O kadın için bir önsöz



Bilmiyorum sana ulaştırdığım mesaj sonrası bu yazıları okuyacak mısın? Şimdi diğer yazılara geçmeden önce lütfen önce bu yazıyı oku. Hiç bir yazıyı değiştirmedim. Hepsi yazıldıkları andaki duygularımı yansıtıyor. Bazı düşüncelerim hoşuna gitmeyecektir. Hatta bazı yazılar arasında çelişkiler görebilirsin. Sana çiçek göndermeden önce kaleme aldığım 18 Mayıs'ta yeniden doğmak yazısını okuyunca muhtemelen, o gönderdiğim çiçeği düşündüğün gibi seni kazanmak adına gönderdiğimi düşünebilirsin mesela. Ama işte o dönemde kafam biraz karışıktı ve na yapacağıma daha karar vermemiştim. Orada yazdıklarım benim duygularım olsa da, o çiçeği gönderirken tüm bu kalbi düşüncelerimden kendimi sıyırdım. Bunun kanıtı da aslında çiçeğin üstüne iliştirdiğim not. Ama sen öyle düşünmedin, biliyorum ağzından çıkan kelimeler farklıydı ama gözlerin bana sen kimi kandırıyorsun bakışı atıyordu. Evet o çiçek sana aşık bir adama aitti ama basit ve sadece doğum gününü kutlamayı amaçlıyordum. Belli ki o amacımda başarılı olamadım ve elime yüzüme bulaştırdım. 

Her neyse bunu geçelim. Gelelim, diğer bir yazıya. O kadına veda ederken yazısında yazdıklarıma kafan çok takılmasın. Hani birilerinden duyduğum ve o an için beni etkileyen bir düşüncenin hezeyanları. Ama o yazıyı da silmeye gönlüm el vermedi. Tamam belki olaylar orada anlattığım gibi olmadı benim kafamda kurduğum bir senaryo olabilir ama zaten hani bir şeyde anlatmıyor doğrusu. Diğer yazılar için değil ama eğer bu yazıdan rahatsızlık duyarsan yayından alabilirim. Hani silmeye kıyamam ama bir kenarda durması için yayından alırım. Gelelim, daktilonun tuşları yazısına. Hani bu yazıda da kendimce bir hayali yazdım umarım seni rahatsız etmez. Böyle hayal dünyasında yaşayan bir adamım işte. Bazen bu hayalleri yazıya döküyorum. Umarım bu masum hayalimden rahatsız olmazsın. 

Diğer yazılarda da belki rahatsız olacağın küçük ayrıntılar olabilir. Ama onların hepsi, günün şartları içinde değerlendirilmesi gereken yazılar. Bir anlamda sana olan aşkımın tarihi belgeleri bana göre. Mutlaka kendi içlerinde duygusal anlamsızlıklar içinde boğulanlar vardır. Yazdıklarım bazen anlamsız ve boş gelebilir. Ama artık yazılmışlar.

Bunları seninle neden paylaşma ihtiyacım olduğuna gelince. Bir kere sana veda etmiş olsam da adam gibi oturup sana düşündüklerimi anlatabilmiş değilim. Burada bu kadar çok şey yazmamın sebebi belki de budur. Seninle yaptığımız en uzun konuşma yarım saati bulmamıştır. Belki bu senin için önemli değil ve muhtemelen erkeklerin bu konuşma ihtiyacını anlamak sana zor geliyor. Ama işte insan sevdiği kadına adam gibi düşündüklerini söyleyebilmek istiyor. Ben bu ihtiyacı karşılayamadığım için yazmayı tercih ettim. Çok başarılı bir yazma girişimi oldu mu pek emin değilim. Sanki dört, beş yazı dışında çokta başarılı olmadı. Ne olursa olsun, yazılanlar benim o tarihte aklımı kemiren düşünceler. Her yazıda senden vazgeçmek adına yollar aradım. İlk yazılarımda hep umut vardı. Sonlara doğru o umut, vedaya dönüştü. 

Ama işte her yazımda da söylediğim gibi seni sevmekten vazgeçmiş değilim. Aşk benim için hiç bir zaman vazgeçiş olmadı. Ama veda etmek, seni sevmekten değil ama sana umut bağlamaktan vazgeçmek, işte şimdi yaptığım bu. Seni bir daha görecek miyim hiç bir fikrim yok. Ama bir şey biliyorum ki ben 5 Ağustos Pazar günü, saat 19.30'da elini sıkıp veda ettiğim, bana gülümseyen, bal gözlü, kıvırcık sarı saçlı güzel kadını seviyorum. Bir ay sonra seni görsem bile sen benim sevdiğim kadın olmayacaksın. Ben o kadını o gece, son gördüğüm haliyle seveceğim. Hani diyalektik bir süreç bu. Nasıl seni sevdikten sonra başka bir adam olduysam, seni görmeden geçecek bir aydan sonrada başka bir adam olacağım. Ve sende benim için yabancı bir kadın olacaksın. Sevdiğim kadının siluetinde dolaşan yabancı bir kadın. O bir aylık sürede senden ve fiziki varlığından kopacağım. Senin resmine, gülüşüne, o son gördüğü anına aşık olmaya ise devam edeceğim. Bunları kendimi tanıdığım için yazıyorum. Onun için o Cumartesi günü o kadar korktum gitmenden. O yüzden o gece uyku tutmadı beni ve gözlerimden hiç bir kadın için dökülmeyen yaşlar döküldü. Çünkü biliyordum ben seni bir daha göremeyeceğim güzel kadın. Senden kopmam ile birlikte sana veda ederken söylediklerim aklımda kalacak. O yüzden bu sitedeki yazıları okumanı istememi yanlış anlama. Sadece eski bir dostun sana yazmış olduğu mektuplar gibi oku. Sana aşık olan ve hayatında hep sana değer verecek olan bir dostun. 

Bir kadın hakkında yazdığım yazılar için küçük bir önsöz niteliğindeki bu yazıyı sonuna kadar okuduğun ve sabır gösterdiğin için teşekkürler. Umarım diğer yazıları da okurken böyle sabır gösterirsin. Sakın acele etme, yavaş yavaş düşüne düşüne oku yazdıklarımı. Beni nasıl tanımış olduğunu bilmiyorum. Ama benim gözümde nasıl bir kadın olduğun bu satırlarda gizli. Sana tavsiyem ilk yazım olan bir bahar havasından başlaman ve kronolojik sırayla yukarıya çıkman. Ama sen bilirsin istediğin yazıdan okumaya başlayabilirsin. 

Kendine iyi bak, bundan sonraki hayatının kalbin gibi tertemiz ve mutlu bir şekilde devam etmesi dileğiyle, hoşçakal güzel kadın...

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski