Çamur güreşinin kazananı olmaz

Bu karedeki "dostluk" günleri çok geride kaldı

Biliyorsunuz son günlerde gündem Yüzyılın yardım hareketinin, yüzyılın yolsuzluk hareketi olduğu iddialarıyla sarsılıyor. Bir taraftan Deniz Feneri derneği, Almanya'da ki vakfın kendisiyle bağlantılı olmadığını söylüyor ama vakıflara üye olan isimlerinde aynı olmasına kaçamak cevaplar veriyor. Öyle ki vakıf o kadar Deniz Feneri ismini kullanmışki, Vakfın kurucusu Albayrak gurubunun TV'larının Almanya yayınlarında vakıfın reklamları her gün dönüyor.


Neyse bu konunun ayrıntılarına başka bir yazıda uzun uzun değineceğim. Dikkat ederseniz her nedense bu kadar önemli bir haberi yayınlayan medya bir anda Erdoğan'ın hedef tahtası oluyor. Ama bir saniye dikkat ediyorum Erdoğan sadece Doğan'ı tefe koyuyor. Oysa aynı haberler mesela NTV'de de yayınlandı. Galiba Erdoğan Aydın Doğan'ı kafaya alamanın sıkıntısını çekiyor. Tabii bizim Kelkitlide az değil hani. Petrol Ofisinde nasıl vergi kaçırdığı ve bunları nasıl hafif bir göstermelik cezayla atlattığını biliyoruz. Ki nedense bu süreç sonucunda da Hürriyet'in muhalif yazarı Emin Çölaşan işten el çektirilmişti.-E her şeyin bir karşılığı var değil mi?- Hilton'u aldıktan sonra, bölgede kat sınırlaması olmasına rağmen otelin katlarını arttırmaya çalıştığıda zaten önceden beri biliniyor, hani Erdoğan'ın hatırlatmasına gerek yoktu.




Tabii son olarak Ertuğrul Özkök'ün röportaj bahenesiyle gittiği iş bağlama toplantısıda pek sağlıklı geçmemiş gibi. Böyle karşılıklı ithamlar ortaya çıktığına göre. Ama ben iki isimede söyleyeyim, bu çamur güreşi bir yere varmaz beyler. Sonuçta domuz zaten çamurun içindedir, bundan kopması ya da temizlenmesi doğasına aykırı olur. Gelin siz debelenmeyin, birbirinizin pisliğini boşuna ortaya dökmeyin. Evet belki Doğan'a Erdoğan'ın çıkışında destek olmak gerekir. Sonuçta Erdoğan basın özgürlüğünü hedef alan açıklamalarda bulundu. Ama artık gazetecilerin iş takipciliği yaptığı, gazete patronlarının medya gücünü ceplerini doldurmak için kullandığı devirlerinde geride kalmasının zamanı gelmedi mi?


Artık gazeteciliğin eski itibarının geriye almasının zamanı geldi. Bugün demokrasiden bahseden basının, işçi haklarından bahseden basının önce kendi çalışanlarına haklarını vermesi gerekir. Doğan'ın Milliyet'i aldığında yaptığı sendikasızlaştırmayı bugün Ahmet Çalık tekrarlıyorsa ve kimsenin tek kelime sesi çıkmıyorsa artık bir şeylerin değişmesinin zamanı gelmiştir. Daha kendini eleştiremeyen bir medyanın başkalarını objektif eleştirebileceğine çocuklar bile inanmaz artık. Onun için evet Erdoğan'ın basını emri altına alma planları zaten ortada ama Doğan'ın da çok temiz olmadığını biliyoruz.


Ve medya bugün kendini dördüncü güç olarak takdim ediyor ama bir güç olabilmek için önce haber verdiğiniz halkın size güvenmesi gerekiyor. Bugün haberden, dizilere prrogramlara kadar yayınlanan gazetelere kadar Ulusal medya birçok alanda dördüncü bir kuvvet olabilme niteliği taşımıyor. Aslında medyayı en etkili şekilde kullanan mecra medyanın kendisi değilde reklamcılardır. Hani bu açıdanda medyanın hesabını, kitabını daha iyi yapması, halkın güvenini kazanmanın yollarını bulması lazım. Ama durun siz zahmet etmeyin ben size bir yol haritası çıkardım bile:


1-Öncelikle muhabirin işten atılma korkusuyla yalan haber, abartılı haber ve yönlendirici, yanlış bilgilendiren haber yapmasını engellemek. Bunun en basit yolu öncelikle muhabire haklarını vermekte, güvence sağlamaktan geçer. Zaten bundan sonra çıkacak etik promblemler 212 nolu yasada çok açıkça çözümlenmiş. Çözümlenmemiş noktaları çözecek kurumlar da fazlasıyla mevcut.


2-Haberin amacının eğlendirmekten önce bilgilendirmek olduğu hatırlanmalı. Okuyucu kapmak için değil haber olduğu için çıplak kadın resimleri yayınlanmalı. Yani manken fotoğraflarının yanında bir paragraf yazı yayınlamak kusura bakmayın kimseyi kandıramıyor.


3-Gazeteyi köşe yazılarıyla doldurup haberi geri plana alarak gazetecilik yapılmıyor. Gazetecilikte önde gelen haberdir, yorum değil. Yorum haberi zenginleştiren aperatiftir ana yemek değildir. Gazeteciler bu konuda Ana haber bültenlerine şöyle bir göz atabilirler.


4-Ana haberlerde yayınlanan haberde arkaya müzik koyarak ancak kafaları karıştırıyorsunuz. Birçok insan o görsel şölen için Ana haber seyredip, gerçek haberi anlamak için haber kanallarını açıyor. Hani anlayın durumun ne kadar vahim olduğunu. Yani belki haber vermek açısından değil ama bir şov programı olarak Ana haber bültenleri çok başarılı diyebiliriz.


5-Gündüz kuşağında yayınladığınız sözde mahkemeler ve yalancı konukların ağlama seanslarını ekranlardan kaldırın. Hani casting ajanslarına verdiğiniz paraya yazık. Gerçi sayenizde artık Türkiye'de gençlerin %70'i oyuncu olmak istiyormuş ama, bırakında herkeste oyuncu olmasın. Yani ondan sonra televizyonları izleyecek kimse kalmayacak ondan korkuyorum. Cidden Amerika'da böyle, Amerika'da şöyle diyorsunuz ama gerçekten Amerika'da çok izlenen başka tür kadın programlarıda var. Hani diyorum bir onlarıda bir deneyin.


Şimdilik bu kadar yani bunları siz yine dikkate almaz hatta okumazsınız ama ben yinede yazayım, ne olur ne olmaz. O zaman belki çamurdan kurtulmak için debelenmek yerine önce domuzluğu bırakmanın gerektiğini kavrayabilirsiniz.

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski