Süt dağıtımı denilince aklıma, benim ilkokula gittiğim dönemde her gün dağıtılan fındıkları birden hatırladım. Sırf bu yüzden uzun süre fındıktan nefret bile etmiştim. Hatırlayın o dönemde Çernobil patlaması yaşanmış ve karadeniz fındık ve çaylarının radyoaktif yağmurlar nedeniyle zehirlendiği söylenmişti. Hatta söylenmekle kalmamış o fındık ve çaylar devletin elinde kalınca iç pazarda tükettirilmişti. Hatta zamanın Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral Televizyona çıkıp radyasyonlu çay içmiş, Özal ve Evren dahil dönemin iktidarı elinde bulunduran yöneticileri de radyoaktivitenin sağlığa yararından dem vurmuştu. İşte biz böyle bir ülkeden süt dağıtımında farklı bir tavır bekliyoruz.
Yok efendim, süt dağıtımında rahatsızlanan çocuklarda laktoz alerjisi varmış. Madem bu kadar çocukta bu alerji olabiliyor neden bu konuda bir test yapılmadı, çok mu zor bir şey. Acaba bu çocuklar hayatlarında ilk defa mı süt içiyorlar, şimdiye kadar süte alerjisi oldukları nedense bilinmiyor. Bu testleri yaptıranların Valilik olması acaba bir tesadüf müdür? Son yıllarda hükümetin direkt taşeronu gibi davranan Valilik kurumunun, hükümete oy kaybettirecek, Pınar gibi büyük firmalara para kaybettirecek test sonuçları açıklaması mümkün olabilir mi? Ama nedense bunu hiç kimse ortaya koymuyor. Hem neden günlük süt gibi katkı maddesi daha az ve daha sağlıklı sütler tercih edilmiyor? Sebep belli belli firmaların elinde kalan süt stokunu eritmek.
Son olarak ise, tartışma sütün ne kadar yararlı olduğuna dair. Dünyada bu konuda bir çok araştırma yayınlanmasına ve inek sütünün yararı ve gerekliliği tartışmaya açılmasına rağmen biz süt için, süt içirin sloganıyla yolumuza devam ediyoruz. Oysa sütün içinde yer alan birçok besin maddesi hatta belki çok daha fazlası peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerinde bulunuyor. Hem de bu ürünler laktoz alerjisi olan insanlar tarafından da tüketiliyor. Bugün okuduğum birkaç bilimsel makale ve bu konuda Yavuz Baydar gibi isimlerin paylaşımlarda ikna edici boyutta. Ama yinede daha geniş bir tartışmanın açılması bütün verilerin ortaya dökülmesi gerekir. Belli ki süt dağıtımını eline yüzüne bulaştıran devlet, hükümetler değişse bile benzer bir fikriyatta. Kim gelirse gelsin başa nedense bu devlet aynı faşizan, çıkarcı ve nalıncı keseri gibi her şeyi kendine yontan yapısını korumaya devam edecek.