İran İslam Cumhuriyeti bütün dünyada yankı bulan seçim protestolarıyla çalkalanıyor. Seçim sonuçlarına itiraz eden muhalefetteki reformcuları destekleyen binlerce İranlı sokaklarda yeniden seçilen Ahmedinejad'ı istifaya çağırıyor. Ancak sokaklarda isyan bayrağı açan sivillere polislerin aşırı sert müdahalesi bütün dünyanın gözünü Tahran sokaklarına çevirmesine neden oldu.
Peki ama bütün dünyaya kapılarını kapamış, her türlü haberleşme olanaklarını ortadan kaldırmış olan İran'daki gelişmeleri nasıl oluyorda öğrenebiliyoruz? Amerikanın da yardımıyla internete konulan sansürün geri tepmiş olması olayın bir yanı. Peki ama bu bilgileri bütün dünyaya kim geçiyor? Daha önce Londra'da yaşanan El Kaide saldırısında, Endonezya'da yaşanan Tsunami faciasında bütün medyaya fark atan bloglar şimdi de İran'da yaşananları aktaramayan medyanın yarattığı boşluğu doldurmuş görünüyor. Şimdiye kadar blogcuların dünyaya duyurduğu olaylarda konvensiyonel medyanın açtığı haber havuzlarının faydasını görmüştük. O zamanlar da görülmüştü ki bu tür olağanüstü hallerde medyanın blogları haber kaynağı olarak kullanması şart.
Ancak burada, İran olayında bir farklılık var. Bu sefer bloglar için haber havuzu hazırlayanlar BBC ya da benzeri konvensiyonel medya kuruluşları değil. Ya da onların da haber havuzları varsa bile bu sefer internet kaynaklı medyanın, blogları temeline alma çabaları öne çıkıyor. Bir Amerikan internet gazetesi olan Hunffington Post'un blog sistemiyle İran blogcularından gelen bilgiler editör süzgecinden geçirilerek yayınlanıyor. Blogları ana unsur haline getiren site İran'da meydana gelen olaylarla daha önce yazılarımda bahsetmiş olduğum blogları haber kaynağı olarak kullanmayı kendine temel almış.
Ancak burada, İran olayında bir farklılık var. Bu sefer bloglar için haber havuzu hazırlayanlar BBC ya da benzeri konvensiyonel medya kuruluşları değil. Ya da onların da haber havuzları varsa bile bu sefer internet kaynaklı medyanın, blogları temeline alma çabaları öne çıkıyor. Bir Amerikan internet gazetesi olan Hunffington Post'un blog sistemiyle İran blogcularından gelen bilgiler editör süzgecinden geçirilerek yayınlanıyor. Blogları ana unsur haline getiren site İran'da meydana gelen olaylarla daha önce yazılarımda bahsetmiş olduğum blogları haber kaynağı olarak kullanmayı kendine temel almış.
Amerikan blog dünyasının bu gelişimi tabii ki bir günde olmadı. Blogculuk konusunda birçok ilkten söz edilir ama drudgereportun ortaya çıkardığı fermuargate skandalının hem internet haberciliği hem de blogculuğa dair attığı temeller es geçilir. Kısacası Amerika'da blogculuğun temelleri ya da ciddiye alınması tam anlamıyla habercilik sayesinde olmuştu. Bugün eğer dünyada en çok izlenen bloglar haber içerikliyse, birçok blog yazarını içinde barındıran haber blogları yükselişteyse bunu drudgeportun patlattığı fermuargate'e borçluyuz. Bu örnek dünyadaki ile Türkiye'deki blogculuğun farkını ortaya koymaya yeter.
Bugün Türkiye'de yayın yapan birkaç haber blogu dışında (kendimi kasttetmiyorum, burası ancak güncel yorum blogu) bu işe ciddiyetle asılan blogcu yok. Bunda bu işi ciddi olarak yapan insanlara bile yeterli ilgi gösterilmemesinin etkisi büyük. İran'da yaşanan gösteriler bize blogların gazeteci değil, gazetecilik için bulunmaz bir kaynak olduklarını gösterdi. Ancak hâlâ Türkiye'de blogcuların kendini gazeteci saymasında gazeteciliği köşe yazarlığından ibaret görmenin de etkisi büyük.
Daha önce birçok sefer söylediğim gibi bloglar alternatif medyanın en önemli temeli olma yolunda ilerliyor. Ama ne yazık ki bu süreç Türkiye için değil daha çok blogculuk serüveninde haberi lokomotif yapmış ülkeler için geçerli. İran'da da gördüğünüz gibi blogculuk öyle bilgisayar başında oturmakla olmuyor. Bugün dünyanın en ünlü haber bloggerları sokağa çıkan, haberin peşinde koşan blogcular. Bu yüzden dünyada blogculuk kökeninden gelen birçok gazeteci ortaya çıkmaya başladı. Son ABD seçimlerinde partilerin kongrelerinde blogcular için internete girebilecekleri çadırlar oluşturması da artık blogların ne kadar ciddiye alındığının götergesi.
Bloglar gazeteciliğin uzun süre arayıpta bulamadığı taze kan olarak nitelenebilir. Peki ama bloglar gazeteciliği nasıl besliyor? Dünyada ki haber blogları Türkiye'nin aksine sadece siyasi yorumlarla ayakta durmuyor. Birçok ünlü gazetecinin peşinde koştuğu ünlülerle gazeteciliğin kaybettiği samimiyette röportajlar yapıyorlar. Medyanın yer vermediği,yer veremediği haberleri yayınlıyorlar. Gündem oluşturan bir haber hakkında bilmediklerinizi anlatıyorlar. Geleneksel medya bu gidişi görmüş olacak ki blogculara internet üzerinden gazetecilik eğitimi veriyor. Haber nasıl yazılır, röportaj yazma teknikleri, makale teknikleri vb. Bugün için ne yazık ki bu konuda Türkçe bir çalışma yok. Ama illah bunları öğrenmek istiyorum diyenler için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin gazetecilik kursları bulunmaz bir fırsat.
Her konuda dünyanın gerisinde kalan bir millet olmak yerine, her seferinde onlara yetişmeye çalışmak yerine zamanında bazı adımları atmak gerekiyor. Blogculuk konusunda yeni kurulan Blog yazarları derneği iyi bir gelişme. Ancak haberi blogculuğun lokomotifi yapmadan bu treni istediğimiz hızda yürütmek pek mümkün olmayacak gibi.