Yazılarımı takip edenler benim böyle uzun süre yazı yazmadan beklemelerime alışkındır. Yani bir anlamda kimse benim yazılarımı takip edemez öyle süpriz olarak çıkar. Şimdi ise durum farklı, askerlik nedeniyle yazılarıma zorunlu olarak ara vermiştim. Aslında daha önceki iki çarşımda da internete zaman buldum ama yazmak içimden gelmemişti.
Askerliğe gelmeden önce ne askerliği ne de askeriyeyi severdim. Buraya gelince benim için bir şey değişmedi belki nefretim kat be kat arttı ama askeriyeyi ve askerliği sevenlerin durumu gerçekten içler acısı. Birçok arkadaşımla burada Malatya'da aynı birlikteyiz ya da çarşıda bir araya geliyoruz. Acemi birliğinde ilk günlerde gözlerindeki o hayata bağlılığı, sanki yeni bir maceraya atılma isteğini, o şevki hatırlıyorum. Hepsinin o günlerde eğitimlere, tuvalet temizlemelerine, mıntıkalara rağmen hayat enerjileri tamdı. O arkadsaşlarıma şimdi bakıyorum, hala gülüyor ve hayattan zevk alıyor gibi duruyorlar ama gözlerindeki o ilk günki ışık artık yok. Artık nereye düştüğünün farkına varmış ve mutlu olma numarası yapmayı bilen askerler karşımda duruyor.
Birde şöyle düşünüyorum, biz sadece kısa dönem askerleriz yakında 100 günden düşeceğiz. Ya bu askerliği 460 gün yapanlar ne olacak? O adamlar nasıl hayatlarına devam ediyorlar, kendilerini nasıl buna alıştırıyorlar şaşırıyorum. Bilenler bilir burayı, bilmeyenlere söyleyeyim burasının yarı açık bir cezaevinden farkı yok. Hatta belki cezaevinde bile daha rahat davranabilirsin. Her çarşıya çıktığında Nizamiye'den giriş bir dert. Komutanlarına kendini tatmin etmesi için bağırararak tekmil vermeler başka bir dert. Kademelerde size verilen işlerde olmasa burada zaman geçmesi mümkün değil.
Belki birçok arkadaşın ve bazı iyi komutanların dediği gibi bu bir tiyatro oyunu ve biz rolümüzü en iyi şekilde oynayıp sahneyi kısa sürede terk edeceğiz. Ama bu kısa oyunda bile insanlıktan çıkıp robota dönüşmek insana o kadar koyuyor ki, inşallah diyorsunuz beni şu oyundan bir an evvel alırlar. Ama iyi oynasanız da oynamasınız da kimsenin sizi sahneden aldığı yok. Ta ki saatiniz dolup gitme vaktiniz gelene kadar. Bizde ekipçe o gitme vaktini bekliyoruz. Yani dışarıdan bakınca belki hepimiz çok eğleniyor, mutlu görünebiliriz ama biz sadece rolünü yapan oyuncularız varsa bile gözyaşlarımız hepsini içimize akıtıyoruz.