Bitmeyen döngü ve İslamiyet




Müslümanların Hz. Muhammed (S.A V) hassasiyeti her zaman için kolayca provoke edilebilen bir seviyede oldu. Hem bu ülke topraklarında hem de İslamın yayıldığı tüm dünya ülkelerinde bu hassasiyet fazlasıyla var. Yani aslında hassasiyet kültürel değil dini bir çerçevede. Son olarak ABD'de yaşayan Kıpti Hristiyan Mısırlı bir yönetmen tarafından çekilen ve Hz. Muhammed (S.A.V.)'e hakaret eden saçma film, bütün Müslüman dünyasında infial yarattı. 

Filmi seyrettiğinizde evet sinirleniyorsunuz ama film denen şey o kadar saçma ki bunun için sokaklara çıkıp bağırıp çağırmak bile zaman kaybı. Evet bu sözde filmi eleştirmek gerekir, güya eleştiri özgürlüğü adı altında başka bir dinin Peygamberine hakaret etmek kabul edilemez. Ama Libya'da yapılan gibi ABD Büyükelçiliği'ni yakmanın ve Büyükelçi'yi öldürmenin kimseye bir yararı yok. Tamam belki birçoğumuz son dönemlerde ABD'ye düşmanız ama insan öldürerek hem de diplomat öldürerek bir yere varılmaz. Ama işte bu noktada Hillary Clinton'un kurduğu cümle önemliydi. Kendilerinin demokrasi getirdiği bir ülkede Büyükelçilerinin öldürülmesi Clinton'u belli ki üzmüş. Aslında bir şekilde Arap Baharı'nın demokrasi değil Arap Dünyası'na şeriat getirdiği bir kez daha bu olaylarla ortaya çıktı. Kendini ılımlı İslam olarak tanıtan partilerin ne kadar ılımlı olduğunu da görmüş olduk. Bu iş bir şekilde Oral Sander'in dediği gibi ABD'nin başarısız Ortadoğu kadastrolarından biri mi olacak yoksa plan doğru yönde mi ilerliyor bunu zaman gösterecek.

Sonuçta ne olacak, bir kendini bilmez yönetmen her çıktığında Müslümanlar ayağa kalkıp önüne gelen binayı ateşe mi verecek? Nedir bu İslami provoke olma hali ben anlamıyorum. 1993 yazında benzer provokelerle, Türkiye'nin Sivas Madımak ilçesinde 33 aydını yakanda aynı zihniyetti.Nedense bu hassasiyet demokratik protestolara değil birilerini yakmaya, öldürmeye, linç etmeye varıyor. Sonra birisi çıkıp İslam şiddet dinidir dediğinde kan beynimize sıçrıyor. Nedense bunun kördüğüm olduğu, içinden çıkılamayan bir sarmal olduğu görülmüyor. Bu tür kışkırtmalara geldikçe, kışkırtanlar daha fazla malzeme topluyor. Ve onlar daha fazla malzeme topladıkça Müslümanlar daha fazla galeyana geliyor. Nedense keçiye inatçı diyen insanoğlu kendisinin dünyanın en inatçı ve tuhaf mahlukatı olduğunun farkında değil. Yüzyıllardır hep aynı coğrafyada aynı oyuna gelen haklar, belli ki dedelerinden bir şey öğrenmemiş. Hadi diyelim adamların geleneksel bir tarih anlayışı yok. Peki ama bizde var olmasına rağmen neden hep aynı oyunlarda figüranız. 

Çünkü insanlık ders almıyor. Hep kendine aynı tiyatroda biçilen rolü oynamayı tercih ediyor. Yeni bir rol oynamak tehlikeli ve zor. Zamanında Atatürk gibi, Gandhi gibi adamların yaptığı gibi doğaçlama yapmak zor geliyor. Aslında büyük liderlerin tek yaptığı oynanan oyunu görüp kendine yeni bir rol yazmasından ibaret. Üniversitede bir hocamız, tarih aptallar için tekerrür eder demişti. Buna uzun süre katılmamıştım ama şimdi anlıyorum. Evet tarih sürekli tekerrür eder ama bu döngüden çıkıp çıkmamak tamamen senin zekanla alakalı. Umarım Müslüman dünyası bu döngüden çıkacak zekaya bir gün sahip olur. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski