Ve son perde de kapanıyor...



Çok düşünüyorum bu günlerde. Aklımda bin bir türlü düşünce. Hayatım yeni bir yön bulmak üzere sanki. Ya da ben mi öyle bir hayale kapılıyorum. Şimdi o kadın hayatının erkeğini buldu. Ya ben, ne zaman hayatımın kadını beni bulacak. Duydum, evleniyormuşsun. Ama bu yazı sana değil güzel kadın, kendime ve hayata dair. Yine de mutluluklar dilerim sana. Her seçim hayatta farklı bir yol çizer bize. Sen seçimini yaptın, bende kendi seçimlerimi. Seçmekten pişman olmadan, hayata devam etmek gerekiyor. Anlamsız da olsa öylesine bile olsa devam etmek. Bugün senin için mutluyum, kendim için mutsuz. Ama daha önce de demiştim ben arafta kalmayı seviyorum diye. Ne mutlu ne mutsuz olmak en ideali. Herhalde en büyük kabusta hem mutluluğa hem de mutsuzluğa aynı anda sahip olmak. Bana seninle bir şeyler yaşamadığım için şanslı diyorlar. Sana hiç kavuşmamak mı yoksa kavuşup kaybetmek mi daha zor olurdu? Sana kavuşup sonra kaybetmek belki benim için daha iyiydi. Ya da işte kendimi kandırıyorum. 

Her neyse senden bahsetmek içimi eritmekten başka bir işe yaramıyor. Sahip olamadıklarının elinden alınması, başka birinin o inci tanesine sahip olması, boş bir istiridye kabuğunu açmaya çalışmak ve hüsrana uğramak. Bunlar bana göre şeyler değil. Şimdi hayata yeniden bakmak lazım. Arkamıza dönüp bakmadan yaşamak, mutluluklara ve hüzünlere sırtımızı dönmek gerekir. Şimdiye kadar böyle yaşadım ve mutluyum. Şimdi yine aynı şeyi yapıyorum. Kimsenin anlamadığı ise benim seni kimseyi sevmediğim kadar sevmiş olmam. Herkes o kadar da güzel değil diyor ama benim sende gördüğüm güzelliği başkasının göreceğine ne bugün ne de yarın inanırım. Ben seni daha tanımadan sevdim. Kolaydır bir kadına tanıdıkça aşık olmak. Ben daha seni anlamadan vuruldum. Bana yüz verdiğinden değil, bana bakışlarından filan da değil. Bir şey var sende beni sana çeken. Hala adını koyamadığım. Belki müstakbel eşin rahatsız olur bu yazdıklarımdan ama böyle hissettiklerim. Tüm bunlara rağmen, tüm yaşanmışlıklara ve yaşanmamışlıklara rağmen elveda diyorum sana. Şu ana kadar Tanrı dualarımı kabul etti. Seni görmedim ve umarım bir daha rastlamam. Umarım müstakbel eşinle de karşılaşmak zorunda kalmam. 

Şimdi hayata dönmenin zamanı. Bir masal daha mutsuz bir sonla bitti. Pek alışıldık değildir benim masallarım mutlu sonlara. Aşıkların kavuştuğu mutlu sonlar yoktur hayatımda. Olsun biz mutlu sonları sevenlerden değiliz. Belki ne mutluluğa ne de sonlara inanmadığımız için. Hani her son bir başlangıç, her mutluluk bir mutsuzluk sebebidir belki de ondan bu inançsızlığım. Neredeyse 30 yaşına geldim. Bari bu yıl şu mutluluk denen illete kavuşayım. Madem bir yerlerde bir kadın beni bekliyor onu daha fazla bekletmenin alemi yok. Buradan beni sevmesi muhtemel kadına sesleniyorum, her neredeysen bu sene seni görsem fena olmaz. Durun bakalım, kader denen sonunu bilmediğimiz bu zaman çarkı bize nasıl bir oyun hazırlıyor. Ve şimdi gitmenin zamanı, hayata dönmenin zamanı. Yeniden ayaklarım yere sağlam basıyor. Sensiz bir hayat artık daha kolay bana. Çok yakında ne mutlu nede mutsuz olan günlere geri dönerim. Ne diyelim hayatın bize oynadığı oyunlara çok kapılmadan gerçeklerle yüzleşmek, belki de yapmam gereken tamda bu. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski