Bir efsaneye veda etmek



İnsanın kaderi seçtiği takımdan belli olurmuş. Hani takım seçerken öyle bilinçli değilizdir. Ya babamız, ya başka bir akrabamız, komşumuz, bazıları içinse efsane bir futbolcunun cefakarlığı takım seçmemize neden olur. Ben babamdan miras aldım Fenerbahçe'yi. Başka bir şey de istemem, ne para ne pul bana biraz gurur, harama el uzatmayan bir ahlak birazda sarı laciverde bürünmüş bir ömür yeter. Hani hep kendimi bildim bileli bu takım adam gibi dikiş tutturamamıştır. Bir sene adam gibi oynasa seneye darmadağın. Çok yoktur bizim takımın içinde böyle taraftar ama ben Fenerbahçe'yi böyle seviyorum. Hep söylediğim bir laf vardır. Adam gibi top oynasınlar da şampiyon olmasınlar. 

Aslında ben bu takımın fakir ama gururlu yapısını severdim. Bir garip Anadolu çocuğu gibi çıkıp meydana Avrupalı İstanbul beyefendilerine kafa tutan ruhunu. Gerçi biz kendimizi bildiğimizde çoktan o günler geride kalmıştı ama hani insan şu futbol denen meret paranın uşağı olmasaydı diyede içimden geçirmiyor değilim. Şimdi bizim çocukluğumuzdan beri sahip çıkmaya çalıştığımız, gönlümüzü, ruhumuzu karşılıksız verdiğimiz Fenerbahçe ellerimden kayıp gitmeye başladı. Beni bilen bilir. Hiç bir zaman ne Aziz Yıldırım ne de Ali Şen'i sevmemişimdir. Fenerbahçe ne zaman çubuklu formasını bir kenara asıp parasıyla başarının peşinde koşmaya başladı o zaman kalbimizde bir şeyler yerinden oynadı. Oysa biz altı sene şampiyon olamayan Fenerbahçe'ye aşık olmuştuk. Belki biz kaybetmeye aşık olmuştuk da haberimiz yoktu. Hani onun için bir Galatasaray ya da Beşiktaş taraftarı bizi anlamaz ya da en azından benim gibi modası geçmiş Fenerbahçelileri. 

Şimdi diyeceksin ey okur, bayram değil seyran değil neden Fenerbahçe'yi döktün bu satırlara. Hani pek sevmem sevdamı yazılara dökmeyi ama bazen öyle zamanlar geliyor ki yürek yerinde durmuyor. Bundan tam sekiz sene önce bir Brezilya'lı futbolcu girdi hayatımıza. Sadece Fenerin değil aynı zamanda Türk futbolunun kalbine kazınacak bir futbolcu. Alex De Souza adındaki bu futbolcu, adı eski Makedonya Kralı Alexander ya da bizim deyimimizle Büyük İskender'den geliyordu. Hani ben en son Rıdvan için böyle şeyler hissetmiştim. Rıdvan'ın da son zamanlarına yetişmiştim ama efsane 89 sezonuyla Fenerbahçe aşkım bir daha yerinden sökülmemek üzere kalbime kazınmıştı. Biz böyle futbolcuları severek büyümüştük. Aykut, Oğuz, Kemalettin, Bülent gibi oyuncularda önemlidir benim için ama hiçbiri Rıdvan gibi bu kalpte yer bulmadı. Alex ise ilk defa kalbimin o kapalı köşelerine attı kapağı. İlk gördüğümde futbolu çok hoşuma gitmişti, yürüyerek adam geçen, vurduğu kaleyi titreten bu adamın şimdiye kadar gelip geçen yabancılardan bir farkı vardı. Sadece iyi bir futbolcu değildi Alex, aynı zamanda sahada efendiliği bozmayan doğuştan bir Fenerbahçeli'ydi. Zamanı geldiğinde göğsünü gerip herkese diklenebilecek kadarda delikanlı bir adamdı. Hani biraz deli Kemalettin, biraz top cambazı Rıdvan, biraz efendi Oğuz. Sanki adam efsane olmak adına her şeyi bir arada toplamıştı. Çok adam geldi geçti Alex'in yanında, Anelka, Ortega, Hoijdonk, Roberto Carlos ama hiçbiri onun gibi olamadı. Hani Hoijdonk'un da kalbimizde ayrı yeri vardır ama Alex benim için bir başkadır.Zaman oldu Alex'i beğenmedim. Zaman oldu sitem ettiğim oldu ama yok hiç sırtımızdan vurmadı bizi. Sadece Fenerbahçe için değil diğer takım taraftarları içinde önemli bir isimdi Alex. Sizi attığınız gol sayıları,asistler yani rakamlar değil ama herkesin saygı duyduğu bir adam olmak efsane yapar. Bana göre de Alex bunun için efsanedir. Büyük yüreği yüzünden efsanedir. Gönülden bu takımda oynadığı için. Başarılarla sevindiği, hüzünlerimizde bizimle ağladığı için. Fenerbahçeli olmak budur zaten ağlayacağın zamanlarda çekip gitmemektir. Bütün herkes size gülerken gözyaşlarınızı saklamadığımız için Fenerbahçe bir başka büyüktür. 

Aziz Yıldırım ne yazık ki Cemaatin yapamadığını yaptı ve bu takımı yerle bir etti. Oysa bilselerdi kendi haline bırakırlardı Feneri. Geçen sene en zor zamanlarda yanımızda olan Alex, şimdi başkanın emriyle Fenerbahçe'den gönderildi. Böyle gitmek yakışmadı kaptana. Ama ne yazık ki Fenerbahçe artık vefasız bir takım oldu. Dedik ya biz altı sene şampiyon olamayan, bizi derbeder eden Fenere aşığız diye. Ali Şen zamanında 1996 yılında yeniden şampiyon olduğumuzda takımın önemli üç oyuncusu, Oğuz, Aykut ve Bülent böyle gönderilmişti takımdan. Şimdi bu vefasızlığı yaşayan Aykut, hoca olduğu takımdan gönderilen Alex için istifa etmese bile hani bu benzerlik üzerinden Başkana rağmen çıkıp benim içime sinmedi diyebilmeli. Benim bildiğim Aykut öyle bir adamdır ama acaba Ali Şen mi haklıydı? Neyse oturup bekleyelim, gerçekler zamanla ortaya çıkacaktır. Ama işte burada milyonlarca Fenerbahçeli'nin kalbi kırıldı. Bunu tamir etmek zor olacak. Ne diyelim biz bu takımı Aziz Yıldırım ya da Ali Şen için sevmedik. Bundan sonra da çubukluya olan aşkımız devam edecek. Çubukluya yakışan futbolculara bu ömürde yeniden rastlamak umuduyla. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski