Bu gece Ramazan ayı başlıyor. Bu yaz ayında oruç tutacak bütün herkese Allah kolaylık versin. Ben tutmayacağım ama doğrusu eskiden beri severim Ramazan havasını. Garip bir şekilde bu ay geldiğinde içime bir huzur dolar. Çocukluğumuzdaki o bereketli sofralar gelir belki aklımıza. Bizim evde bir babam tutardı Ramazan orucunu, bizde çocuktuk heveslenir tutardık. İftar sofralarında her gün birbirinden güzel yemeklerin olması belkide Ramazan'ı bu kadar güzel kılıyor. Çünkü insan geçmişiyle yaşar birazda. Doğrusu bende geçmişte aldığım hazlarla bugüne bakanlardanım. O yüzden çocukluğumdaki Ramazanların o güzel telaşı hep hoşuma gitmiş, yüreğimi kıpır kıpır ettirmiştir.
Ama iş ergenliğe gelince durumlar değişiyor tabii. Siz Alevi olduğunuzu öğreniyorsunuz bir kere. Sonra Konya gibi bir yerdesiniz, o günlü oruçlu olmayan bir Sünni bile oruçlu gibi davranmak zorundaydı. Bunu uydurmuyorum. Hani o sigara içtiği için sokaklarda dayak yiyen insan haberleri Konya için sıradan olaylardan biriydi. Ramazan'ın her günü kesin bir kavga çıkardı. Düşünün öyle trafiğin olmadığı bir şehir olmasına karşın en ufak sıkışıklıkta millet birbirine girerdi. Konya'dan aklımda kalan Ramazan adına tek güzel şey Kadınhan Tahanlı pidesidir. Bu pideyi yiyenler neden bu kadar unutulmaz olduğunu anlamıştır. Sadece Ramazan ayı için yapılan bu tahinli yani Konyalıların deyimiyle Tahanlı Pide, tahin, çok az şeker ve tereyağının müthiş bir birleşimi. Sakın pastanelerden aldığınız tahinli kuru çöreklerle karıştırmayın. Yağlı, yumuşacık, lif lif dağılan ve tahin lezzetinin yoğun bir şekilde damağınızda hissettiğiniz bir pideden bahsediyorum. Şeker sadece tahinin o acımtırak tadını bastırmak için. Öyle muhteşem bir pideydiki en son 13 sene önce yemiş olmama rağmen lezzeti bugün bile damağımda. Hani olur ya Ramazan'da yolunuz Konya'ya düşerse ve halen meşhur Kadınhan Tahanlı Pidesi yapılıyorsa alıp sahurda afiyetle yemenizi tavsiye ederim. Evet ağır bir pidedir ona göre. O zamanlar Ramazan bu kadar sıcak aylarda olmamasına rağmen Tahanlı Pide her zaman sahurda tüketilir. Öyle bir şey ki o pideyi yedikten sonra iftarda bile karnınız tok olabilir, o kadar doyurucudur yani.
Neyse Konya sonrası Bursa'ya gelmiştik. Doğrusu burada Ramazan'a ilişkin pek bir şey hatırlamıyorum. Hani yine Babam tutardı. Annem zaten tek böbrekli olduğu için Muharrem'i bile tutamazdı. Ne bileyim Alevi olmamıza rağmen bizim aile belki de Sünni çevrede çok oturduğu için Ramazan alışkanlığı edinmişti. Ama doğrusu ben başlarda bu geleneğe sahip olsam da sonradan oruç tutmayı bıraktım. Aslında bunda hastalığımın da payı var. Belki bu sitede hiç paylaşmadım ama ben 2002 senesinde Üniversiteyi kazandığımı öğrendikten kısa bir süre sonra ilk Epilepsi yani Sara nöbetimi geçirdim. Ama o zamanlar ne olduğunu bilmiyorduk. İşin garibi doktorlarda anlamamıştı ne krizi geçirdiğimi. Her neyse okula başladım ve Atatürk Öğrenci Sitesinde kalmaya başladım. Bu arada geçenlerde gördüm bizim yurdu yıkmaya başlamışlar. Varyap grubun vinçleri vardı galiba, AÖS'ün yerine gökdelen filan dikilecek. İşte o yıkılan yurtta ilk Ramazan'ımı hatırlıyorum. Sahura kalkıp sabah erken kalktığım için uykusuz kalıyordum. Tabi o zamanlar hastalığımızın farkında değildik. Oysa benim Sara krizlerimi uykusuzluk tetikliyordu. O ilk Ramazan aylarında iki büyük Sara krizi geçirdim. Birinde hastaneye kaldırdılar ve tomografimi çektiler. Anladım ki bende bir şeyler var. O zaman abimin kız arkadaşı olan Nergis'in Göztepe hastanesinde Nöroloji'de çalışan bir komşuları vardı. Bir gün ona gittik oradan da benim asıl gitmem gereken yer olan Nöroşirurjiye. Her neyse bana bugün de kullandığı ilacımı verdi doktor. O ilaca rağmen Ramazan ayında Sahura kalkmak benim dengemi bozuyordu. Bir yatıp gecenin yarısında kalkınca, vücut allak bullak oluyor ilaca rağmen küçük Sara krizleri geçiriyordum. Baktım olmayacak Sahura kalkmadan bir süre tuttum ama doğrusu o da bana zor geliyordu. Yani işin açıkçası baktım Sahursuz oruç tutmak kolay değil bende en son 2003 yılından sonra oruç tutmayı bıraktım. Ama doğrusu iftarları severim. Hani o hurmadır, çeşit çeşit yemeklerdir.
Öğrencilik yaşamım boyunca oruç tutmayıp çok Belediye çadırlarında iftar açmışlığım vardır. Doğrusu Konya'nın bize verdiği tecrübe sayesinde oruç tutma numarası yapmakta da üzerime tanımam. Tamam, pek sevimli bir şey değil ama doğrusu bizi buna zorlayanların neden bu numarayı yaptığımızı düşünmesi lazım. Bugün birisi sorduğunda niyetli olmadığımı açıkça söylerim, korkmam. Gerçi ben Üniversite'ye başladığımdan hatta Bursa'ya taşındığımızdan beri kolay kolay ne Aleviliğimi ne de oruç tutmadığımı gizlemişimdir. Hoşlandığım bir şey değil. Ama insanlarla tanışırken, merhaba ben Özen, Aleviyim filan dediğimi zannetmeyin. Lafı açılana dek kimseye açmam bu konuyu. Ama lafı açılırsa söylemekten de çekinmem. Madem dedik Ramazan geliyor, şu mübarek ayın kendimizce bir anlamını yazalım dedik. Her ne kadar kendim için ne kadar mübarek olduğu tartışılır olsa da başkalarının kutsalına saygı duymak lazım. Hem çocukluğum için Ramazan çok değerli. Hep gelmesini beklerdim. Onun için bu ay ister kutsal olsun ister olmasın benim için anlamı büyük. Hoş geldin Ramazan, çocukluğumu mu getirdin yanında. Hadi bakalım mutlu bir telaş daha başlıyor desenize. Ama umarım hiç bir Alevi ya da diğer dinlere mensup yani Ramazan orucu tutmayanlar bizim yaşadıklarımızı yaşamazlar. Bu ülkede bir daha kimse oruç tutmadığını saklamak zorunda kalmasın. Ama galiba ne kadar istesek de memleketin bir yerinde yine bir çocuk oruç tutmamasına rağmen şiddet görmemek adına tutuyor gibi yapacak. Ama ben hep Ramazan'ın mutlu yüzünü hatırlamaya devam edeceğim.