerini dolduracak kurumlar kendiliğinden oluşmaya devam edecektir.
Ama modern zamanlarda neredeyse açıklanamayan doğa olayı kalmadı. İnsanoğlu tüm bu modernleme çabalarına, bilimsel gelişmelere bilinçaltındaki ilkel çağ ritüelleriyle* karşı çıkıyor. İşte bu durumda insanoğlu ilkel dönem tanrılarının yerini modern tanrılarla doldurmaya çalışıyor.
Bu modern tanrılardan biri medya olarak karşımıza çıkıyor. Peki medya nasıl oluyorda bu toplumal bilinçaltımıza işlemiş ritüelleri harekete geçirebiliyor? Burada medyanın içinde bulunduğu toplumun geleneklerini ve ritüellerini iyi bilmesinin payı var. Bir ülkenin çok izlenen yapımlarının ve programlarının o toplumun bilinçaltı kavramları hakkında her yerden edinemeyeceğimiz ipuçları vermeside bu tanrısal rolden kaynaklanır. Birçok iletişim bilimcinin hem Türkiye hem de dünyada medyayı topa tutmasında medyanın ilkel zamandan kalma öğrenilmiş davranış kalıplarını tekrarlamasının payı büyük.
Sadece günümüzde değil, ilkel zamanlarda da yaratılan tanrılar ya da yayılan hikayeler o toplumun temelini oluşturan anlayışlar içeriyordu. Örnek verecek olursak ilk oluşmaya başlayan modern toplumlarda mesela Roma'da zamana uygun olarak Yunan tanrılarından esinlenen Roma tanrıları vardı. Çünkü o zamanlar Yunanlılar daha önce İskender ve daha sonra da akdenizde kurduğu koloniler aracılığıyla Olimpos'un tanrısal figürlerini Asyadan Avrupaya kadar yaymayı başarmıştı. Roma medeniyetini kurarken belki de İskender'in İmparatorluğunu kendine hedef alarak Yunan tanrılarını medeniyetinin temeline farklılaştırarak da olsa yerleştirmişti. Bu tanrılar hakkında yazılan destanlar, hikayeler bir anlamda toplumu senatoya ve Cumhuriyete ve en önemlii İmparatora bağlı hale getiren çeşitli ritüelleri toplumun bilinçaltına işliyordu.
Anlatılan halk destanlarında zalimlere karşı koyan bir anlayış temel alınırken, tanrısal hikayelerde kendisi her türlü kötülüğü yapan ama Tanrı yani hükmeden olduğu için suçlanamayan yüce bir figür profili çiziliyordu. Medyada bugün bir anlamda yaptığı tüm rezilliklere rağmen halka karşı ulaşılamayan bir efsanevi tanrı rolünü oynuyor. Televizyona çıkmanın, gazetede yer almanın bugün büyük bir lütuf gibi sunulması, medya dünyasının kendini modern bir Olimpos olarak göstermesinin nedeni de bu modern zamanın tanrısını oynama isteğidir.Yani orgulanmayan, astığım astık kestiğim kestik, her şeyi halkı düşünerek(!) yapan bir tanrı.
Bugün belki Türkiye gibi Televizyon geçmişi özellikle de özel televizyon geçmişi çok yakın tarihlere denk gelen bir ülkede hala medyanın tanrı rolünü üstlenmesi doğal olarak karşılanabilir. Ancak bugün Avrupa dışında birçok ülkede de medya hala kendisine tanrısal roller biçiyor. İnsanların kendi imkanlarıyla haberdar olamayacakları haberleri veren, her konuda uzmanları konuşturarak ahkam kesen bir tanrı. Özellikle basın özgürlüğünün yeterli olduğu ülkelerde medyanın dilinin kemiği olmadan herkese, tabu olan her şeye, her kuruma eleştiri getirebilmesi de onu modern zaman için eşi bulunmaz bir tanrısı yapıyor.
Kısacası medya tıpkı çok tanrılı inanışlarda olduğu gibi bazen kötünün yanında ve zalim bir tanrı bazı zamanlarda kendi işini yapan şifacı bir tanrı, bazense iyiliği sonuna kadar savunan hakızlığa karşı isyankar bir tanrı rolüne bürünüyor. İşte belkide bu yüzden hala tüm küreselleşme çabalarına rağmen her medya kendi yaşadığı toplumun ilkel güdülerine seslenmeye çalışan yapısını koruyor. Yani anlayacağınız bizler tanrılara ve eski geleneklerimize ihtiyaç duyduğumuz sürece modern zamanlarda bile onların yerini dolduracak kurumlar kendiliğinden oluşmaya devam edecektir.
*Ritüel,TDK'nın sözlüğünde; "Ayin, adet haline gelmiş" şeklinde tanımlanıyor.