Bugünlerde gündem karışık havalar gibi bir güneş bir yağmur. Sokaktaki insanda aynı ruh hali içinde. Ağlayacak haline gülse mi, gülecek haline ağlasa mı bilemiyor. Gözler seçemiyor en yakını, gerçekler hiç bu kadar yakın ama hiç bu kadar bulanık olmamıştı belki. Yandaş medyadan hiç böyle sesler duymamış, Erdoğan'ın maskesi bütün toplumun önünde hiç düşmemişti. Ama işte toplum hiç böyle kör olmamıştı gerçek suratına çarpsa bile.
Hani bende hiç böyle umutla umutsuzluğu bir arada yaşamamıştım. Bir gün yüzümüz gülse diğer gün ağlayacak hale gelmek sarsıyor insanı. En mutlu olduğumuz anların mutsuzluğun sonuna rastlaması tesadüf müdür acaba? Erdoğan gibi bir Başbakanın yaptığı Uludere ve kürtaj açıklamaları sonrası kralcıların hemen ellerini ovuşturup kürtajı kötüleme ve yasaklanmasına destek vermesi nasıl acı ve acınası bir durumdur. Uludere'de yaşananları kürtaja bağlama çabası mı yoksa söylemini yerden yere vuran Ali Akel'in Yeni Şafak'tan gönderilmesi mi daha vahim? Ama Hakan Albayrak'ın duruşunu kutlamak lazım. Her şeye rağmen iktidarın tüm medyayı yeniden şekillendirme amacına rağmen hem de Başbakana yakın bir yerde böyle bir duruşa geçmek kolay değil. Bilmeyenler için Albayrak'ın Ali Akel işe tekrar alınana dek Yeni Şafak'ta 1 Haziran'da başlayacağı yazılarını yazmayacağını açıkladığını hatırlatayım. İşte böyle insanı umutlandıran ışıklarda yanmıyor değil.
Ali Akel'in atılmasına neden olduğu yazısında dediği gibi bir türlü adam gibi çıkıp özür dilemedi oysa Erdoğan. Uludere için ödenen tazminat orada çocukları öldürülen anaların yüreğine su serpmeye yetermiş gibi vicdanları parayla satın alabileceğine inanmak nasıl bir insaniyettir. Sözün bittiği yer burası mı acaba hani sözcükler boğazınıza düğümlenir de çıkmaz. Peki ama gelen her şehit haberinde yüreğimiz burkulmuyor içimiz acımıyor sanıp benim gibi düşünen insanları suçlamak nasıl bir şey. Niye bu faşizanların savunması hep aynıdır. Benim yüreğimi sen ne bilirsin. Zaten bu ülkede ben hiç Devlet Bahçeli ve onun takımından umut etmedim. AKP'ye karşı güvenilir liman diye ona sığınanlar düşünsün.
Çıkıp Uludere'de yaşanan katliamı savunmak ancak senin gibi bir zihniyete yakışır zaten. MHP gibi kanla beslenen bir partiden daha azını beklemek niye. Üzülmeyin sayın Bahçeli kimse sizden orada öldürülen insanlara sahip çıkmanızı, onların acısını anlamanızı beklemiyor. Zaten faşizm budur kendine benzeyenlerin acısına ortak olabilmektir, diğerlerinin acısını hor görmek anlayamamak. Hatta o diğerlerinin sizin acılarınıza ortak olabilmesi bile sizin sinirinizi bozar. O kadar muhafazakar ve sahiplenicidir. Kendi acılarını bile paylaşmaktan aciz bir zihniyet. Böyle bir zihniyetin Uludere'yi anlaması beklemiyorum. Ama bu nefret söylemi karşısında susmama neden olmamalı. Bunları önemsiz görmek seslerinin daha gür çıkması demektir. Faşizmi hafife almaması gerektiğini Avrupa ikinci dünya savaşında fazlasıyla öğrendi. Belki söylemleri komik gelebilir. İçinde büyük çelişkileri vardır hani bir yerden sonra saflık diye ahmaklık diye geçiştirirsiniz. Ama o hafife aldığınız ahmaklar bir gün hiç beklemediğiniz şekilde büyük bir darbe vurur size. Ahmaklık karşısında susmak iyi değildir. Dün Bahçeli'de bu ilkesiz ahmaklığını hiç çekinmeden gösterdi. İşte bu faşizanların en büyük sorunu aynaya bakıp o ahmaklıklarını görmemeleri. İçlerinde kalan insaniyet namına kalan kırıntıları kürsüden birilerine bağırırken yitirmiştir çünkü. O kadar kör bir zihniyet ki bu hiç utanması yoktur. Hayatının tüm çelişkilerine, zihniyetinin yaydığı tüm o pisliğe rağmen kafasını yastığa senden benden rahat koyar. Hiç düşünmeden uyur, kendini bile düşünmez o anda. Çünkü kendini düşünmekle başlar başkalarını düşünmek. Oysa kendindeki, zihniyetindeki hataları bile göremez. Hani kendiyle barışık görünür hep ama barışık olduğu sadece zihniyetidir. Kendi bedenini bir gölge gibi izler hiç gerçekten ona sahip olamaz. Hiç bilemez ne olduğunu çünkü hiç merak etmemiştir. Ya da hiç itiraf etmez ama korkmuştur hatalarını görmekten.
O yüzden sizi anlıyorum. Bu hayatta kendine bu kadar yabancı olursan başkalarının acılarını anlaman mümkün olmaz. Hep kendi zihniyetinden bakarsın dünyaya. Sana göre dünya senin ve senin gibilerin etrafında döner mesela. Ama dedim ya görmezden gelmek yok. Sayın Bahçeli bence Uludere'de ölenleri ağzına hiç alma. Ha bu arada öve öve bitiremediğin İdris Naim Şahin'i gelecek dönem MHP'den milletvekili görmek isteriz. Hayır AKP faşizmine yakışmıyor değil ama belli ki aranızda büyük bir aşk doğmuş. Şahin'in ağzından boşalan nefret ve ahmaklık hoşuna gitmiş belli ki. Ah be ne yakışır partinin üç hilalli "kutsal" değerlerine. İşte bu yüzden, bu ülkede kendi gibi düşünmeyen herkesi terörist sayan senin gibi adamlar yüzünden bu ülkeden umudum kalmıyor. Bırakın bari mezarlarında rahat uyusunlar. Bırakın Uludere üzerinden kendi faşizan tabanlarınızı bilemeyi. Gereği yok zaten zihniyet aynı siz konuşmasanız da onlar bilenmişler. Anlamadıkları, hoşlarına gitmeyen hayattaki her şeye hatta kendilerine karşı bile.