Vatan hainliğine devam ediyoruz hala


Cihan Kırmızıgül davası bu ülkenin yargısı açısından bir turnusol kağıdı işlevi görüyor. Aslında son zamanlarda öyle yargı kararları öyle garabet iddianamelerle karşılaştık ki Cihan için verilen karar belki de çoğumuz için sürpriz değildi. Sadece kabullenemiyorduk, Cihan gibi suçsuz yere yargılanan, hakkında tek aleyhte delil olarak puşu takması gösterilen bir davanın böyle sonuçlanma ihtimalini düşünmek bile istemiyorduk. Oysa tezgah daha baştan kurulmuştu 11 yıl 3 ay hapis cezası verilen Cihan, tutuklanırken boynundaki poşu eylemi gerçekleştirdiğin deliliydi. Çünkü molotof kokteyliyle saldırıyı yapanlar aynı poşudan takıyordu. Bir kere eylemi gerçekleştirmese bile fikren destek oluyordu. Ne demek poşu takmak, bu ülkede sadece İslamcılar Filistin'i desteklemek için poşu takabilir, solculara yasaktır. 

Adamlarda haklı, şimdi sen poşu takıyorsun ve solcusun. Durun şimdi Aristo mantığına göre bakalım duruma. PKK'lılar hem "solcu" hem terörist hem de poşu takmaktadır. Cihan Kırmızıgül'de solcu ve poşu takmaktadır. Her poşu takan solcu teröristtir. O zaman Cihan'da teröristtir. Bakın adamlar binlerce yıllık bir mantık çerçevesinde işi çözmüşler. Oysa Cihan'ın davasında daha üçüncü duruşmada gizli tanık, eylemi gerçekleştirenin Cihan olmadığını söylemişti ve ilk ifadesini değiştirmişti. Ama bir kere kayıtlara geçti o ifade yok öyle sonradan caymak. Sonra Cihan'ın tutuklama raporuna imza atan Polis memurları, Cihan'ı hatırlamadıklarını söylediler. Hayır bu adamlar sözde baya eylem sonrası Cihan'ı takip edip yakalamışlardı. Herhalde sayın Yargıç bunda da bir hikmet gördü ve demek ki bu çocuk gerçekten suçlu bak önce gizli tanık sonra Polisler tırstı diye düşündü. Hayır yani bu kadar Cihan'ın lehine kanıt varken eldeki tek delilin poşu takması olduğuna düşünüldüğünde bana başka bir senaryo kurgulama imkanı kalmadı. Çünkü ne mahkemenin verdiği karar ne de davanın gidişatı klasik Aristo mantığı dahilindeki hiçbir modern mantık çerçevesine oturtulamaz. Aristo mantığının da ne kadar geçerli ve kabullenilebilir bir mantık olduğunu sizlere bırakıyorum.

Öyle böyle derken bu ülke daha 22 yaşında bir genci sırf farklı bir düşünceye sahip diye, sırf poşu takıyor diye, Polisin eski kolundan tuttuğu ilk garibi suçlu ilan etme geleneğine kurban vermemiz umutlarımızı altüst ediyor. Danıştay başkanının, Yargı ile hükümet arasındaki "gerginliğe" son vermek adına, bağımsızlığını hiçe sayıp hükümetin emrine girmesi de başka bir mesele. Hani güya yargıda dengeler değişmişti ya hani devlet artık karanlığın üzerine amansızca gitmeye başlamıştı. Nedense bu karanlığın en zifiri noktası olan Mehmet Ağar 2 yıllık lüks hapishane ziyareti sonrası tekrar aramıza geri dönecek. Bu ülkede her türlü karanlık işin içinde parmağı olan Ağar, Uğur Mumcu suikasti sonrası önümüzde aşılmaz duvarlar var demişti. Güldal Mumcu ne duruyorsunuz yıkın duvarları dediğinde o duvardan bir tuğla çekersek bizde altında kalırız dediğinde yıl 1993'tü. Yani Ağar aradan geçen 19 yıl sonra bile hala o duvarın altında kalmamak için direniyor. Eğer Türkiye'de farklı düşünmek, solcu olup Poşu takmak teröristlikse, vatan hainliğiyse, Nazım'ın dediği gibi biz vatan hainliğine devam ediyoruz hala. 
Eğer Mehmet Ağar gibi adamlar Vatanperver ise, Ulusal Kahraman ise ben ve benim gibi düşünenler Vatan Haini olmaya hazırız. Bu ülkede Vatan sevgisinin tanımı değişmediği sürece bu hainliğimiz artarak devam edecektir, bilginize. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski