Devletin Aygün sınavı


Hüseyin Aygün, Dersim'li ve herkesin söylemeye cesaret edemediği, resmi tarihin yalanlarını altüst eden ve bunu CHP gibi bir partinin içinden yapan bir Milletvekili. Aygün pek öyle kimsenin seveceği bir adam değil. Bir gün çıkıp, kendi partisini Dersim katliamının sorumlusu olarak gösterip, diğer bir gün PKK, Kürt sorununda çözümün adresi olarak sunulamaz, devlet vatandaşını öldürürken insan haklarından bahsedenler, PKK, insanları kurşuna dizerken sus pus oluyor diyebilen aykırı bir isim. Bir taraftan Ovacık'ta PKK'nın yaptığı açıklamalardan ötürü kaçırdığı Aygün ne hikmetse aynı zamanda hem AKP, hem de Özdil gibi faşizan kalemler tarafından da eleştiriliyor.

Hani bir anlamda Aygün hiç korkmadan hem nalına hem mıhına vuran bir siyasetçi. Öyle bir siyasetçi ki söyledikleri konuştuklarıyla herkesi ters köşeye yatırmasını biliyor. Kendine Atatürk'ün partisi sıfatını yakıştıran bir partide kalkıp, Dersim'de İnönü ana etmendir, Atatürk'te göz yummuştur diyecek kadar cesurdur. Ama bu cesareti hainlik olarak gören Özdil gibi adamların varlığına ne yazık ki uzun süredir alışkınız. Hani Özdil bazen böyle damarımıza basacak şeyler kaleme alsa da biliriz çalıştığı gazeteye ne kadar yakışan bir adam olduğunu. Ulusalcı damardan kaleme aldığı, ırkçılık kokan yazılarından tanırız, aynı köşeyi paylaşan selefinin ruh ikizi anlayışta olduğunu da adımız gibi biliriz. İşte bu yüzden ben şaşırmam Yılmaz Özdil'in saçmalamalarına. Daha önce çok gördüğüm için, şaşırmadan geçerim. Doğru yazdığı gerçeklerde vardır ama bu onu faşizanlıktan alı koymaz. Hüseyin Aygün gibi bir milletvekiline olan kinini kaçırıldığı günlerde dile getirecek kadar alçaktır mesela. 

Hüseyin Aygün şu an itibariyle serbest. Ama işte Özdil gibi isimler için bu hiçte mutlu bir haber değil. Terör sorununa kendi penceresinden bakmayan herkese hain gözüyle bakan birisi için Aygün'ün serbest kalması pek mutluluk verecek bir haber değil. Mesela MHP milletvekili Oktay Vural pek sevinmemiş olacak ki, "Serbest bırakılacağı belliydi, CHP dik duramadı, terör örgütü amacına ulaştı" demiş. Vural'a göre Şemdinli çatışmaları sonrası, karakollara yapılan baskılar sonrası ve en son olarak Aygün'ün kaçırılması olayından sonra Meclis'in acil olarak toplanmasına karşı çıkan bir partiden farklı bir yorum beklemek olmaz. Son zamanlarda AKP'nin payandalığını yapan MHP, işin içine terör girince yine korkup tırsarak AKP eteklerine saklanmayı görev edindi. Ovacık'ta sanki Aygün'ü nereye kaçırdıklarını biliyor gibi dağları tepeleri bombalamak neyin amacını güdüyor. Ovacık bombalanınca Türk Devleti kendi gücünü mü kanıtlıyor yani? Hadi özel bir istihbarat alsan ve Milletvekilini kurtarmaya çalışsan anlarım ama böyle bir çaba da olmadı. Daha bu ülkenin topraklarında bir milletvekilini bile teröristten koruyamayan bu devlet vatandaşını nasıl koruyacak. Bırakın korumayı, milletvekiline geçmiş olsun demekten başka nasıl bir destekleri oldu. Hani CHP krizi iyi yönetememiş ya, peki ama siz krizi yönetmeye bile kalkmadınız o ne olacak. 

PKK, Aygün'den Bağımsız Milletvekili olmasını istemiş, Dersim'de daha etkin bir rol üstlenmesi gerektiğini söylemiş. Çatışma ortamını engellemek için çaba göstermesini istemiş. Hele bu son söyledikleri baya komikmiş. Eline silah alıp çatışmanın ana sebeplerinden biri ol sonrada  çatışma ortamından rahatsızlık duy. Aygün'ün dediği gibi, sadece siyasi mesaj vermek adına kaçırıldığı belliydi. Serbest bırakılacağı da. Ama işte siyasiler bu fırsatı iyi kullanamadı. BDP'nin bile PKK'ya karşı tavır aldığı böyle bir eyleme karşı sanki hiç bir şey olmamış gibi davranmak. Hüseyin Çelik'in bir kaç Mehmet şehit oldu diye meclis toplanmaz açıklaması nedense ne MHP'de ne de Özdil gibi yazarlarımızda etkisini göstermedi. Özdil'in yazısında da Meclisin çalışıp çalışmamasına ilişkin bir vurgu görmedik. Hani bu sefer biraz Kılıçdaroğlu ve Aygün'e yüklenmiş. Sonra hep AKP muhalifliği yapıyor derler. Hani faşist olduğundan değil, herkese eşit mesafede durduğundan bu yazılar böyle. 

İnsanın bir duruşu olabilmeli oysa. Yıllarca bir şeyleri savundun diye onların hiç yanlış olmayacağına inanmamalısın mesela. Dersim olayında Kılıçdaroğlu'nun ve birçok CHP'linin Aygün'e cephe alması hiç dikkatini çekmez mesela. Aygün'ün açıkladığı belgelerin birine bile adam gibi baksan oysa böyle deli fişek gibi saldırmazsın etrafa. AKP'nin bu konuda samimiyetsiz olduğunu bizzat Aygün söylemişti mesela ama dikkatini çekmez. Hani şiirsellik bozulur bunları da yazarsan. Çünkü Özdil yazıları böyledir ya nalına ya da mıhına vurur. İki tarafa birden vurursa kendine ihanet eder. Neyse Aygün sağ salim ailesinin yanına döndü. Ne oldu, ne olacak bilmiyoruz ama işte belki de Aygün'ün dediği gibi Kürt sorununda yeni bir sürece gireceğiz. Aygün'ün kaçırılması mesela, diğer kaçırılan öğretmen, kaymakam gibi kamu görevlilerine dikkat çekilmesi sağladı. Belki bu süreç toplumun Kürtlere değil, PKK'ya karşı tavır almasını sağlar. Belki olur ya bir gün gelir bizde İspanyollar gibi elimize mumlarımızı alıp sessizce protesto ederiz terörü. Hem de Kürt, Türk ayrımı olmadan. Hani belki şu mübarek Kadir Gecesi'nde en büyük dilek bu olmalı. Kendi günahlarımızdan önce, bu toplumun, bu devletin bütün günahları için af dilemek. Af dilemek, barışa, huzura ve kardeşlik gibi değerlerin adam yerine konduğu bir dünyaya doğmayı dilemek. Madem bu kadar kutsal bir gün bu gün kendimizden önce bu ülke için dua edelim. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski