AKP masalının onuncu yılı anısına-1

Aslında bu yazıyı daha önce yayınlamam gerekiyordu. 3 Kasım tarihinin üzerinden üç gün geçti. Hani bir Fenerbahçeli olarak belki başka bir yazı yazmamı beklerdiniz ama burada on senedir başımızda olan bir iktidar varken başka bir şey kaleme almak pek benim yazı ahlakıma uygun değil. AKP'nin iktidara gelişinin 10. yıl dönümünü yaşamak herkese nasip olmuyor. İşin garip yanı 2002 yılı benim okumak için İstanbul'a geliş tarihimdi. Tam dört kere girdiğim ÖSS (bizim zamanımızda adı böyleydi) sonrası en sonunda Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümünü kazanmıştım. Okula kayıt tarihim 17 Eylül 2002 ama 3 Kasım'da 20 yaşında olmama rağmen oy kullanmamıştım. Yani tekrar Bursa'ya dön, oy kullan gel hani cepte de pek para olmadığı için gözüm yememişti. 

 Hatırlıyorum gazeteleri. Aslında Erdoğan'ın anlattığı o bütün medyanın AKP karşıtı olduğunu söylemek pek doğru değil. Daha kısa bir süre önce Ecevit hükümetini yerden yere vuran, Başbakan hasta diye manşetler atıp iktidar değiştirmeye kalkan medya, AKP karşısında pekte beklendiği kadar aleni bir muhalif tavır sergilemedi. Tamam, her zamanki gibi Türk medyası kendi iktidarını belirleme yarışına girdi ama siyasi tarihimiz açısından 3 Kasım seçimleri hiç o kadarda habercilik açısından kara bir dönem olarak görülemez. Daha 3 Kasım'a gelene kadar ne büyük skandallar var. Tüm bunların yanında, bugün tekrar partisinin başına geçen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli eğer 3 Kasım'ın AKP için milat olacağını bilseydi herhalde o tarihte erken seçim istemek gibi bir gaf yapmazdı. Bahçeli'nin açıkladığı o tarih Türk siyasi tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştu. 

Aslında AKP'nin biraz daha süreye ihtiyacı vardı çünkü Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklıydı. Bir şiir okumaktan içeri girmiş ve bu cezadan kurtulmanın yolları aranıyordu. Bu yüzden ilk AKP Başbakanı bazılarının bildiğinin aksine Erdoğan değil Abdullah Gül olmuştu. Böyle diyorum çünkü aradan daha on sene geçmiş olmasına karşın, Abdullah Gül'ün ilk AKP Başbakanı olduğuna inanmayan çok insan tanıyorum. Deniz Baykal yani o zamanın Ana Muhalefet liderinin de ön ayak olması ile Erdoğan'ın hülle yoluyla Başbakan olması ise işin bir başka sakat yönü. Ama işte asıl sakatlık bir şiir yüzünden insanların hapis yatıp siyasi yasaklı olması. Belki hatırlamayanlar vardır. 3 Kasım 2002 seçimlerinde Siirt'ten Bağımsız Milletvekili olan Jet Fadıl yani Fadıl Akgündüz'ün hakkındaki dolandırıcılık dosyası nedeniyle jet hızıyla Milletvekilliği düşürülmüş, Erdoğan'ın siyasi yasağı kaldırılmış ve Siirt'te yeniden yapılan seçimler aracılığıyla Başbakan Erdoğan TBMM'ye adım atabilmişti. 

Daha kısa sürede AKP aslında Milli Görüşçülerin değil Demokrat Parti'nin devamı olduğunu kanıtlamaya başlamıştı. Daha ben birinci sınıftaydım ve Siyaset Bilimi dersinde okuduğumuz Münci Kapani'nin kitabında yazan Kitle Partisi tanımını okuyunca aklıma hemen DP ve devamında gelen partiler gelmişti. Sonra kendi kendime sormuştum, neden AKP bu partilerin devamı olmasın? Ama nedense o zaman birçok hocamız bile AKP'yi merkez sağ olarak görmüyordu. Bugün bile görmeyenler var ya hadi neyse. Şimdi CHP kitle partisi değil mi diyeceksiniz? Tabii ki parti programı ve siyasi tavrıyla analiz ettiğimizde kitle partisi. Ama bu ülkede gerçek anlamda kitleye hitap etmenin yolu merkez sağa hitap etmektir. İşte bu yüzden CHP hiçbir zaman gerçek anlamda bir kitle partisi olamıyor. AKP'nin daha ilk zamanlardan itibaren DP geleneğinin devamı olduğunu ve merkez sağ yeni bir alternatif üretmedikçe CHP'nin AKP'yi iktidardan indirmesinin hayal olduğunu söyledim durdum. AKP, 1980 sonrası tıpkı sol gibi bölünen sağın yeniden toparlandığı parti haline geldi. Daha ilk seçimlerden itibaren eski ANAP, DYP gibi partilerin ağır topları AKP sıralarındaydı. Türk İslam Sentezinin siyaset arenasındaki önemli sözcülerinin AKP sıralarında yerini almış olması yeni bir ANAP modelinin ortaya çıktığına işaretti. 

Nedense uzun süre birçok siyaset adamı AKP'yi Milli Görüş çizgisinin devamı olarak algıladı. Erdoğan'ın şansızlığı Özal gibi Milli Görüş'e sonradan değil daha gençlik kollarından itibaren hizmet etmiş olmasıydı. Zamanında yaptığı ve bugünde benzerlerini gördüğümüz ateşli siyasi konuşmaları bir şekilde AKP'nin nasıl bir siyasi hareket olduğunu kavramamıza engel oldu. AKP aslında bütün dünyada girişilen 11 Eylül sonrası dünyasının Ortadoğu'daki önemli simgelerinden biriydi. Bugünde AKP hali hazırda sürdürülen Büyük Ortadoğu Projesinin önemli taşlarından biri olma görevini sürdürüyor. Peki ama on senelik süre içinde AKP hem Türkiye hem de bölgede nasıl bir değişim sağladı?

Aslında eğer AKP'yi daha önceki merkez sağ parti iktidarlarıyla birlikte değerlendirirsek nasıl bir projenin devamı olduğunu anlamış oluruz. AKP bir kitle partisidir ve bu ülkede kitleye hitap etmenin yolu merkez sağı kontrol altına almaktır. Kısacası AKP gibi bir projenin başarısı aslında kendinden önce iktidara aday olan merkez sağ partilerden farklı gibi görünmesinde yatıyor. Bunun için tıpkı ANAP'ın zamanında yaptığı gibi geleneksel simgeler yerine farklı bir parti logosu tasarlamak bile bu farklılık için önemli bir adımdı. Ampul simgesiyle bugün dalgamızı geçsek bile ne kadar başarılı olduğu aslında simgenin hem muhalefet hem de iktidar tarafından ne kadar iyi kullanabilmesinden ortaya çıkıyor. ANAP'ın Türkiye'yi bir bal peteği gibi gösteren ve ANAP'ı o peteği bal ile dolduran arı olarak gösteren simgede projenin başarılı olmasında önemli bir adımdır mesela. 

Her ne kadar AKP veya kendi deyişleriyle AK Parti Erdoğan'a özel bir imaj hazırlamak gibi bir sürece girmek zorunda kalmamıştı. Özal'ın Başbakan olmak için boyunu uzattığını, dişlerini düzelttirip beyazlattığını ve ABD'de hitabet üzerine siyasi eğitim aldığını bilmeyenler için bu imaj hazırlığı tabii ki çok anlam ifade etmiyor. Erdoğan ise gençliğinden beri siyasette olan, hitabet konusunda gençlik dönemlerinden beri çok iyi geri dönüşler almış iyi bir hatipti. Boyunun yeterince uzun olduğunu da düşünürsek imaj operasyonuna da ihtiyacı yoktu. Şimdi diyeceksiniz madem Erdoğan iyi bir hatip neden promterdan metini okuyor. Size Başbakan iyi bir metin yazarı, bilgili bir siyasetçi diyen olmadı. Başbakan'ın önüne metini koyduğunuzda hitabet konusunda herkesten iyi bir performans sunar. Dikkat edin Erdoğan kolay kolay ayaküstü sorulara cevap vermez. Verirse bile önceden ezberlenen kısa ve öz cevapları vardır. Dedik ya iyi bir hatip, hazır cevap bir lider değil. Birçok ayaküstü verdiği hazırlıksız cevapta önemli gaflar yaptığını da hatırlatalım. 


AKP'nin ekonomi politikası

Ekonomik olarak Kemal Derviş'in projelerine devam eden AKP her ne kadar cari açıklar açısından çok büyük bir handikaba sahip olsa da iktidarın sürekliliği sayesinde ülkedeki yabancı sermayeyi tutmayı başarıyor. İktidara gelmesi sonrası özellikle son dönemlerde dünyada yaşanan ekonomik krizlerde bir şekilde yatırımcının bu istikrarlı ülkeden kaçmaması için bir neden oldu. Yıllarca koalisyon hükümetleri nedeniyle sürekli bir ekonomi politikasına sahip olmayan Türkiye, AKP'nin on yıllık iktidarı sonrası bir şekilde belini doğrulttu. Ama işte asıl soru, AKP sonrası yaşanacak bir koalisyon sonrası kontrolden çıkan cari açık ekonomi üzerinde nasıl bir etki yapar? Belkide hali hazırda hala Türkiye'de AKP iktidarının yaşanmasını sağlayan etkenlerden biride bu. Her ne kadar sokaktaki vatandaşın cari açık konusunda çokta bilgisi olmasa da koalisyon hükümetleri döneminde yaşanan ekonomik sıkıntılar bugün ülke halkının hali hazırda tek başına iktidara sarılmasını sağlıyor. Azıcık ekonomi bilgisi olan her insanın bildiği gibi yabancı yatırımcı istikrarın olduğu yeri hemde bütün dünya böyle sarsılırken terk etmez. Dikkat edin AKP her sene yabancı yatırımcıyı çekmek için türlü teşvik paketleri açıklıyor. Sürekli artan cari açığı ancak sıcak para kontrol altında tuttuğu için başka çareleri de yok. 


Aslında tarımdan, çılgın projelere, ulaşımsal çözümlere kadar bu on senelik iktidarın değerlendirilecek çok noktası var. Ama böyle bir yazı herhalde on bin vuruşun üzerinde olur. Biz şimdilik yazıya burada son verelim.  AKP'nin on senede ülkeyi ne hale getirdiğine en kısa zamanda devam edeceğiz. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski