Yani bu barış umudu bir nevi, hükümet ile cemaat arasındaki savaşa kurban gitti. Bugün ise son saldırılar ve saldırılara verilen ırkçı tepkiler sonrası, barış umudu gittikçe azalıyor. PKK'nın dur durak bilmeyen saldırıları, TSK'nın ise sivil, terörist demeden köylere yaptığı saldırılar. Çok kirli bir savaş ve ne yazık ki Türkiye'nin doğusundan, batıya doğru çekilmeye çalışılıyor. Kürtlerin kültürel haklara kavuşması gerekiyor ama bunu siyasi bir statüye çevirme çabasını haklı bulmak mümkün değil. Türklerin Turancı Türk birliği bakışlarına ırkçı diyenlerin, Büyük Kürdistan hayaline özlemle bakması da gördüğüm en acı çelişkilerden biri. Çelişki çünkü ikisi de tamamen bir ırkın tahakkümüne dayalı büyük devlet hayalini öngörüyor. Oysa aynı hayali kuran Hitler ve Mussolini gibi faşistler dünyayı akıl almaz büyük bir savaşa sürükledi.
Ulusal devlet denen, çağının gerisinde kalan devlet yapısı bütün dünyada değişime uğrarken biz burada halen Türk egemenliğine dayalı bir ulus devlet modelini savunuyoruz. İşin garip yanı, kendisini sosyalist olarak tanımlayan Kürt grupların da aynı şekilde bir Kürt ulusal devleti özlemi çekmesi. Kuzey Irak'ta kurulan Kürt bölgesel yönetimi, bağımsızlık için gün sayıyor, Suriye'de yeni kurulacak Suriye rejiminde Kürtlere benzer bir bağımsızlık sağlanabilir. Hatta bu konuda belki de verilen silah yardımlarının böyle bir şartı bile olabilir. Türkiye'de ise boşta kalmak istemeyen PKK, bir iç savaş çıkarmanın peşinde. Kemalist ideolojinin merkezi olan İzmir'in bu noktada hedef seçilmiş olması da manidar. Halkının ne kadar milliyetçi bir yapıda olduğu bilinen İzmir'de, saldırı sonrası hemen twitter üzerinden yapılan yönlendirmeyle binlerce kişinin kan vermeye koşması da bunun kanıtı. Ama bu dayanışma ne yazık ki Kürtlere karşı bir nefrete dönüşüyor. Bu oyunlara gelmemek lazım. Evet dayanışma göstermek iyidir ama tüm Kürtleri PKK'lı gibi göstermek soruna çözüm getirmiyor. PKK'lılara soykırım yapmaya yönelik insanlık dışı önerileri ise tartışmak bile insanlığımıza hakaret. Ve belki bu yazdıklarım çoğu kişi için kabul edilemez ama belki bilmiyorsunuz ama PKK'lı teröristte bir insan. Onun da anne babası var ve o da insan gibi gömülmeyi, tedavi görmeyi hak ediyor. Çanakkale'de bu ülke topraklarını işgal etmeye gelen Anzak askerine elini uzatan, yarasını saran dedelerimiz bugün kardeşlerimize böyle davrandığımızı görse yüzümüze tükürür. Evet onlar bize silah sıkıyor ve canımıza kast ediyor. Ama hani işinize gelince Müslüman olmaktan bahsediyorsunuz. Bir Müslüman'ın bir insanın cenazesine saygı göstermeyip leş olarak nitelemesi ne kadar dine uygun. Kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın onlarda insan. Bunu anladığımız gün belki de soruna bir çözüm bulabileceğiz.
Peki ama Kürtler neden PKK'ya destek veriyor? Doğrusu şu an için Kürtleri kimse ciddiye alıp adam gibi bir çözüm platformu sunmadı. Meclise giren temsilcileri suçlandı ve iktidar ve muhalefet her işine gelmediğinde bu Milletvekillerini susturmanın peşinde. Seçtikleri belediye başkanları, gazetecileri, fikir önderleri KCK adı altında tutuklandı. Bu noktada siyasi anlamda önü tıkanan Kürtler'in PKK'yı desteklemekten başka yolu kalmıyor. Doğru bir yol olmadığı kesin ama diğer yollar tıkalıyken açık olan tek yol kurtuluş sayılıyor. Şehirlerine her gün bombalar yağan bir halkın huzur ve barış istemesinden daha normal ne olabilir. Şehit aileleri de her ne kadar öfkeli bile olsa, çocuklarının artık bu kirli savaşa kurban olmasını istemiyorlar. Halkların kardeşçe ve eşit bir şekilde yaşaması ise AKP gibi bir iktidar başta olduğu sürece mümkün değil. Çünkü AKP görüldüğü üzere sadece oy peşinde. PKK yetkilileri ile masaya oturmasına karşın, Hakan Fidan'ın çözüme yönelik tek bir öneri getirmemiş olması da bunun açık kanıtı. Belli ki iktidar PKK'nın resmi ağızdan ne istediğini duymak istemiş. Şimdi ise bunu propaganda olarak kullanıyor. Zaten AKP'nin bu konuda ciddi bir amacı olsa KCK soruşturmalarıyla önüne gelen muhalif Kürt'ü içeri almazdı.
Şu anda barışın önünde iki engel var birisi devlet, diğeri ise PKK. Demokratik Özerklik konusunda ise, PKK'nın bu bizim hedefimiz açıklamaları, Kürt halkının barış umutlarına vurulan bir darbe. Çünkü Türk Devletinin PKK menşeli olduğunu düşündüğü bir çözümü kabul etmesi mümkün değil. Ama işte özerk bir Kürt bölgesinin yani etnik bir özerklik yapısının Türkiye şartlarına uyması da pek mümkün görünmüyor. Böyle bir durumda, Türkiye'nin dört bir yanında yaşayan Kürtler bu bölgeye mi dönecek. Böyle olmayacağı ortadayken bir bölgenin Kürtlerin yaşadığı bölge ilan edilmesi doğru değil. Onun yerine Kürtlere kendi ana dillerinde eğitim gibi temel haklar verilmeli. Yine merkezi yönetim modeli de yerinden yönetime kendini bırakmalı. Yani yerel yönetimlerin özerkliği sağlanmalı, özerk bir bölge çözüm için doğru yaklaşım değil. Kısacası ortada çözüm için projeler var ama önemli olan buna cesaret edip elini taşın altına koyabilmekte.
Şu anda barışın önünde iki engel var birisi devlet, diğeri ise PKK. Demokratik Özerklik konusunda ise, PKK'nın bu bizim hedefimiz açıklamaları, Kürt halkının barış umutlarına vurulan bir darbe. Çünkü Türk Devletinin PKK menşeli olduğunu düşündüğü bir çözümü kabul etmesi mümkün değil. Ama işte özerk bir Kürt bölgesinin yani etnik bir özerklik yapısının Türkiye şartlarına uyması da pek mümkün görünmüyor. Böyle bir durumda, Türkiye'nin dört bir yanında yaşayan Kürtler bu bölgeye mi dönecek. Böyle olmayacağı ortadayken bir bölgenin Kürtlerin yaşadığı bölge ilan edilmesi doğru değil. Onun yerine Kürtlere kendi ana dillerinde eğitim gibi temel haklar verilmeli. Yine merkezi yönetim modeli de yerinden yönetime kendini bırakmalı. Yani yerel yönetimlerin özerkliği sağlanmalı, özerk bir bölge çözüm için doğru yaklaşım değil. Kısacası ortada çözüm için projeler var ama önemli olan buna cesaret edip elini taşın altına koyabilmekte.
Vatan bölünmez bütündür, yok devletin merkezi olması esastır gibi şeyler tarihin çöplüğünde yerini almak üzere. Sınırlara dayalı devlet sistemi ortadan kalkarsa, Ulusal devletlerin yerini Uluslararası birliktelikler almaya başlarsa, dünyanın ender kaynakları, toplumlar arasında eşit paylaşılırsa belki o zaman bu anlamsız savaşların da sonu gelir. Yoksa gözünü toprak bürüyen Kürtler ve Türklerin çoğunlukta olduğu bir çatışma, kan ve gözyaşıdan başka hiç bir sonuca ulaşamaz.