Ama işte lanet olsun ilgilendiriyor. Aklımda sevdiğim kadın olduğunda bile, işimle ilgili bin tane dertle uğraşsam bile, ailemle kavgalı olsam, kapıyı çarpıp dışarı çıkmış olsam bile bu dünyanın derdi beni geriyor. Sakarya gibi sözde muhafazakarlığıyla övünen bir ilde yaşanan bu toplumsal infiale dayanacak mide var mı acaba? Şu anda kusmamak için kendimi zor tutuyorum. Dünyanın çivisi çıkmış deyip geçmekte var ama yok bu kadar basit değil. Üç beş sarhoşun, kanı bozuk erkek bozuntusunun işi değil bu. İşin içinde devlet yetkilileri de var. İşin kötü yanı devletin Kaymakamı, Emniyet müdürü, amiri vb. yetkililerinin içine karıştığı çocuk yaşta kızlara toplu tecavüz davaları artmaya başladı. Ya daha öncede vardı ama birileri sesini çıkarmıyordu ya da ülke olarak kadının toplumdaki yeri açısından dönülmez bir yola giriyoruz. Ama bence ne yazık ki birincisi geçerli. Ne yazık ki diyorum çünkü, kadının zaten bu toplumdaki yeri cinsel açlığın giderilmesinin ötesine hiç geçmedi. Bunu anlamanın en kolay yolu, daha önce Yargıtay'ın N.Ç davasında verdiği yüz kızartıcı karar. Hatırlarsanız o davada da daha 13 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz eden adamlar yerine, küçük kız suçlanmış ve çocukluğunu, genç kızlığını, hayatını ve her şeyini kaybeden bir kız çocuğu "isteyerek" beraber oldu diyerek suçlu hale getirilmişti. Çünkü bu ülkede bir kız çocuğu, erkeklerin gözüne hoş geldiği an artık kadın sayılıyor.
Güzellik anlayışını bel altına ve cinselliğe indirgeyen bir toplumda ne yazık ki küçücük kız çocuklarına tecavüz eden adamlar olması çokta garibime gitmiyor. Öyle bir memlekette yaşıyoruz çünkü. Burası öyle bir memleket ki, küçücük bir kız çocuğuna topluca tecavüz edenlerin kimliği ve statüsü o kızın yaşadıklarından çok daha önemli. Onların toplumdaki yerinin yada daha kısaca özetlersek koltuklarının sarsılması o küçük kızın yaşadığı büyük travmadan daha tehlikeli. İnsanı değil statüyü, devletin bekasını merkeze alan bir devlet yapısından daha fazlasını beklemek asıl ahmakça olan. Bütün toplum ayağa kalksa,hep beraber bunu protesto etse devletin vatandaşa bakışımı değişecek.Bir küçük kız çocuğunu bile koruyamayan bir devletin seni beni korumasını beklemek nasıl bir iyi niyettir. Ama olur ya arkanız sağlam olursa üzülmeyin devlet baba hep yanınızda. Haksız bile olsanız birileri arkanızda olduğu sürece sırtınız yere gelmez.
Bu ülkede hiçbir zaman terazinin kefeleri eşit olmadı. Para ve güç her zaman hak ve hukuktan üstün oldu. Küçük kız çocuklarının masumiyeti bile adaletin kefelerinde ki dengeyi bozamıyorsa başka bir memleket istemenin vakti gelmiş demektir. Ama bu ülkede başka bir memleket sevdasına kapılanlar her zaman ezilmiş ve sömürülmüştür. Son zamanlarda şunu öğrendim, dünyaya hangi pencereden bakarsan bak başka bir memleket,başka bir dünya istemek mümkün. Bunun için solcu ya da sağcı diye sınıflandırmaya gerek yok. Ben bu sayfalarda başka bir dünyaya yönelik fikirlerimi yazmaktan bıktım. Ama ne bu dünya ne de bu ülke her gün daha yaşanmaz bir atmosfer yaratmaktan bıkmıyor, usanmıyor.