Kimse almasun seni Karadeniz yine bize kalasun







Kendini Karadeniz insanı olarak tanıtanlara ve Kazım Koyuncu'yu da sahiplenenlere sesleniyorum. Kazım Koyuncu'nun karşı durduğu, Karadeniz sahil yolu projesi  ve Karadeniz derelerini, yaylalarını yani doğasını katleden HES projelerine karşı neden sesiniz çıkmıyor? Sesi çıkanlara değil lafım. Karadeniz isyanda isminde bir organizasyonla Karadeniz'de kurulan ve kurulmaya çalışılan HES'lere karşı belli ki bir bilinç kazanılmış. Peki ama Kazım Koyuncu'nun ölüm yıl dönümlerinde sadece onun şarkılarını söyleyip hatırlayan Karadenizliler. Bu yok olan yaylalar, tahrip edilen eşsiz doğa sizlerin değil mi? Anadolu topraklarında yaşayan bir çok endemik bitki türünün yok olmasına, hep övünüp durduğunuz yemyeşil yaylalarınızın elinizden alınmasına seyirci mi kalacaksınız. İçinde Uzungöl'ün de yer aldığı HES projeleri Karadeniz'de yeşile dair müzelik alanlar bırakınca acaba daha mı mutlu olacak Karadeniz insanı. Şehirleşme ve sanayileşmenin kurbanı olmayan bu benzersiz doğa şimdi kendini besleyen derelerin "ıslahı" ve enerjiye çevrilmesiyle yetim bırakılmak isteniyor.


Bu projeleri yapanlarında bu bölgenin çocukları olması nasıl büyük bir ironidir. Mesut Yılmaz döneminde start verilen ama bir türlü yapılamayan Fırtına deresi projesi, şimdi ise bütün Karadeniz'i işgal edecek HES projeleri. Karadeniz Sahil Yolu ile bütün Karadeniz'i birbirine bağlayan ama bütün Karadeniz doğasını alt üst eden kapital sahipleri şimdi de derelere gözlerini dikmiş durumda. Nasıl olsa Karadeniz insanı AKP iktidarının yanında. Kimse çıkıp Karadeniz'in HES'lerle çölleştirilmesine karşı çıkamaz diye düşünüyorlar. Onlara göre birkaç "radikal" çevreci grup kendini bir yerlere zincirler, Polis gelir onlara müdahale eder sonrada iş biter. Ama bu sefer işleri o kadar olmayacak gibi. Karadeniz insanı, HES kurulacak yörenin insanı çoktan bilinçlenmiş ve eylem yapmaya başlamış. Şimdi Kazım Koyuncu'nun yanında olmak isteyen, onunla aynı davayı savunmak isteyen Karadenizlilerde bu isyana katılmalı. Katılmalı ki torunları da görebilsin Uzungölü, Ayder yaylasını. Yoksa bir müzede sergilenecek, geçmişten kalan bir anı olacak bizler için. 


Özellikle Artvin için planlanan 176 HES projesi, Artvin ilinin eşsiz doğasını ortadan kaldıracak maden projeleri bunlar Artvin'li için harekete geçmek için bir sebep olmuyorsa çıkıp Kazım Koyuncu'nun adını ağızlarına almasınlar. Her Karadeniz Sahil Yolu'nu kullandıklarında aklarına Kazım Koyuncu'nun verdiği mücadele gelmiyorsa, içleri sızlamıyorsa biz Karadeniz'e sahip çıkıyoruz demesinler bir zahmet. Çünkü Karadeniz o topraklarda yaşayanların değil o toprağa, doğaya sahip çıkanındır. Trabzon Karaçam Köknar köyünde HES'lere karşı çıkan köylüleri Jandarma gözaltına alıyor. Gerze'de, Tortum'da, Perisuyu, Lorç, Karaçam köyü ve daha onlarca HES projesi Karadeniz'in özgürce akan derelerini, derelerin beslediği vadileri , yaylaları, kısacası eşsiz Karadeniz doğasını katletmeye hazırlanıyor. Fırtına Deresinde yıllarca süren mücadeleye rağmen yine HES gündeme geliyor. Peki ama İstanbul'da yaşayan, belkide devlet kademelerinde etkili yerlere gelen Karadeniz insanı neden kendi toprağına bu kadar yabancı. Sadece yazları tatil yapılan yerler midir Karadeniz yaylaları. Çoğunuzun akrabaları orada yaşıyor. Bugün ayağa kalkıp bu iktidara ve Karadeniz'i HES cehennemine çevirecek inşaat firmalarına karşı gelmezseniz yarın yazları gideceğiniz yaylalarınız da kalmayacak. Sosyal  medya her gün Fenerbahçe-Galatasaray atışmalarına, geleneksel medya ise siyasetin tozlu koridorlarına dala dursun ülkenin en nadide doğası imdat diye bağırıyor bize. Şimdi onu duyacak mıyız yoksa kaybedince değerini anlamak bize daha mı çekici geliyor. Değil mi ama öyle bir milletiz biz. Zamanında mücadele etmektense yumurtanın deliğin ağzına gelmesini bekleriz. Ama bu sefer deliğin ağzından o yumurtayı kurtarmak mümkün olmayabilir. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski