Medyanın hali ortada, sırf siyasi iktidarı eleştirdiği için daha düne kadar AKP yandaşı olarak görülen Mehmet Altan'ın Star'da ki işine son verildi. AKP'nin %47'lik iktidarının son kurbanı da Mehmet Altan olmuş oldu. Başbakan biz kimseden bize yapılan haksızlıkların hesabını sormuyoruz diyor. Haklı, çünkü şu an hesap sordukları bugün AKP'nin otoriterleşme, oligarşik bir iktidar kurma çabalarını eleştiren, güya şeffaflaşan devletin derinde kalan çukurlarını gün yüzüne çıkarmaya çalışan gazetecilerle hesaplaşıyor. 28 Şubat döneminde milli görüşü hedef alan medya mensupları bugün hala koltuklarında. Cezaevinde yatan hangi isim, kendine muhalif olanlardan ne kadarı Milli Görüş operasyonunda yer aldı? Bunun kuralı şu, her devrin adamı olursan kimse senin geçmişte ne yaptığını hatırlamaz.
Medya bugün Başbakan'ın mealen yaptığı açıklamalarla, bazı kanalların yönetim kurullarına açılan "rica" telefonları, bakan ve müsteşar ziyaretleriyle şekilleniyor. Evet yanlış duymadınız, bu tür ziyaretlerin sonuçları, söylenenler, bir anda kaldırılan programlar, kimse kanalın izlenme oranını tehlikeye atacak böyle bir hamleyi otosansür adı altında yapmaz. Bu dedikodu medyada uzun zamandır var. Ancak medya içinden kimsenin bunu dillendirmeye cesareti yok. Seçim öncesi bu kadar etkili olmayan AKP sansürü seçimle birlikte yeni bir şekil almaya başladı. Mehmet Altan'ın: "Nereye, nasıl konuşacağım konusunda bugüne kadar, askeri dönemlerde dahi görmediğim bir cüret." sözü AKP iktidarının medyada yaşattığı dönüşümün açık kanıtı. Altan'ın, ANF'ye yaptığı, sadece askeri değil, siyasi vesayette var" sözü bitirici vuruş oldu. Bu söz tam anlamıyla AKP'nin etkisini kırmaya çalıştığı, ülkede sadece askeri vesayet var ve bu yıkılınca "demokrasi" gelecek yalanını ortaya çıkaracak kadar açık bir ifade. Star'ın bu açıklama sonrası, Altan'dan söylediğim sözler maksadını aştı mealinde bir düzeltme yazması istemesi iplerin kopmasına neden oldu.
İşte yeniden şekillenen medyada bir çapak daha temizlendi. Artık daha "temiz", çapaksız, eleştirmeyen, sorgulamayan sadece aktaran adı gibi aracı olan bir medyaya doğru yelken açıyoruz. Bu noktada yeniden söylüyorum alternatif bir medya hareketine gün geçtikçe ihtiyacımız artıyor. Bloglara dayanan bir haber portalı, vatandaşın sorunları temel alan, eleştiren, sorgulayan sansasyon adına manşetler atmayan, başkalarının haberlerini çalmayan, sadece bir tarafa değil, hem nalına hem mıhına çakacak bir medyaya ihtiyacımız var. Bugünün ekonomik koşullarında bağımsız bir gazete ya da dergiyle, geleneksel haber ajanslarından haber alıp yazan bir internet medyasıyla alternatif yaratamayız. Madem kendi iktidarını sağlamlaştırmak adına herkesi susturmaya çalışan, tüm muhalif sesleri susturan bir medya var bu muhalif sesin bir yerden tekrar yer yüzüne çıkması lazım. Banu Güven'in kendi kişisel sitesinde yapmaya çalıştığı gibi alternatif yollar oluşturmak mümkün. Belki şimdiye kadar olamadığı kadar muhalif bir çizgiye kendini taşıyan Banu Güven iktidara rağmen bilişim çağında basının rahatlıkla özgürleşebileceğinin, bağımsızlaşabileceğinin açık kanıtı. Alternatif bir medya için daha neyi bekliyoruz?