Tarihin kanlı tekerrürü


Ocak ayı birçoğumuz için yeni bir yıl, yeni umutlar, piyangodan vuran amortiyle biraz yüz kaslarımızın gevşediği, yılın geri kalanına umutla baktığımız bir ay. Ama bu ülkede tarihini unutmayanlar için Ocak ayı çok önemli aydınların, gazetecilerin önemli görev adamlarının katledilme ayıdır. Başkaları için yılbaşı gelmesini büyük bir keyifle bekledikleri önemli bir tarih ama onlar için Ocak gelmesini istemedikleri bir tarihi tekerrür. Çünkü bu ülkede hiç bir zaman failler meçhul olsun ya da  dün ölüm yıl dönümünde anılan Metin Göktepe gibi failleri belli olsun adalete hesap vermemiştir. Evet bazıları yargı önüne çıkartıldı, çoğu birilerinin maşası olsa da yargılandı ve yargılanıyor. Ama hangisi gerçek cezasını çekti ya da çekiyor. 

Metin Göktepe'yi işkenceyle öldüren sonrada duvardan düştü diyecek kadar vicdansız Emniyet'in üst düzey mensupları mı yargılandı? Hrant Dink'in ölümünde başrol oynayan Jandarma komutanlığı hakkında soruşturma açıldığını duyan var mı? Gaffar Okkan'ı öldürenlerin bırakın yargılanması hala kimin öldürdüğü tartışılıyor. Keza Uğur Mumcu'nun da sözde katilleri içeride. Ama PKK ile MİT bağlantısını ortaya çıkaran son araştırmasına bakarsak bu noktada tıpkı Özgür Mumcu'nun dediği gibi islamcı çevreden başka yönlere bakmak lazım. Ama bize ne verilirse onu kabul etmeye çoktan alışmışız.

Her ne kadar Metin Göktepe cinayeti siyasi cinayetlerden biri değilmiş gibi gözükse de o dönemde "terörle mücadele" adı altında tüm Türkiye'de girişilen özel harekat operasyonunun bir parçası da muhalif basına gözdağı vermekti. Evrensel gibi keskin bir muhalif gazetenin fikir emekçisi Metin Göktepe'nin işkenceyle öldürülmesi bu açıdan basına gözdağı vermeyi amaçlayan siyasi bir cinayettir. Metin Göktepe cinayetinde katiller daha ilk günden belliydi. Mahkeme yıllarca sürdü. Annesi Fadime Göktepe her zorluğa rağmen bütün oturumlara katıldı. Tüm bu mücadeleye rağmen sanıklar önce 6 yıl ceza alıp sonra Rahşan affıyla ellerini kollarını sallayarak 1 yıl sonra aramıza karıştılar.

Hrant Dink davası için hala umut var gibi görünüyor ama Ergenekon davasında, Balyoz'da, İnternet andıcında sadece iddialarla bile tutuklamalar yapılırken bütün delillerin daha başından beri ortaya çıktığı Hrant Dink davasının arkasında kimler olduğu nedense araştırılmak istenmiyor. Şubat'ın başında öldürülen Abdi İpekçi ile 18 Aralık'ta öldürülen Necip Haplemitoğlu ile 21 Ekim'de öldürülen Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınlarımızı da kattığımızda faili meçhullerin sayısı vicdanlarımızın alamayacağı kadar kabarıyor. Çetin Emeç, Musa Anter, Bahriye Üçok gibi aydınlarımızda bu elem listeye dahil. Ama biz her sene bunları hatırlamakla kalıyoruz. AKP hükümetinin her sene faili meçhullerin üzerine gideceğiz yalanlarını dinlemekten bıktık usandık. Bugün Metin Göktepe'nin öldürülmesinin üzerinden 16 yıl geçti ama bırakın katillerin hesap vermesini hesap sorabilecek bir çaba bile yok.

Umalım bir daha ki anma etkinliklerine kadar bu davalarda bir arpa boyu yol gitmiş olalım. Ama benim hiç umudum yok. Dün gazetecileri susturmak için öldüren zihniyet bugün onları hapise atmayı, işlerini elinden almayı yol edinmiş. Ne diyelim belli ki katillerde çağa ayak uydurdu. Ancak şunu unutmayın kurt kuzu postu giyse de hala o bildiğiniz eli kanlı kurttur. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski