Urfa Cezaevinde insanlık dışı şartlarda yaşamaya çalışan tutukluların isyanı hepimize şu soruyu sordurmalı?Cezaevine düşen birinin insanca yaşama hakkı da mı elinden alınıyor? Yatak sıkıntısı yüzünden sırayla yatakların kullanıldığı, elektirk faturaları mahkumlar tarafından ödendiği bir cezaevinde depolarda tutulan klimaların koğuşlara takılmaması nasıl bir "yönetim" becerisi olabilir. Herkes isyanı öncelikle siyasi bir nitelikte okudu. Oysa 6 kişilik koğuşlarda kalan 13 kişinin hesabını bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar insan sorgulamayı akıl edebildi.
Bu ülke insanı görmediği, kendine dokunmayan, canını yakmayan hiç bir soruna gerçek anlamda sahip çıkmaz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın felsefesi toplumun bilinçaltına işlemiştir bir kere. Düşünün bir kere göçebelikten geliyorsunuz. Hayatta kalmak adına gerektiğinde bırakın aileyi sadece kendinizi düşünmek zorundasınız. Böyle bir mücadele ruhu belki hayatta kalmak adına büyük bir dayanıklılık kazandırıyor. Ama başkalarının dertlerini, kederlerini görmemek, dünyanın sadece sizin etrafında döndüğünü sanmak, umursamamak kendinden başkasını pekte insani bir özellik değil. Tamam kabul insana ait özellikler bunlar. Ama amaç insana ait olması gereken yüce değerlere ulaşmak olmalı. Evet insanız sonuçta ne kadar yüce olabileceğimiz tartışılır. Yine de bu yolda çabalamak yerine yerimizde saymak hatta mehter marşı edasıyla hayata devam etmenin anlamı nedir.
İşte bugün Urfa'da ölen 13 kişi için üzülmek yarın bu ülkede yaşanan başka bir yamukluğa karşı ses çıkarmak itiraf edeyim mutluluğunuzu elinizden alır. Bir çok insanın hayattaki temel amacının mutlu olmak olduğu düşünülürse onların bundan feragat etmesini beklemek polyanacı bir bakış olur. Ama işte mutluluk nedir? Hayatınız boyunca sevdiğiniz insanlarla, sevdiğiniz şeyleri yapmak, hep sahip olmak istediklerinize sahip olmak mı? O zaman size kötü bir haberim var böyle bir hayata kavuşmanızın imkanı yok. Sadece bazen böyle bir hayatı yaşadığınızı sanabilirsiniz. Zaten içinde yaşadığımız kapitalist sistem sizi mutlu kılmak için değil kendinizi mutlu zannetmenizi sağlamak için ortaya çıkmıştır. Bize ve isteklerimize hitap etmesi de tamamen insanın arzu ve istekleriyle şekillenmiş bir ekonomi politik sistem olmasından kaynaklanıyor.
Bugün kendi cezaevlerini halen tecrit ya da balık istifi kıvamında insanlık dışı şartlar üzerine kuran bir ülke ve bunu görmezden gelen büyük kalabalıklar bu ülkenin en temel gerçeği. Temel eğitim sisteminden tutunda, aile yapısına kadar eğilerek çözülebilecek büyük bir sorun. Bir halkın bu kadar umarsız olduğu bir devlet yapısından daha fazlasını beklemek mucize olur. Bir halk aynaya baktığında ne görüyorsa işte kendini temsil eden devlet odur. Urfa'da canını bir hiç uğruna yitiren, hayvan muamelesi gören bu tutukluların haklarını şimdi kim savunacak. Peki Urfa Cezaevi dahil ağzına kadar dolan diğer cezaevleri de aynı şekilde patlamaya hazır bir bomba haline mi geldi? Cezaevinde kalınca bütün insan hakları cezaevi yönetimine mi teslim ediliyor. Oraya ceza çekmeye mi birilerine kölelik yapmaya, eziyet çekmeye mi gidiliyor. Peki ama bende dahil bir çok insanın bu durumu görmemiz için illa birilerinin ölmesi mi gerekiyor.
Paylaşımlarınız çok güzel Macbook Servis olarak başarılarınızın ve paylaşımlarınızın devamını diliyoruz.
YanıtlaSil