Kazım Koyuncu'yu herkesin bir yerinden tutup sevdiği Karadeniz'in hırçın çocuğunu bundan yedi sene önce kanser denen illete teslim ettik. Her ne kadar biraz klişe olsa da doğrusu o ölse de halen onun ruhunu yanında taşıyan onun kadar olmasa da mücadelesini sürdürmeye çalışanlar var. Ama düşünün Karadeniz insanının Karadenizli olduğu ve Karadeniz türküleri söylediği için, devrimcilerin devrimci olduğu için, çevrecilerin nükleere karşı verdiği savaş için yani herkesin işine gelen yönünden tutup sevdiği çok yönlü bir sanatçıyı yedi sene önce kaybettik.
Her bir türküsünde içinden gelerek, kendi parçalarına da Karadeniz'in o pek bilinmeyen eşsiz efkarını yansıtan Kazım Koyuncu devrimci olduğunu da yaşadığı coğrafyanın tüm o milliyetçi ve faşizan kimliğine karşın gizlemezdi. Ve garip olan tüm bu samimiyeti belki, belki de Karadeniz'in çocuğu olmakla bu kadar gurur duymasındandır kimsede yargılamadı devrimciliğini. Hani Kürtçe bir türkü okunduğunda sanki analarına küfür ediliyor gibi ayağa kalkanların, Kazım Koyuncu lazca söylediğinde eşlik etmeleri ve alkışlamaları da ilginç ve görülmesi gereken çarpık bir tabloydu. Kazım Koyuncu'da bu tablonun farkındaydı ve doğrusu bunun değişmesi için çok mücadele verdi. Ancak Çernobil faciası sonrası kanserden can veren bir çok yöre insanı gibi erken yaşta aramızdan ayrıldı. Çernobil sonrası yağan radyosyonlu yağmurlara rağmen hiç bir şey olmaz mantığı ile televizyonlarda çay içen bakanlar ve halka Çernobil Türkiye'yi teğet geçti diyen devlet yapısıydı aslında Kazım'ın katili.
Bugün Karadeniz insanı Kazım'ı ansa da onun karşı çıktığı Karadeniz otoyoluna ya da bölgede yapılmaya çalışılan HES projelerine karşı seslerini çıkarmadan oturuyorlar. Kazım'ın hatırasına sahip çıkmak acaba sadece onun sesinden Karadeniz ezgileri dinlemek midir? Bugün Karadeniz'de yapılmaya çalışılan Nükleer enerji santraline karşı ayağa kalkmayan Karadeniz halkı acaba nasıl Kazım'ın hatırasına sahip çıktığını iddia ediyor. Kazım'ın uğruna yaşamını verdiği bu dava uğruna savaşmaya yüreğiniz yoksa, Erdoğan'ın ardından gitmek sizin için daha evlaysa bırakın Kazım'ın şarkılarını dinlemeyi. O Karadeniz coğrafyasını, o eşsiz doğasını bozacak her şeyin karşısındaydı. Haksızlığa karşı duran hırçın Karadeniz'in bu deli dalgasının peşinden gitmek ise niyetiniz türkülerini dinleyip horon tepmekle bir yere varamazsınız. Yani aslında kritik soru şu, siz Karadeniz'in hangi yüzünü tercih edeceksiniz. Barışı, kardeşliği ve insanlığı hayatının merkezine alan Kazım Koyuncuyu'mu, sözde demokrat, insanlıktan önce kendin düşünen, işine gelince milliyetçi işine gelince dindar saça göre tarak uyduran Erdoğan'ı mı? Bana göre bugün Kazım Koyuncu diye bağırıp çağıran Karadeniz halkı çoktan yüzünü Erdoğan ve kurmaylarına dönmüş durumda. O halde bırakın Kazım Koyuncu'yu hatırasına saygı gösterenler ansın. Siz padişahım çok yaşa demeye devam edin.