Sağlıcakla kal güzel kadın


Eskiden blog yazarlığı yapmak benim için zordu. Bir türlü kafamı toparlayıp yazı yazamazdım mesela. Onpunto'da ya da diğer mecralarda yazdığım eski yazılara bakınca bunu kolayca görüyorum. İçlerinden ancak bir kaç tanesi adam akıllı okunacak içeriğe sahip. Peki ama ne oldu da son bir kaç ay içinde daha çok yazmaya, kafamı daha iyi toparlamaya başladım. Eskiden ayda ancak iki üç kez asabi ve bilenen yazılar paylaşabilirken şimdi ne oldu da bu kadar hayata ve gündeme karşı asabi bir duruşa geçebildim. 


Aslında askerden sonra tam tersi olması gerekiyordu. Bir süre oldu da insan o lanet yerde kendine olan saygısını yitiriyor ne yazık ki. Bir süre sonra size köpek muamelesi yapan, sokakta görseniz suratına bakmayacağınız insan bozuntuları yüzünden altı ayda bile kişiliğiniz yerle bir oluyor. Sivile dönünce sudan çıkmış balık misali çırpınıyorsunuz. Bana da öyle olmuştu. Ne olduysa, nasıl olduysa önce bir dergide iş bulmam ve sonra onu tanımam beni eskisinden bile farklı bir adam yapmaya yetti. Kendine güvenen, sevdiğini saklamayan ve bundan utanmayan garip bir adam. 


Eskiden olsa kendi blogumda bunu yazmayı geçin en yakın arkadaşım dışında kimseye söyleyemezdim aşık olduğumu. Hatta bazen kendime bile belli etmezdim. İçten içe yıkılırdım ama hep mağrurdum sözde. Şimdi ise duygularımı olabileceği kadar yoğun yaşıyorum. Yaşamakla da kalmıyorum yazıyorum, paylaşıyorum. Ey sevdiğim kadın daha başta yazmıştım belki beni kabul etmeyeceksin ama değiştireceksin diye. Oldu işte hiç olmadığım, olamadığım birine dönüşüyorum. Ama olmak istemediğim değil olmam gereken bir adama. Belki sana yeterince gösteremiyorum kendimi ama olsun sen zaten beni hayatının hiç bir yerine almaya niyetli değilsin. Ama ben senden alacağımı aldım, değiştim ve geliştim. Eskiden olsa bir ayda bu kadar yazı yazmak şöyle dursun bunun yarısı kadarını bir senede yazmadığım olmuştur. Şimdi ise gündeme, hayata dair aklımda ne varsa yazabiliyorum. Ve çekinmiyorum artık bir şeylerden. Eğer bunları başardıysam, içimdeki bu cevheri birazda olsa  gösterebildiysem senin sayendedir. İstemeyerek yapmış olsan da aşkın beni benden aldı ve yeniden yarattı. 


Gözlerine her baktığımda, sesini her duyduğumda sana kavuşamamış  olsam bile bunu duyabilecek kulaklara, seni görebilecek gözlere sahip olduğum için Allah'a ne kadar şükretsem azdır. Her sabah uyandığımda belki yanımda değilsin ve hiç bir zaman olmayacaksın ama seni  tanımak bile bana yetti. Demek ki sen benim ben senin olsam neler olurdu. Bu gönülde ne fırtınalar kopar neler çıkardı ortaya. Olsun demek ki zaman ve mekan uygun değilmiş. Demek ki seni tanımanın yarattığı o farklı kimyasal değişim bile bana yetti. Artık hayata devam etmenin zamanıdır. Seni tanıdığıma memnun oldum. Şimdi adını yazmıyorsam senin çevrendeki insanların düşüncelerine çok önem vermendendir. Yoksa bu kadar her şeyi paylaşırken en son herhalde ismini söylemekten çekinirim. Madem hayatta bu senin için çok önemli, madem ki istemiyorsun başkasının öğrenmesini kalsın içimizde zararı yok. Sen mutlu ol yeter. Ben seni hep böyle mutlu ve neşeli hatırlayayım yeter ki. Bana istemeden verdiğin her şey için teşekkürler, umarım bende sana bir şeyler katmışımdır. Fırsatım çok olmadı buna ama olsun. Kalbini biraz açabilseydin eğer görecektin ama fark etmez artık. Nasıl olsa hiç niyetin olmadı o kapıları açmaya. Sağlıcakla kal güzel kadın, kendine hep iyi davran. Hayat hep karşına senin kadar iyi ve gönlü hoş insanlar çıkarsın. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski