Türkiye Rusya ile olan ilişkilerinde kritik bir sürece girdi. Ancak Kafkasya politikamıza asıl şekil verecek olan Ermenistan maçı olacak gibi görünüyor. Tabii ortada ne bir dış politika ne de strateji olmayınca insan ister istemez bu kritik süreçte Türkiye'nin geleceğinden endişeleniyor.
Ali Babacan daha ekonomiden sorumlu devlet bakanı olduğunda bile bu yükü kaldıracak seviyede değil denilmişti. Değildi ve zaten Babacan'ın arkasını hep Unakıtan topluyordu. Yani bu genç dinamik denen politikacı aslında tam anlamıyla bu konularda cahildi.
Özellikle Dış İşleri gibi çocuk oyuncağı olmayan, tecrübe, yetenek ve vizyon gerektiren, liderlik gerektiren bir mevki nedense yine bu isime Ali Babacan'a layık görüldü. Ortada farklı siyasi ve ekonomik çıkarlar olduğu ortada. Neyse buna değinip konuyu dağıtmayalım.
Bugün Rusya bölgede kendini çevrelemeye çalışan ABD'ye karşı haklı bile olsa milliyetçi ve bölge istikrarını uzun süre etkileyecek bir hamle yaptı. Ama tabii ABD Rusya'nın zayıf görünmesinden ya da güçlenebileceği endişesinden hareketle Kafkasya ve Orta Asya'da müdahalelerde bulunması Rusya'nın sabrını taşırmıştı. Şimdiye kadar Ukrayna krizinden, Gürcistan ve Kırgızistan'da gerçekleştirilen sözde halk devrimlerine kadar gelişmeleri izleyen Türkiye'nin Gürcistan'da çıkan savaşla birlikte şimdiye kadar bu krize yönerlik bir politika geliştirmediği ortaya çıktı.
Yani burada bir çatışma olmasa bile bir kriz durumunda Türkiye'nin nasıl hareket edeceği bir oyun planı ortada yok. Ticaret Bakanı ambargo uygulayacağız diye TV'lere çıkarken, hükümetin bunu kabul etmemesi ise tam bir fiyasko. Hele savaşı bitirmek adına yapılan ve ancak uzun vadede belki başarılı olabilecek bir projenin ortaya atılması ise başka bir acemilikti. Oysa Türkiye'nin Rusya gibi bir ülkeyi karşısına almaması gerekiyordu. Zaten hükümet sırf bunu geç anladığı için Kürşat Tüzmen'in önerisini dünyaya rezil olmak adına kabul etmedi.
Peki, Rusya'yı karşısına almak istemeyen Türkiye Ermenistan'a Azerbaycan'ı kaybetmek uğruna Cumhurbaşkanı seviyesinde bir ziyaret yapar mı? Abdullah Gül'ün son aldığı karara göre evet bu ziyaret yapılacak. Peki bu ziyaretin sonuçları ne olur? Türkiye'nin Azerbaycan'ın bu konuda gönlünü alması gerekebilir. AKP hükümetinin şu an için Rusya'nın gönlünü almak için Ermenistan'a Gül'ün yapacağı bu ziyaretin önemli olacağını düşünüyor. Ama bence Rusya, her ne kadar Ermenileri desteklese de Türk Ermeni ilişkilerinin olumlu ya da olumsuz gelişmeleriyle kendi çıkarına dokunmadıkça ilgilenmiyor.
Peki,bu Ermenilerle olan ilişkileri düzeltir mi, normalleştirir mi? Türkiye'nin yapacağı bu hamlenin pekte yerinde olmadığı kanaatindeyim. İlişkileri bozulmasına neden olan olayların derinliği, tarihi kökleri düşünüldüğünde bu kadar basit bir ziyaretin ilişkileri düzelteceğini düşünmek fazla iyi niyetli bir yaklaşım.Bu bir iyi niyet gösterisi olsa da toprak bütünlüğümüze saygısı olmayan bir devlete bu şekilde devletin en üst düzey yöneticisi düzeyinde ziyaret anlamlı olsa da gereksiz.
Bu ziyaretin futbol düzeyinde bile centilmen olması olumlu olmasını zaten sağlar. AKP hükümeti bile temsil edilmezken Cumhurbaşkanı'nın bu ziyareti barış mesajından çok Diaspora'nın işine yarayacak bir koz olacak gibime geliyor. Şimdi mesela Gül, Ermenistan'da her devlet başkanın ziyaret ettiği soykırım anıtının ve müzesini ziyaret edecek mi? Hayır. Peki, bunun karşılığında Ermenistan Gül'ü hangi seviyede karşılayacak? Bunlar barış temennisi ile gidilen bir ziyaretin krize dönüşmesine neden olabilir. Bence düşüncesizce ve dış politika hesaba katılmadan atılan bir adım. Bunun sonunda dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmamız işten bile değil.
Türkiye'nin tüm bu düşüncesiz adımlar yerine nasıl olur da Rusya ile ilişkileri normalleştiririm, nasıl Kafkasya'da ki bu ateşte yanmadan istikrarımı koruyabilirim bunları düşünmesi lazım.Kısacası AKP'nin diplomasinin bir oyun olmadığını kavraması gerekiyor.