Türkiye tarihinin hep bir yerlerinde özel yetkilerle donatılmış mahkemeler karşımıza çıkıyor. Yargı dediğimiz o sözde kutsal kurum bu ülkede hiç ayağı tökezlemeden işlememiştir. Hep bir yerleri aksamış, yargı sürekli birilerinin taşeronluğunu yapmıştır. Kimsenin taşeronu olmasa bizzat devletin taşeronu, Kapıkuludur. Hani Osmanlı'da Padişah'a en sadık asker olarak görülen Kapıkulları, aynen onlar gibi. Hiç bir zaman iktidarlar değişse bile yargı devleti korur. Hani o devlet halk için sözü de yalandır, asıl halk devlet içindir. Öyle bir yukarıdan bakış vardır ki sokaktaki insana, sokaktan geçen her insan devlet düşmanı olabilir. Ama nedense devletin halk düşmanı olması hiçte suç değildir. İşte bu çelişkili ve bir o kadar çetrefilli yargısal durum yeni bölgesel terör mahkemeleri ile çok daha ileri bir boyuta ilerliyor.
Bir ara hatırlayın, insanlar DGM'lerdeki askeri yargıçlara kafayı takmıştı. Sanki DGM denen yamuk yapının tek eğri yönü orası gibi. Oysa bu ülkede adam gibi DGM gibi özel yetkilere sahip mahkemeler yargının militanlaşmasıdır denilse, adam gibi her yönüyle irdelense ya da buna fırsat verilse bugün ne ÖYM ne de Bölge Terör Mahkemesi denen saçmalıklar ortaya çıkmazdı. Peki ama bayram değil, seyran değil düne kadar AKP'nin sürekli ardında durduğu ÖYM neden kaldırılıyor? Hatırlayın, MİT ile ÖYM'ler arasında gerginlik çıkmış, MİT müsteşarı Hakan Fidan ifadeye çağrılmıştı. Hatta iddialar savcının Fidan'ı göz altına alacağı yönündeydi. İşte o zaman Fettullah Gülen ile Erdoğan arasındaki gerginlikte su yüzüne çıktı. Gülen Erdoğan'ın ardında durduğu MİT Müsteşarını sorguya alacaktı. Neden? PKK ile birebir görüşme yaptığı için. Ama bunu bizzat Başbakan istedi. Biz anlamayız arkadaş, geleceksin. Ne oldu hemen bir kanun değişikliği, MİT müsteşarı Erdoğan'ın izni olmadan sorgulanamaz. Bir taşla iki kuş. Hem Gülen saldırısından kurtul hem de MİT'i kapıya bağla.
İşte bu kapışmalar sonrası iki eski sevgilinin limoni olan arası iyice açıldı. Ya anlaşmalı boşanacaklar ya da bir şekilde işi mantık evliliğine dökeceklerdi. ÖYM'lerin kalkıp yeni yapının ortaya çıkması işte bunun sonucu. Şimdi yeni bir gudubet yargı organı ile tanışıyoruz. Bu noktada Aziz Yıldırım'ında durumunu ortaya koyma lazım. Şimdilik mahkemenin hangi delillere dayanarak bu cezayı verdiğini bilmiyoruz. Ama zaten baştan bu mahkemeden bir ceza geleceği ortadaydı. Gazetelerde çıkan birçok tape kayıtlarının gerçek olmadığı, ortaya çıkan tapelerin aslında ne Aziz Yıldırım'ı suçlayacak ne de şike suçuna delil oluşturacak hiç bir kanıt içermediği zaten mahkeme sürecini at gözlüğüyle izlemeyen herkesin malumu. İşin kötü yanı Fenerbahçe taraftarı ve ÖYM'lerin suçlama yöntemlerini bilenler dışında herkesin kendince dalga geçtiği bir durum. Evet öyle bir yargısal komedinin içerisindeyiz ki ben bile arada sırada dışarıdan bakıp yok artık herhalde biz abartıyoruz diyorum. Ama tekrar kontrol edince yok ne yazık ki yanılan biz değiliz beyler, bayanlar keşke o kadar kolay olsa.
Böyle ahmakça bir yargı sistemi karşına çıksın sonra birileri sırf Fenerbahçe'ye gıcık olsun diye bunu savunabilsin. Hayır arkadaş her şeyin bir adabı var. Tamam Feneri günahın kadar sevmezsin anladık ama bari namerti görünce kuyruğunu sıkıştırıp kaçma. Ama yok işte benim taraftar akıllı kardeşlerim dünyayı hep taraflar üzerinden algılayabiliyor. Sen bütün dünyaya tek bir pencereden bakarsan, pervazdan gördüğün dünyadan başkası senin gerçeğin olmaz. Neyse siz pencerenin perdesiyle uğraşmaya o pervazdan dünyayı algılamaya devam edin. Ama size bir gerçeği söyleyeyim, dünya pervazın ardında görüldüğü gibi çok parçalı değil. Pervazı kaldırıp bakarsanız belki bütünü görürsünüz. İşte mesela şöyle bir bütün. Yargı sistemi eleştiriliyorsa Askeri Yargıtay ve bilumum iki başlı yargı sisteminin abzürtlüğü de eleştirilmeli. Dünyanın her hangi bir demokratik ülkesinde anlatsak acaba bize nasıl bakarlar? Deli sanıp tımarhaneye filan tıkabilirler. Hani şizofrenik bir durum bu. Yargı dediğin nasıl çift başlı olur, hayır yani mitolojik bir tanrı filanda bizim mi haberimiz yok. Hani Romalıların ünlü çift yüzlü tanrısı Janus gibi. Ama işte askere gitmeyenler varsa, oraya gittiğinizde neden bu ülkenin adam olmadığını, neden çift başlı bir yargıya sahip olduğumuzu ve bilumum Türkiye saçmalıklarının nedenini kavramış oluyorsunuz. Tabii k bunu kavrayabilmek için ne yazık ki kafanın biraz açık olması ve nereye baktığınızı bilmeniz gerekiyor. Şöyle diyeyim şimdiye kadar kafayı açmaya fırsat bulamadıysanız askerlik yaparken bol bol fırsatınız olacak. Türkiye'de yargının ve devlete dair her şeyin bir gün halkın yarına olması dileğiyle.
Bir ara hatırlayın, insanlar DGM'lerdeki askeri yargıçlara kafayı takmıştı. Sanki DGM denen yamuk yapının tek eğri yönü orası gibi. Oysa bu ülkede adam gibi DGM gibi özel yetkilere sahip mahkemeler yargının militanlaşmasıdır denilse, adam gibi her yönüyle irdelense ya da buna fırsat verilse bugün ne ÖYM ne de Bölge Terör Mahkemesi denen saçmalıklar ortaya çıkmazdı. Peki ama bayram değil, seyran değil düne kadar AKP'nin sürekli ardında durduğu ÖYM neden kaldırılıyor? Hatırlayın, MİT ile ÖYM'ler arasında gerginlik çıkmış, MİT müsteşarı Hakan Fidan ifadeye çağrılmıştı. Hatta iddialar savcının Fidan'ı göz altına alacağı yönündeydi. İşte o zaman Fettullah Gülen ile Erdoğan arasındaki gerginlikte su yüzüne çıktı. Gülen Erdoğan'ın ardında durduğu MİT Müsteşarını sorguya alacaktı. Neden? PKK ile birebir görüşme yaptığı için. Ama bunu bizzat Başbakan istedi. Biz anlamayız arkadaş, geleceksin. Ne oldu hemen bir kanun değişikliği, MİT müsteşarı Erdoğan'ın izni olmadan sorgulanamaz. Bir taşla iki kuş. Hem Gülen saldırısından kurtul hem de MİT'i kapıya bağla.
İşte bu kapışmalar sonrası iki eski sevgilinin limoni olan arası iyice açıldı. Ya anlaşmalı boşanacaklar ya da bir şekilde işi mantık evliliğine dökeceklerdi. ÖYM'lerin kalkıp yeni yapının ortaya çıkması işte bunun sonucu. Şimdi yeni bir gudubet yargı organı ile tanışıyoruz. Bu noktada Aziz Yıldırım'ında durumunu ortaya koyma lazım. Şimdilik mahkemenin hangi delillere dayanarak bu cezayı verdiğini bilmiyoruz. Ama zaten baştan bu mahkemeden bir ceza geleceği ortadaydı. Gazetelerde çıkan birçok tape kayıtlarının gerçek olmadığı, ortaya çıkan tapelerin aslında ne Aziz Yıldırım'ı suçlayacak ne de şike suçuna delil oluşturacak hiç bir kanıt içermediği zaten mahkeme sürecini at gözlüğüyle izlemeyen herkesin malumu. İşin kötü yanı Fenerbahçe taraftarı ve ÖYM'lerin suçlama yöntemlerini bilenler dışında herkesin kendince dalga geçtiği bir durum. Evet öyle bir yargısal komedinin içerisindeyiz ki ben bile arada sırada dışarıdan bakıp yok artık herhalde biz abartıyoruz diyorum. Ama tekrar kontrol edince yok ne yazık ki yanılan biz değiliz beyler, bayanlar keşke o kadar kolay olsa.
Böyle ahmakça bir yargı sistemi karşına çıksın sonra birileri sırf Fenerbahçe'ye gıcık olsun diye bunu savunabilsin. Hayır arkadaş her şeyin bir adabı var. Tamam Feneri günahın kadar sevmezsin anladık ama bari namerti görünce kuyruğunu sıkıştırıp kaçma. Ama yok işte benim taraftar akıllı kardeşlerim dünyayı hep taraflar üzerinden algılayabiliyor. Sen bütün dünyaya tek bir pencereden bakarsan, pervazdan gördüğün dünyadan başkası senin gerçeğin olmaz. Neyse siz pencerenin perdesiyle uğraşmaya o pervazdan dünyayı algılamaya devam edin. Ama size bir gerçeği söyleyeyim, dünya pervazın ardında görüldüğü gibi çok parçalı değil. Pervazı kaldırıp bakarsanız belki bütünü görürsünüz. İşte mesela şöyle bir bütün. Yargı sistemi eleştiriliyorsa Askeri Yargıtay ve bilumum iki başlı yargı sisteminin abzürtlüğü de eleştirilmeli. Dünyanın her hangi bir demokratik ülkesinde anlatsak acaba bize nasıl bakarlar? Deli sanıp tımarhaneye filan tıkabilirler. Hani şizofrenik bir durum bu. Yargı dediğin nasıl çift başlı olur, hayır yani mitolojik bir tanrı filanda bizim mi haberimiz yok. Hani Romalıların ünlü çift yüzlü tanrısı Janus gibi. Ama işte askere gitmeyenler varsa, oraya gittiğinizde neden bu ülkenin adam olmadığını, neden çift başlı bir yargıya sahip olduğumuzu ve bilumum Türkiye saçmalıklarının nedenini kavramış oluyorsunuz. Tabii k bunu kavrayabilmek için ne yazık ki kafanın biraz açık olması ve nereye baktığınızı bilmeniz gerekiyor. Şöyle diyeyim şimdiye kadar kafayı açmaya fırsat bulamadıysanız askerlik yaparken bol bol fırsatınız olacak. Türkiye'de yargının ve devlete dair her şeyin bir gün halkın yarına olması dileğiyle.