Televizyonun yalancı mahkemeleri

Dikkat etmişsinizdir TV'lerde son zamanlarda mahkeme programları arttı. Bunların arasında en ünlü olanları Kanal D Ceza Mahkemesi, Kanaltürk'teki İtirazım Var ve Kanal 7'de Boşanmak istiyorum. Peki buralarda önümüze gerçek gibi konulan her şeyin senaryo olduğunu söylesem ne dersiniz?


Özellikle Boşanmak istiyorum ve Ceza Mahkemesi programlarının sahte oldukları, orada başına gelenleri anlatanların rol yaptığı her şekilde belli oluyor. Ancak bunlar arasında İtirazım Var gerçekçi tartışmalarıyla öne çıkıyor. Programa katılan seyircilerden başına gelenleri anlatanlardan hatta telefonlara katılanlara kadar herkes oyuncu. Tabii oyuncu dediysek çoğu dizilerde, filmlerde figüranlık yapan insanlar.




Şimdi diyeceksiniz, ne var canım yurtdışında da bunun gibi rol yapılan programlar var. Peki onlarda rol yapıldığını nereden biliyoruz? Çünkü o programlar zaten bunların danışıklı dövüş olduğunu program öncesi söylüyor. İnsanlar bu danışıklı dövüşü izlemek için seyrediyor zaten. Ama burada daha vahim bir durum var. Ortada bir danışıklı dövüş var ama bu bize gerçekmiş gibi sunuluyor. Hemde bu programlara katılan figuranlara rol yaptığını kimseye anlatmaması için sözleşme imzalatılıyor. Yani bugün bu yazı için birinin şahitliğini kullanmaya çalışsam, bu sözleşme engel olacak.

Peki bu figüranlar çok büyük paralar mı alıyor? Hayır ne yazık ki. Figüranlar bu tür diyaloglu işler için 40 ya da 50 milyon gibi bir para alıyorlar. Düşünün orada halkın tepkisini çeken bir karakteri oynayan insan 40 50 milyon için yarın bugün sokakta dayak yiyebilir. Bugün dizideki karakterlerin gerçek olmadığını bilmemize rağmen benimsiyoruz, bu yalan mahkemelerin ne kadar zararlı olabileceğini birde bu açıdan düşünün.


Bu programlarda en azından bunların gerçek olmadığına dair bir uyarı yayınlanması lazım. Reklam konusunda kanallara göz açtırmayan RTÜK'ün bu tür hassas konularda da eyleme geçmesi gerekiyor. Ya bu programlar gerçek olayları ele alır, ya da eğer karakterler sahte ise bu programda belirtilir. Evet bu programların etkisini azaltacaktır. Çünkü gerçek olursa öyle kolay kolay kimse gelip kendini rezil etmek adına böyle bir programa katılmaz.

Ancak bunu denetlemek tabii ki zor. Düşünün birçok sabah programına katılan seyirciler hatta kadın programına katılan bazı itirafçıların figüran olduğunu biliyorum. Yani stüdyo seyircisinden, derdini anlatmaya gelen kadınlara kadar herkes oyuncu. Tabii sabah programlarında gerçek mağdurlarda olabilir bu konuda tam bilgim yok. Ama İtirazım var tipi mahkeme programlarının figürasyonla işi götürdüğünü biliyorum.



İşte bu noktada RTÜK'ü göreve çağırıyorum. Her sene sabah programlarını eleştiren RTÜK'ün bu konuda somut adımlarını bekliyorum. Artık bunun için bir komisyon mu kurulur, bu tür programlar gözlem altına mı alınır, katılımcılar tek tek mi incelenir, sonuçta bu çözüme RTÜK'ün karar vermesi lazım. Türk Televizyonlarının reyting uğruna yalan dünyaları gerçek gibi sunmasının önüne geçilmesi gerekiyor.

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski