Dün Türk Hava Yolları çalışanları grevdeydi. Greve gitmelerine sebep ise garip bir şekilde ellerinden grev hakkının alınmak istenmesi. Ama tek sıkıntıları bu değildi. Bugün yasal çalışma sınırı 8 saat olmasına karşın 14 saate varan hem de ağır koşullarda çalışma şartları canlarına tak etmişti. Hep bugüne kadar susmalarının sebebi neydi peki? Aldıkları yüksek maaşlar susmalarını sağlamıştı. Evet işte insan oğlu biraz böyle. İşin içine para girince işinden ve kendisine tatlı gelen bu maddiyattan vazgeçmemek adına susmayı tercih eder. Peki ama ne oldu? Anladığım kadarıyla kazandıkları o parayı harcayacak vakitleri olmadığını fark ettiler. Yorgunluktan sağlıklarını kaybettiklerini para için kendilerinden olduklarının farkına vardırlar. Ne zaman ne için farkına varmış olsalar da emek için yapılan her mücadeleye destek olmak gerekiyor.
Çünkü zaten çok para kazanıyorlar neden şikayet ediyorlar demek işin kolay yanı. Ne yazık ki para insana mutluluk vermiyor. Kendine ve ailene zaman ayıramadıktan sonra dünyaları sana verseler boş. Bunu anlamaları için Hava-İş'in çağrısı mı gerekiyordu? Ya da grev haklarının ellerinden almaya çalışılması mı? Neyse bu işin başka bir tartışma konusu. Peki ama THY yönetiminin bu yasal grev hakkına rağmen insanları cep telefonlarına gönderdiği işten atılma mesajlarına ne demeli. Bu mesajda grevin yasal olmadığını söylemesi ise işin başka komik yanı. Bizim toplumun da aynı şekilde düşünmesi ne gariptir. Grev yapınca elinize ne geçiyor bakışı nedeniyle sıra size geldiğinde yanınızda kimseyi bulamazsınız mesela. Hani o susma, sustukça sıra sana gelecek sözü çok doğrudur. Başkalarının derdi için sesini yükseltmekten korkanların düştüklerinde başkalarından el uzatmaya istemeye hakkı yoktur. Ama üzülmesinler biz o eli uzatırız. Biliriz o eli uzattıktan sonra kendine gelince yine unutursun bizleri ama zaten minnet duy diye elimizi uzatmıyoruz. THY çalışanları çok para kazanıyor diye ya da mesela TEKEL için destek vermediler diye bugün yanlarında olmamak emekçi dayanışması ahlakına sığmaz. Evet dünü unutmamak lazım ama bu kadar dünyaya intikamcı gözlüklerle de bakmamalıyız. Bugün değil belki ama yarın onlarda anlayacaklardır nerede durmaları gerektiğini.
Tabii ki şimdi bu durumdan mağdur olanlar hemen kinlerini kusmuşlardır THY çalışanlarına. Hep alışmışlar onların yüzlerine gülmesine. Hiç son zamanlarda yaşanan rötarların, aksaklıkların sebebinin çalışan sayılarında gidilen kısıtlama olduğunu düşünmezler. Oysa gün geçtikçe büyüyen ve dünyaya yayılan daha çok para kazanan Türkiye'nin en büyük hava yollarının çalışan masraflarından kısması ancak insafsızlıktır. Onlar bize anlatmasa bunları haberimiz bile olmayacaktı mesela. Grevin gücüyle alay edenlere duyurulur eğer o grev yapılmasa THY'de neler olduğunu bilmeyecek hatta umursamayacaktık. Yine o rahat koltuklara kurulup yolculuğumuzun keyfini çıkaracaktık. Çünkü bize hizmet eden hava yolu görevlileri hep gülmek zorunda. Ağlayacak durumda olsa bile mutlu gibi davranmalı. Şimdi onları bir gün bile olsa anlayabildik. Ama AKP ve THY'nin onları anlamasını beklemeyin. Grev gibi emekçinin en kutsal hakkını bile "vatandaş mağduriyeti" edebiyatıyla haksız çıkarmaya çalışanların samimiyetine güvenmemek lazım.