Uludere'de 2011'in son günlerinde yaşanan vahim hata karşısında Ordu özür dilemek şöyle dursun, sosyal ağ faşistlerin sözcülüğünü yaparcasına orada ölen herkesi PKK sempatizanı ve PKK'lı olarak gösterme yarışına girdi.
Yani eşek sırtında silah taşıyanları sırf emir gelmediği diye vurmayan şanlı ordumuz, insansız hava aracının “PKK detektörü” sayesinde kendine kaçakçı süsü veren 13, 14 yaşında çocuklarında içinde olduğu silahsız teröristleri öldürdü. Büyük başarı, şanlı ordumuz yine göğsümüzü kabarttı. Terörle mücadele adına PKK'ya sempatiyle bakan çoluk çocuk herkes ölmeyi hakkediyor çünkü. Yanlış anlaşılmasın bunlar Twitter'da günlerdir
Yani eşek sırtında silah taşıyanları sırf emir gelmediği diye vurmayan şanlı ordumuz, insansız hava aracının “PKK detektörü” sayesinde kendine kaçakçı süsü veren 13, 14 yaşında çocuklarında içinde olduğu silahsız teröristleri öldürdü. Büyük başarı, şanlı ordumuz yine göğsümüzü kabarttı. Terörle mücadele adına PKK'ya sempatiyle bakan çoluk çocuk herkes ölmeyi hakkediyor çünkü. Yanlış anlaşılmasın bunlar Twitter'da günlerdir
Uludere'de yaşanan "vahim hata" -hani konvansiyonel medyanın söylediği üzere-için yazılanların bir özeti mahiyetinde.
Tüm bunlara rağmen, orada devleti temsil etmiş olsa da, bölge halkı özür beklerken, medya ve devletin ağız birliği edermişcesine olayı örtbas etmeye, ölenleri terörist olarak gösterme çabasına rağmen Uludere kaymakamını linç etmeye kalkmak kimseye bir şey kazandırmaz. Öyle gergin bir durumda her ne kadar Kaymakamın bölgeye ziyareti zamanlama açısından kötü bile olsa, acılarımız bize insaniyetimizi kaybettirmemeli. Ama artık öyle bir toplumda yaşıyoruz ki acılarımızın üstesinden gelmek adına suçlu, suçsuz demeden linç etmek hayatımız için önemli bir detoks haline gelmiş.
Ne yazık ki Twitter'dan, facebook'tan bu ülkeye baktığınız zaman linç kültürünün nasıl hayatımızın bir parçası haline geldiğini görmek mümkün. İnsanlığını unutan, insanlara kaçakçılık yapmaktan başka çare bırakmayıp birde bunu teröre yardım ve yataklık kapsamına sorgusuz sualsiz alan bir millete döndük. Ölenlerin arasındaki bir şahsiyetin açıkça PKK sempatizanı olması orada ölen 20 yaş altı çocukların öldürülmesi için bize bahane oluyorsa, elinde silah olmayan insan terörist bile olsa öldürülmesini, katledilmesini savunabiliyorsak dönülmez bir viraja doğru ilerliyoruz demektir.
Ama tabii ki unutuyoruz, bu ülkede iktidarda olan zihniyete göre karikatür yapmak, kitap yazmak, şiir yazmak ya da okumak, düşünmek, sorgulamak, muhalif olmak bunların hepsi terörist olmak için yeterli. O yüzden Twitter faşistlerine şimdi hak verdim. Evet o insanların hiçbiri sizin gibi düşünmüyordu, AKP gibi düşünmüyordu, Ordunun "yüksek eğitim" almış şanlı subayları gibi düşünmüyordu. O zaman çoktan terörist damgasını yemiş ve çoktan ölmeyi hakketmişler.
Oysa askeriye belki göstermelik bile olsa terörle mücadelede ağzında salyalarla daha fazla kan bekleyenlere inat, ikna ile silahını bırakanın, teslim olanı vurmakla terörle mücadele edilmeyeceği insani gerçeğini hatırlama aşamasına gelmişti.
Artık Türk Ordu'sunun üzerinden yıllar geçmesini beklemeden Uludere'de yaşanan bu vahim hata için özür dilemesi gerekiyor. Ben her şeye rağmen o insanların bilerek öldürüldüğüne inanmak istemiyorum. Eğer Türk Ordusu içinde biraz insaniyet kaldıysa, özür dileme büyüklüğünü gösterir. 1980 için özür dilemeyen, 27 Mart için, 28 Şubat için, 71 Muhtırası ve sonrasında sağa ve sola sağladığı mühimmat desteği için özür dilemeyen hatta darbelerde hatası olduğunu bile kabul edemeyen, daha kendiyle hesaplaşamayan Ordu'nun Uludere için özür dilemesini bile beklemek hayal gibi geliyor. Bırakın o insanlara tazminat ödemeyi filan küçücük bir özürden bahsediyorum. Ama onlar PKK yanlısı hepsi ölmeyi hakkediyor diyen bir zihniyetten bunu anlamasını beklemiyorum. Unutmayalım tarih bizi böyle durumlarda aldığımız tavırlarla yargılayacak. Ülkeyi kaosa götürebilecek bu hastalıklı bakış açısını kendilerine yol edinenlere lafım umarım yarın çocuklarınıza, torunlarınıza bugünleri anlatırken yüzünüz kızardığında o insanlardan özür dilemek için geç kalmış olmazsınız.
Tüm bunlara rağmen, orada devleti temsil etmiş olsa da, bölge halkı özür beklerken, medya ve devletin ağız birliği edermişcesine olayı örtbas etmeye, ölenleri terörist olarak gösterme çabasına rağmen Uludere kaymakamını linç etmeye kalkmak kimseye bir şey kazandırmaz. Öyle gergin bir durumda her ne kadar Kaymakamın bölgeye ziyareti zamanlama açısından kötü bile olsa, acılarımız bize insaniyetimizi kaybettirmemeli. Ama artık öyle bir toplumda yaşıyoruz ki acılarımızın üstesinden gelmek adına suçlu, suçsuz demeden linç etmek hayatımız için önemli bir detoks haline gelmiş.
Ne yazık ki Twitter'dan, facebook'tan bu ülkeye baktığınız zaman linç kültürünün nasıl hayatımızın bir parçası haline geldiğini görmek mümkün. İnsanlığını unutan, insanlara kaçakçılık yapmaktan başka çare bırakmayıp birde bunu teröre yardım ve yataklık kapsamına sorgusuz sualsiz alan bir millete döndük. Ölenlerin arasındaki bir şahsiyetin açıkça PKK sempatizanı olması orada ölen 20 yaş altı çocukların öldürülmesi için bize bahane oluyorsa, elinde silah olmayan insan terörist bile olsa öldürülmesini, katledilmesini savunabiliyorsak dönülmez bir viraja doğru ilerliyoruz demektir.
Ama tabii ki unutuyoruz, bu ülkede iktidarda olan zihniyete göre karikatür yapmak, kitap yazmak, şiir yazmak ya da okumak, düşünmek, sorgulamak, muhalif olmak bunların hepsi terörist olmak için yeterli. O yüzden Twitter faşistlerine şimdi hak verdim. Evet o insanların hiçbiri sizin gibi düşünmüyordu, AKP gibi düşünmüyordu, Ordunun "yüksek eğitim" almış şanlı subayları gibi düşünmüyordu. O zaman çoktan terörist damgasını yemiş ve çoktan ölmeyi hakketmişler.
Oysa askeriye belki göstermelik bile olsa terörle mücadelede ağzında salyalarla daha fazla kan bekleyenlere inat, ikna ile silahını bırakanın, teslim olanı vurmakla terörle mücadele edilmeyeceği insani gerçeğini hatırlama aşamasına gelmişti.
Artık Türk Ordu'sunun üzerinden yıllar geçmesini beklemeden Uludere'de yaşanan bu vahim hata için özür dilemesi gerekiyor. Ben her şeye rağmen o insanların bilerek öldürüldüğüne inanmak istemiyorum. Eğer Türk Ordusu içinde biraz insaniyet kaldıysa, özür dileme büyüklüğünü gösterir. 1980 için özür dilemeyen, 27 Mart için, 28 Şubat için, 71 Muhtırası ve sonrasında sağa ve sola sağladığı mühimmat desteği için özür dilemeyen hatta darbelerde hatası olduğunu bile kabul edemeyen, daha kendiyle hesaplaşamayan Ordu'nun Uludere için özür dilemesini bile beklemek hayal gibi geliyor. Bırakın o insanlara tazminat ödemeyi filan küçücük bir özürden bahsediyorum. Ama onlar PKK yanlısı hepsi ölmeyi hakkediyor diyen bir zihniyetten bunu anlamasını beklemiyorum. Unutmayalım tarih bizi böyle durumlarda aldığımız tavırlarla yargılayacak. Ülkeyi kaosa götürebilecek bu hastalıklı bakış açısını kendilerine yol edinenlere lafım umarım yarın çocuklarınıza, torunlarınıza bugünleri anlatırken yüzünüz kızardığında o insanlardan özür dilemek için geç kalmış olmazsınız.
*Foto: http://erichchristensen.blogspot.com