"Münferit" ırkçılık oyunları





Türkiye'de tehlikeli bir oyunun ilk hamlelerinin oynanmakta olduğunu görüyoruz. Hani bunlar münferit olaylar, abartmaya gerek yok diyenlere sesleniyorum. Muğla Dalyan'da Kürtlere ait bir restoranın basılması taşlanması ne anlama geliyor. Denizli'de İşçi Partisi'nin bir sitede açılan kiliseyi kapatma çabası, MHP'lilerin konuyu Belediye meclisine taşıması. 


Herhalde 80 öncesi birileri bu iki partinin aynı safta hareket edeceğini söylese canından olurdu. Şimdi ise eskinin sosyalisti yeninin faşisti İP ve eskiden beri faşizmden bir türlü vazgeçemeyen MHP aynı yolu yolcusu olmuş. Hani o meşhur Kızıl Elmacılık anlamında zaten hep beraberler. Hatta hatırlarım, yıl 2002 ben Cumhuriyet'te staj yapıyorum. Hani Cumhuriyet'in Cağaloğlu'ndaki eski binası. Barış Doster'in gazeteye getirdiği bir dergi vardı adı Kızıl Elma diye. Şöyle merak edip bir karıştırmıştım. Hani benim bildiğim bu MHP'liler pek Alevi filan sevmez. Ama derginin giriş yazısında, Alevilerin Türk kültürüne olan katkısını ele alan bir yazı vardı. Hani Kızıl Elma turancılarla, Milliyetçi komünistlerin bir araya gelmesiydi aslında. Şimdi bana sormayın Milliyetçi Komünist nasıl olur diye. Hani Kemal Sunal, köy duvarına Faşo Ağa yazıyor ve Şener Şen gelip soruyor: "Faşo ne demek lan?" hani benim cevabımda öyle bir şey olur. Çünkü hem Milliyetçi hem de devrimci olmak kolay bir şey olmasa gerek. Hani yurtsever olmayı anlarım ama faşizan Milliyetçiliği sola entegre etmeye kalkmak büyük bir başarı. 


Her neyse, İşçi Partililerin bilim literatrüne girecek olan bu büyük başarısını bir kenara bırakalım. Aslında Denizli olayı ne kadar ciddi de olsa faşizanların yılda birkaç kere yaptıkları detokslardan biri diye geçiştirilebilir. Ama Dalyan'da gerçekleşen saldırı. Hem de Malatya'da Alevi aileye yapıla saldırı ve Ayazağa'daki olaylardan sonra. Neymiş efendim, Restorana, Türk oldukları için alınmayan üç Türk genci, bunu yediremeyip çevre esnafını toparlayıp gelmiş. Bana bu üç gencin söylediklerine inandığını söyleyebilen var mı? Hangi restoran sahibi, Türk olduğu için insanları içeri almaz. Hadi böyle bir uygulama yapıyor diyelim, bu faşizan uygulamadan etkilenen sadece bu üç Türk genci midir? Peki mesela restoranda olay çıkarmış, garsonlara hakaret etmiş ya da hesaba itiraz edip dayak yedikleri için bunu yedirememiş olabilirler mi? Ama işin tehlikeli yanı bu değil. Tehlikeli olan bu yalana inanan kalabalıkların linç etmek için restorana saldırması. Kürt oldukları için bu insanların saldırıya uğramasıdır tehlikeli olan. Ve en tehlikeli olanı, iktidar partisinin hala bu tür saldırılara "münferit" diye geçiştirmesi. 


Ben insanların şu takıntısını çözemiyorum. Ülkede böyle faşizan saldırılar oluyor, insanlar bu tür saldırılar yüzünden maddi ve manevi zararlar görüyor. Ama birileri çıkıp bunları yazdığımız için bize kızıyor. Yok efendim abartmanın alemi yokmuş. Ama işte bu ülke yakın tarihini bilmedikleri için böyle konuşuyorlar. Daha önce Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, 6-7 Eylül olaylarında hep "münferit" olay denildiği için olaylar büyümüştür. Devlet umursamayınca, halk umursamayınca her şey güllü gülistanlık olduğunu zannedenler uyanın derin uykudan. Siz görmeyince, duymayınca bu ülke daha iyi bir yer olmuyor. Belki bu olaylar küçük çaplı ama aslında büyük çaplı olaylar için bir gösterge bunlar. Toplum ve devlet bu konuda önlem almazsa ülkede barışa ve huzura dair hiçbir şey canlı kalmayacak. Yüreğimizde yer eden son umutlarda uçup gitmek üzere. Faşizme geçit yok demenin de anlamı bu. Başkalarından, farklı olandan nefret eden kocaman bir nefret topluluğu olmaya başladık. Birileri sesini çıkarıp bu olanlara dur demezse vicdanlarımız körelir. Bu tür saldırılar bize normal gelmeye, münferit gelmeye başlarsa insanlığımızı yitiririz. O yüzden faşizmin küçüğü, büyüğü, münferiti önemlisi olmaz. İnsana, insanlığa karşı işlenen bütün nefret suçlarına karşı tek yürek olmak zorundayız. Hani Tolstoy'un bir lafı var, dünde Facebook'ta bir arkadaşım aracılığıyla paylaşmıştım: "Bir insan acı duyabiliyorsa canlıdır. İnsan başkasının acısını duyabiliyorsa insandır." Belki de şu anda bizim ülke insanının ihtiyacı olan tam olarak bu. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski