Yasaksız demokrasi

AKP kapatılmasın dedik, boşuna demedik. Partilerin aşırı uçlarını demokrasi seçimlerde zaten temizler. Partiyi kapattığınız zaman bu temizlik daha da zorlaşıyor. Evet, parti bir daha kapanmamak için imaj değiştiriyor ama içi aynı kalıyor.


Şunu unutmamak lazım Türkiye'de halka alternatif sunduğunuzda kimse aşırı uçlara yönelmez. Hatta bu bütün dünyada böyledir. Çok krizsel bir durum olmadığı sürece aşırı uçtaki partilerin demokraside şansı yoktur. Onun için demokrasinin işini yargıya bırakırsanız o kriz ortamını siz yaratmış ve aşırı uçların önünü açmış olursunuz.
Rahmetli Uğur Mumcu hep söylerdi en sağlıklı demokrasi yasaklara ihtiyaç duymayan bir demokrasidir diye. Düşünmenin suç olmadığı (Irkçılık gibi şiddete açık davet gibi durumlar hariç), düşünceyi açıklamanın suç olmadığı bir Türkiye inanın daha yaşanır bir Türkiye olacaktır. Daha önce Onpunto'da yazmıştım AKP ve diğer Milli Görüş partileri sürekli olarak rejim düşmanı olarak görülmüşlerdir. Oysa onlarla aynı suçları işleyen, hatta onları kışkırtan diğer partiler sistem tarafından cezalandırılmamışlardır. İki kez kurulan Milliyetçi Cephe hükümetlerinde iktidarda AP olmasına karşın hep kabak Erbakancılara kesilmiştir. Oysa o dönemde de Erbakan'ı ve Milli görüşü kışkırtan sürekli Demirel olmuştur.

Aynı şekilde eski MSP milletvekili olan ve 24 Ocak kararlarında imzası olan Özal sırf sistemle barışık olduğu için tarikatçı örgütlenmelerine göz yumulmuştur. Oysa ANAP'ın yaptıklarının yüzde birini bugün AKP yatığında kıyamet kopuyor. İşte benim bahsettiğim çifte standart buydu. Sistem eylemlere değil ideolojilere odaklanmış. Bugün bu çalışmaları başka bir sağ parti yapsa bırakın dava açmayı belki Türkiye’de bu kadar tepki bile almazdı.

O zaman ya herkese aynı şekilde davranıp demokrat olacağız ya da teraziyi her ideolojiye göre ayarlayıp sözde demokrasimizle oyalanmaya devam edeceğiz. Bu son karar işte o yolda bir adımdır. Her ne kadar mahkeme önemli bir ihtar verse ve AKP kapının eşiğinden dönse de yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu konuda Rahmetli Ecevit'in önderliğinde hazırlanan ve parti kapatmayı zorlaştıran yasaya teşekkür etmek gerekir.

Şimdi bu karara üzülen arkadaşlarım olacaktır. Lütfen kendinizi boşuna paralamayın. AKP kapansaydı tarih tekerrür edecek kapanan parti yerine kurulan parti şimdiki kamuoyu ve medya desteğiyle toparlanarak yeniden iktidara belki çok daha güçlü gelecekti. Çünkü bir kriz ortamı yaratılmış olacak ve bu krizden çıkmak için yine AKP'nin devamı olacak parti alternatif olacaktı.

Neden bu kadar eminim? Çünkü hali hazırda bir alternatif yok. Çünkü ne Refah ne FP döneminde bu kadar güçlü değillerdi ve toparlanamadılar. Oysa şimdi çok güçlüler, kapandıklarında ellerinde B planları vardı. Ve belki de şimdikinden daha ılımlı bir politika ile tekrar iktidara geleceklerdi. Şimdiye kadar bütün başarısızlıklarını örttüler, bütün yolsuzluklarını kapadılar. Bu açıdan bakıldığında AKP şimdiden klasik bir Türk sağ partisi haline geldi. Onun için şunu bunu bırakmak ve önümüze bakmak zorundayız. AKP'yi alt edecek, ülkeyi hedefinden koparmayacak ama doğru alternatifler geliştirebilecek bir oluşuma ihtiyaç var. Ama beklenenin aksine saldırgan, çözüm yolunu kapayan ve uzlaşmayı zayıflıktan gören bir partiye ihtiyacımız yok. Bizim hatiplere değil siyasi aktivistlere, düşünen, çalışkan ve dürüst politikacılara ihtiyacımız var. Hakkında soruşturma açıldığında koltuğunu bırakıp gidebilecek siyasetçilere ihtiyacımız var. Bize önemli olanın lider değil kurumsal parti kimliği, politika ve ilkeli siyaset olduğunu öğretecek bir siyasete ihtiyacımız var.

Ve bu saydıklarım olmadığı, Türkiye'de lider endeksli, barajlı, tamponlu, kendine düşman yaratan bir siyasi sistem egemen olduğu sürece alınan bu kararın hiç bir önemi kalmaz. Bu ilkten herkesin ders alması lazım. Ergenekon davasıyla ortaya atılan darbe iddiaları gerçekse, demokrasinin ve Cumhuriyetin ancak millet vesayetinde sağlıklı olabileceğini kavramamız lazım. Her ne kadar milletçe daha bilinçli, daha organize olmamız gerekse de millete rağmen hiç bir şeyin ayakta durmayacağını kavramamız lazım.

Ama bu millet isterse Cumhuriyeti yıkar gibi döndürülmesin. Cumhuriyet zaten Millete ait olan demek isteseniz de millet kendine ait olan bir şeyi yıkamaz. En fazla daha demokratik kılabilir. Bunun içinde el birliğiyle hareket etmeli, ideolojik önyargılardan sıyrılmamız gerekir. Ne diyelim AKP'yle ya da AKP'siz yeni bir döneme giriyoruz. Bunu tarihsel bir tekerrür sürecine sokmakta, bu süreç zincirini kırmakta bizim elimizde.

Şunu unutmayalım, iktidar boşlukları oluşmaması için siyasetin krizlerle beslenmediği bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Ve bunu ancak biz yaratabiliriz.

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski