Darbe devam ediyor hala


Bugün bir darbenin, bu ülkede bir dönemi kapatan, apolitik nesillerin temelini atan toplum mühendislerinin başarılı projesinin yıl dönümü. Dile kolay, bundan tam 32 yıl önce yani en azından ben daha dünyaya gelmeden önce, asker ülkede sivil iktidarın kontrolü kaybettiğine karar veriyor ve müdahalede bulunuyor. Aslında uzun süredir akıllarında olan bir proje ama şartların olgunlaşmasını bekliyorlar ve emir kademeyi bozmadan, operasyonun fikir babasının da onayıyla harekete geçiyorlar. Çünkü yıl 1980, hali hazırda soğuk savaş devam ediyor. Amerikan yanlısı cephede yer alan Türkiye'de ABD'nin izni olmadan bir yaprak bile kıpırdamıyor. 

Peki ama madem böyle bir projesi var birilerinin oturup ülkenin kendi kendine terörize olmasını bekleyelim diyecek halleri yok herhalde. Zaten dünyadaki hiçbir iç savaş ya da çatışma birilerinin toplumu beklemesiyle gerçekleşmez. Her zaman bir provokasyon vardır. 12 Eylül'de askeriyenin yönetime el koyması da bu planın bir parçası. Önce 27 Mart 1971 muhtırasıyla ülkede sol ve sağ arasında çatışmayı körüklemeye başla. Soldan önemli devrimci gençlik liderlerini as. Muhtıra sonrasında Üniversteler'de o zamana kadar görülmeyen silahlı çatışmalar olsun. Bazı önemli sembolik yerlerde patlamalar olsun. 1 Mayıs 1977'de Taksim'de insanların üzerine ateş aç mesela. Ülkede sol ile sağ çatışması bir süre sonra solun kendi ile iç çatışmasına dönsün. Bunların gerçekleşmesi için birileri silah ve kaynak sağlasın. İşin garibi ülkeye giren kaçak silahlar hep aynı kaynaktan ülkeye giriş yapsın. Bir gün solcuyu öldüren silah bir başka gün bir sağcıyı öldürsün. Ve daha neler neler. Bu ülkede birileri hep memleketi karıştırmaya çalışıyor ama bunu en iyi 12 Eylül öncesi başardılar. Politik ortam ve görüşler arası şiddetli ayrılıklar bu çatışma ortamını daha da körükledi. Özellikle soğuk savaş döneminin politik ortamı da Kontrgerillanın 12 Eylül'ü tezgaha sürmesi için bulunmaz bir fırsattı. 

Şimdi ise halen darbenin etkisi devam ediyor. Darbenin korkuttuğu aileler politik olaylara karışmayacak, apolitik çocuklar yetiştirmek için yarışa girdi. Yıllarca politikanın, ülke gerçeklerinin farkına varmadan yaşayan nesiller yetişti. Zaten eğitim sistemi de tamamen buna uygun hale getirilmişti. Tüm bunlara rağmen 90'lı yıllar hiçte beklendiği gibi apolitik geçmedi. Ama ne zaman bizim kuşağın yani 80 sonrası doğanların çağı gelmeye başladı işte o zaman bu ülkede projenin nasıl başarıya ulaştığı gerçeği ortaya çıktı. Özellikle 90'lı yıllarda doğan kuşakların dünyadan ve yaşadığı ülkeden habersiz olması. Bugün YÖK'ten tutun , askeri yargıtay saçmalığına kadar bu ülkenin demokrasine pranga vuran her kanunda her kurumda 12 Eylül'ün parmağı var. 

12 Eylül'ün elimizden aldığı bir diğer şeyde sol. Bu sürece hazırlıkta halka silah doğrultan, sokakları savaş meydanına çeviren sözde sol, 12 Eylül sonrası iyice piyasa çocuğu olup çıktı. Mesela en son parasız eğitim olayında AKP'nin tuzağına düşmeleri de solun nasıl çapsızlaştığının kanıtı. Yıllarca bu ülkede Üniversitelerin özerkleşme hareketini parasız eğitim üzerinden tanımlarsan bir gün birisi gelip o harçları kaldırdığında ama diyecek takatin kalmaz mesela. Her şeyi sloganlaştıran ama asıl amacını anlatamayan ve doğrusu ne amaçladığını da çoğu zaman bilmeyen bir Türkiye solu. 12 Eylül'ün en büyük mirası da bu sol yığınıdır. Biz bu yığını adam edemedikten sonra bu ülkede 12 Eylül süreci sona ermeyecektir. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski