Anneme mektubum



Mektup geleneğini unutalı çok oldu. Artık sevgililer birbirlerine öyle romantik mektuplar yazmıyor ya da kimse birbirine haber iletmek için kullanmıyor mektubu. Zaman değişti ve mektuplar da kimlik değiştirdi. Bende annem yanı başımda olmasına rağmen onun için bir mektup kaleme aldım. İçimden ne geliyorsa yazdım. Belki biraz ağdalı ve abartılı kaçtı bazı  yerleri ama hepsi içimden geçenlerdi. Dün anneler gününde verdim anneme hediyemi ve yanında bu mektubu. Çokta iyi hazırlayamadım, iş güç derken sadece yazılı kağıttaki düşüncelerim vardı orada. Annemden o mektubu yalnız başınayken okumasını istedim. Bilmiyorum daha okuma fırsatı buldu mu ama ben yazdıklarımı paylaşmak istiyorum. Aslında böyle kişisel şeyleri pek paylaşmayı sevmem ama bu blogda  son zamanlarda öyle şeyler paylaştım ki bunu paylaşmamak olmazdı. İşte anneme mektubum:

"Bir sonbahar gecesiydi,  hani hatırladığımdan değil ama elime kimlik diye tutuşturulan bir kağıt parçasında böyle yazıyor. Senin anlattığına göre gecenin üçünde merhaba demişim sana ve bu hayata. İnsanın hayatında tanıdığı ilk kadın olmandan mı bendeki bu kutsallığın yoksa o yüce gönlün mü  beni böyle büyük bir sevgiye sürükleyen. Bir sevgiliye, vatana ya da değerlerime bile böyle bir sevgi besleyememek, nedir bunun anlamı.  O sonbahar gecesinde mi tutuldum ben bu büyük sevgiye. Madem bu kadar sever insan anne dediği kadını neden ağlamasına, kırılmasına izin verir. Mesela, bir gömlek uğruna o kocaman kalbe bir fiske vurmak nasıl bir sevgidir?

Tam 29 yıl geçmiş üstünden ama bunun ilk üç dört yılını hatırlamamak ne tuhaf. Hep senden dinleriz o günleri. Bize nasıl katlandığını. Öyle abartısız anlatırsın kavgalarımızı, alışkanlıklarımızı sana nasıl sevgi beslediğimizi. Belki sitem edersin bilmeden o sevgiyi hatırlatırken. Niye şimdi öyle değil sevginiz niye öyle katıksız ve saf değil diye. Keşke küçük ve saf hallerimizle o katıksız sevgiyi hep sunabilsek. Hani anlatırsın bana hep saçlarını tararmışım ben senin, “güzel anne, cici anne” diye. Hiç hatırlamam ben oysa o günleri. Şimdi neden insan seni sevdiğini söylemek için bir güne saklar her şeyi. Benim bunu yazmam için bırak bir günü 29 sene beklemem neden? Sadece seni seviyorum desem içten belki o da yeterdi ama bugün değil anne.

Geçen gece Beşiktaş’tan geçerken Üsküdar’a o sarımtrak dolunay gözlerime bakıp haykırdı. “Sevdiğin insanlar için onlara özel ne yaptın?” diye.  İşte o zaman anladım senin o karşılıksız sevgini haketmiyorum ben. Çünkü bu kocaman hayatta bırak anneler gününü başka hangi günde ben seni hatırladım. Belki aklıma geldin ama sadece düştüğümde. Küçük bir çocuğun bir yeri acıdığında anne diye haykırması gibi. Hep bilirdin senin yanına böyle kedi gibi yanaşıyorsak vardır bir derdimiz. Hiç olmadı acıkmışızdır, yemek isteriz senden. Hiç sormayız anne yorgun musun, iyi misin diye. Ama hep sen sorarsın. Anlarsın hemen yüzümüz düşükse. Anlatmak istersek ne ala yoksa bağırıp çağırırız yok bir şey diye. Sen yine de katlanırsın bize. İşte bunları düşündürdü o koskoca sarımtrak dolunay. Anladım ki ben sevdiklerimin değerini hiç bilmiyorum. Hiç onlara gösteremiyorum ne kadar sevdiğimi. Özellikle sana anne,beni bu hayatta en çok seven, her şeyimle seven ve karşılık beklemeyen sana hiç gösteremedim ben sevgimi.

Hayatımda çok dönülmez kavşaklar atlattım. Şimdi düşünüyorum anne onların hepsinde yanımda sen vardın. En büyük hatalarımda bile beni korudun, kolladın. Nasıl ve neden yaptığını bilmiyorum ama beni hiç yarı yolda bırakmadın sen. Hatırlarım Üniversite sınavına dört kere girdiğimde bile her seferinde bağırıp çağırsanda bana, gözlerinde hep o inanç vardı. Belki söyleyemezdin bunları. Böyle öğrenmiştin çünkü. Bizi şımartmamak adına saklardın bazen sevgini ve güvenini. Ama benden saklayamazdın anne. Gözlerinde görürdüm senin ve o zaman anlardım her şeye rağmen ardımda annem olduğunu. Bazen kötü niyetlide kullanırdım ya. Nasıl olsa ardımda duran annem var boş ver gitsin derdim. Ama ne zaman böyle dersem kesin kaybederdim bir şeyleri. Sende durmazdın o anda arkamda. Beklerdin ben hatamı anlayayım diye. Ama işte anlamazdım bazen kırılırdım sana. Sonra bir bakardım yine ardımdasın aslında. Hiç terk etmemiş, bırakmamışsın. Beni bu hayata hazırlayanda, hayatın pisliğinden çekip alanda hep sensin. Ama üzülme anne artık büyüdüm. Biliyorum hala her hatamda ardımda olacaksın. Ancak artık sırtımı sana yaslayıp hayatla boğuşmak yerine seni unutmadan hayatla tek başına mücadele ediyorum ve edeceğim. Bu seni terk etmek değil onun için üzülme benim için. Sadece senin bana sunduğun o karşılıksız sevgiyi hak etmek için yeni bir hayata başlamanın vakti gelmişti.
Bazen anlamsız yere sana bağırıp o yüce kalbini kırıyorsam alınma bana. Hani bazen böyle ağlıyorsun ya içini yakıp geçen sözlerimize. Senin o her göz damlan da beni yakıp kavuruyor. Daha küçükken hatırlarım bazen geçip bir kenara ağlardın öyle. Bende ağlardım seninle anne, içim kıyılırdı anlamazdım aslında nedenini. Bende sana soruyorum şimdi neden hayatımda hiç bir şeyi, hiç kimseyi senin kadar sevmedim ben. Hiç kimse için nedensiz yere gözyaşı dökmedim senin dışında.

Ya da neden bizim kadar sevmedin sen hayatındaki hiç kimseyi ya da hiç bir şeyi. Seni üzen, kıran bazen hiç düşünmeyen bu üç haylazı neden bu kadar sevdin. Hasta olduğumuzda neden hep yanımızdasın. Kocaman adam olmuşuz güya sana ihtiyacımız yok belki ama daha dün doğmuş bebek gibi bize bakacak sevgiyi nereden buluyorsun. Bu kadar yüce ve büyük bir kalbi nasıl kırabilirim ben? Ama biliyorum bunları yazdıktan belki birkaç gün sonra başkasına olan hırsımı alacağım senden. Çünkü biliyorum sana bağırıp çağırsam bile affedersin bu eşşek oğlunu. O kocaman kalbin paramparça olsa bile her seferinde eskisinden sağlam olabiliyorsa eğer, bu bizi bu kadar sevmendendir. Bunu hayatımın çoğu zamanında anlamadığım için yanıyorum. Hayatıma giren veya girecek hiç bir kadının senin yerini doldurmayacağını bilerek onu aramak. Senin bıraktığın o büyük boşluğu doldurmak . Şimdi anlıyorum hayatı boyunca annesinin yanında kalmayı tercih eden o koca koca adamları. Belki annelerinin verdiği o karşılıksız sevgiyi kimsede bulamayacaklarından korktular.

Başka bir kadın bu kadar dinler mi kallp kırıklıkları mı, dertlerimi, kederleri mi? Başka kimse sabahlara kadar yanımda kalır mı ateşler içinde yanarken. Hiç kimse ben bağırıp çağırdıktan sonra bu kadar karşılıksız sevebilir mi beni? Seni kırdığım, üzdüğüm, hayal kırıklığına uğrattığım her an için özür dilesem anlamı olur mu artık bilmiyorum. Ama bu anneler gününde kalbimden geçenleri paylaşmak istedim seninle. Bilmiyorum ne kadar anlatabildim gerçek duygularımı. Ama şunu bil anne şu hayatta senden başkasını böyle sevmedim ve sevemeyeceğim. Anneler günün kutlu olsun, iyi ki varsın anne."

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski