Türkiye'de Kürt sorununa ilişkin iki farklı algılama biçimi gelişti. Bunlardan birisi Kürt sorunun ülkenin bütün sorunlarının önünde tutan, hatta bu sorun çözüldüğünde ülkenin önünün açılacağını ortaya kayanlar. Diğeri ise Kürt sorunu bir sorun olarak kabul etmekle birlikte, ülkenin en önemli meselesi olarak ortaya konacak ciddiyette ele alınmasına karşı gelenler.
Bu iki fraksiyonun ortak noktası ikisinin de Kürtlerin merkezine alan bir Güneydoğu sorununun ülkenin önemli sorunlarından biri olarak kabul etmeleri. Bu açıdan bu iki bakışın sorunun önceliği hakkında tartışmaya girmesini, sorunun çözümüne odaklanma açısından faydasız görüyorum. Ama bana sorarsanız evet ülkenin en önemli sorunu Kürt sorunu ama, Kürt sorununu çözerken diğer demokratik sorunları gözardı etmek ne Kürt sorununun çözümüne ne de ülkenin demokratikleşmesine katkıda bulunur. Kısacası ülkenin demokratiklik sorunun çözülmeden hiç bir sorunu çözüme kavuşmaz.
Kürt sorununda PKK'nın rolü ise son saldırılardan sonra farklı bir yola giriyor gibi. Önce MİT ile PKK arasında görüşmeler deşifre edildi. Ama deşifre edilen görüşmeler sonrası PKK'nın yeniden saldırıya geçmesine PKK'nın aç gözlülüğü dışında neyin neden olduğunu pek anlayamadım. Acaba PKK'nın üst düzeyindeki bu sözde mahir adamlar Türkiye'den uzakta yaşadıkları için ülkenin siyaset tarzını unutmaya mı başladı? Yani AKP ya da başka bir partinin seçim öncesi ne kadar ölçülü olursa olsun bir terör örgütünün önüne getirdiği paketi cumburlop kabul edeceğini düşünebilmek nasıl bir iyi niyettir. Ya da Erdoğan'a sunulan ve içeriği hakkında, deşifre edilen görüşmede bahsedilen birkaç konu hariç haberimiz olmadığı bir paketin seçim öncesi Başbakan'a sunulması tam da ülkenin seçim öncesi siyasi psikolojik durumunu iyi bilmekten kaynaklanan bir stratejik hamle midir?
Peki ya ardı ardına ülkenin dört bir yanında patlayan bombalar, kendi tarafgirlerinin akrabalarının canına kıymaya bile gidecek kadar PKK'nın gözünü döndüren nedir? Yoksa bu, müzakere sonrası ETA veya IRA'nın yaptığı gibi tekrar pozisyon belirlemek adına mı yapılıyor. Acaba PKK kendini destekleyenler üzerinden ne kadar sevildiğini ve sayıldığını ya da ne kadar korkulduğunu ölçmenin mi peşinde? PKK'nın şimdiki amacını bilmem ama yıllardır,Kürtleri kullanan, kanlarıyla, canlarıyla kendilerine iktidar inşa eden bu örgüt, Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerine kavuşma davasına bana göre hiçbir zaman olumlu katkıda bulunmamıştır. PKK'nın bu davaya olumlu yaptığı tek katkı, 1998-2004 arasında zorunlu olarak gerçekleştirdiği ateşkestir. PKK'nın parçalandığı bu süreçte Güneydoğu, savaşın olmadığı, kanın dökülmediği bir ortamda nasılda büyüyüp yeşereceğini herkese göstermiştir.
Yani eğer PKK bu sürece, barışa, birlikte yaşamaya bir katkıda bulunmak istiyorsa, silahını bırakıp dağdan inmelidir. Yok dağdan inmezse, Türk ve Kürt halkları arasına serpilen nifak tohumları barışın bir daha bulamayacağımız şekilde ellerimizin arasından uçup gitmesine neden olacak. Ama PKK'nın da istediği tam olarak bu değil mi zaten?