Değişim var dediler geldik







CHP hakkında daha ne yazacak ne kaldı bilmiyorum. Bu günlerde siyasete ve hayata karşı biraz karamsarım. Yüzüm gülüyor ve hayatı dalgaya alıyorsam eğer içimdeki kara bulutlar gökyüzünü kaplamasın diyedir. Kılıçdaroğlu göreve geldiğinden bu yana bu gerçekleşen 4. Kurultay. Bu Kılıçdaroğlu'nun değil kaynayan CHP kazanının başarısızlığı. Her ne kadar bir Sosyal Demokrat Partinin Genel Başkan ve liderlik özlemi çekmesi, bir lider etrafında örgütlenme çabası bana itici gelse de bunu isteyip becerememek ciddi anlamda rahatsız edici. Ama belli ki 34. Olağan Kurultay, Kılıçdaroğlu'nun güç kazandığı Kurultay olarak tarihe geçecek. Çarşaf listenin uygulanacağı ve Parti Meclisinin belirleneceği bu ikinci günde CHP yeni isimlerle karşımıza çıkabilir. Ama doğrusu bize yeni isimden çok yeni bir söylem gerekiyor. 


Ama işte İsa Gök gibi adamlar sahneye çıkıp Kemalizm'den vazgeçmek yok deyince insan biraz endişe duyuyor. Hani o meşhur sorumu sorayım, Kemalizm derken? Evet neyi kastediyoruz. Devleti ve statükocu yapıyı altı ok adı altında koruyan ve kollayan bir devlet rejimi mi bahsettiğimiz. Askerin yaptığı gibi Cumhuriyeti ve rejimi tüm düşmanlara karşı koruyan duvarlarla örülü bir yasaklar rejimi mi? Yoksa nedir savunulan ben çözemedim. İsa bey ve Kemal bey önce nasıl bir Kemalist algıları olduklarını anlatsın ondan sonra bu konuyu tartışalım bence. CHP'nin belki de yapması gereken ilk sorgulamalardan biri Kemalist ideoloji ile hesaplaşmak olması gerekirken neye bağlı kalmaktan bahsediliyor. Bağlı kalınacak olan sadece Atatürk'ün değerleri ve dünya görüşü mü? Yoksa ülkeyi kuran CHP'nin korumacı içgüdüyle giriştiği toplumu şekillendirme politikaları mı? Tamam güzel Kılıçdaroğlu sahneye çıkıp, gündeme dair güzel bir nutuk çekiyor bize. Ama bilmediği bir şey var. Sağ görüşü savunanların aksine solda biat kültürü yoktur. Atılan nutuklardan önce bize somut olarak neyi planladığını göstermelisiniz. 35 yıldır kaldırılmayan cenazeyi kaldıracağız. Güzel hoş, Kürt sorunu hakkında belli ki CHP'nin bir fikri ve projesi var. Hani o hazırlanan 112 raporda bu soruna ilişkin bir rapor var mı bilemiyorum. Ama sorun şurada CHP ne öneriyor? Temel politik duruş olarak CHP nerede? Oy kaybetmek adına, batıda çözüme direnen CHP tabanına rağmen nasıl bir çözüm var CHP'nin elinde? Bu soruların cevabı olmadan kusura bakmayın ben bu CHP'yi yeni olarak kabul edemem. 


Şimdiye kadar bazen oy verdik bazen vermedik ama hep bir umut vardı içimizde. Ben Baykal döneminde hiç ışık görmezdim bu partide, tünelin ucu hep karanlıktı. Kılıçdaroğlu bize tünelin ucunu gösterdi ama nedense o ışığa hala ulaşabilmiş değiliz. Yanlış anlaşılmasın ben iktidar peşinde koşan kitlesel bir CHP özlemi duymuyorum. Kitleye hitap edeceğim derken insani değerleri ezip geçen bir partiyi istemem buyurun sizin olsun. Benim istediğim bu ülkede korkmadan, sarsılmadan, kitlelerin peşinde koşmayan gerçek bir sol partiye sahip olmak. Hatta ben iktidar partisine oy vermekte istemiyorum. Benim CHP'den tek isteğim hani olur ya iktidar filan olursa şu baraj denen saçmalığı kaldırsın. Ondan sonra bende gidip istediğim partiye oy verebilirim. İktidar olma sevdasına düşmeden, gönlümce o mecliste farklı bir sese yer vermek. Bana göre dünyada bundan daha tatmin edici bir duygu yok. CHP ise bizim istediğimiz gibi bir parti olur  ve hem de iktidar olabilirse herhalde o gün Türkiye'de bir şeylerin değiştiğine inanırım. Çünkü insanın ve özgürlüğün yanında olup bu ülkede iktidar olabilmek şu an için mucize. Gelecek için ise pek umudum yok. Neyse içimdeki kara bulutlar sizinde içinizi kaplamadan burada susalım. CHP'nin ne olacağını ve nereye gideceğini göreceğiz. O zamana kadar bu konuda yazmanın da pek bir anlamı yok zaten. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski