Belki dikkatinizi çekmiştir artık haberci günlük adlı blogum, habercigunluk.com adresiyle karşınızda. Bu alan adını alan ağabeyim Ozan'a buradan teşekkürü bir borç biliyorum. Hani yıllar önce başladım blog yazmaya. Önce blogcu'da ilk yazılarımı yayınlamıştım. Ancak haberci günlük adıyla ilk defa Onpunto'da yazılarımı yayınlamıştım. Blogger'da ise daha bundan dört yıl önce 2008'de yazmaya başladım. Doğrusu şimdiye kadar başka platformlarda yazı yazmış olsam da son dört yıldır yazdığım her şeyi bu blogda paylaştım.
Ama bu sene benim için farklı bir öneme sahip. Doğrusu hiç şimdiye kadar bloguma bu kadar yazı yazmamış, bu kadar gündemin peşine düşmemiştim. İşin ilginç yanı ise ilk defa özel hayatıma ilişkin ayrıntıları insanlara sunmayı tercih ettim. Hani bütün ayrıntıları mı söyledim, hayır ama şimdiye kadar aşık olduğum hiç bir kadına dair yazdıklarımı en yakın arkadaşlarımla bile paylaşmazdım. Hatta sevdiğim kadına bile söyleyemediğim her şeyi bu sayfalarda okuyucularımla paylaştım. Olur ya bir gün okumak istediğinde bulabilsin diye bu siteyi kapatmayı hiç düşünmüyorum. Tabi her ne kadar aşkımıza karşılık vermese de o kadının yazın hayatımda kritik bir önemi var. Tam her şeyden vazgeçmeye başladığım bir dönemde tekrar kendime gelmemi sağladı. Ona da buradan selam olsun, hayatıma kattığı tüm renkler için teşekkürler.
İlk blog yazmaya başladığımda doğrusu yazı dilimi geliştirmeyi amaçlıyordum. Ama bu kısa süreli yazın hayatımda, iyi yazı yazabilmek adına sürekli okumak gerektiğini kavradım. Ne zaman kitap okumayı bıraksam hem yazılarımın sayısı hem de yazı dilimin zayıfladığını hissediyorum. Kısacası blog yazmak benim hayatıma önemli bir meşgale kazandırıyor. Bu blog sayesinde kitap okuyor, gündemi takip ediyor, fikir ve görüşlerimi okuyanlarla paylaşıyorum. Hani ilk zamanlar kimin okuduğu çok umurumda değildi. Aslında şimdide pek umurumda değil ama hani bu yazılarda boşuna yazılmasın istiyor insan. Onun için son zamanlarda yazılarımı pek haz etmediğim facebook'ta paylaşıyorum. Hani sağ olsunlar arkadaşlarımda yazılarımı beğeniyor. Aralarında eleştirenlerde oluyor. Doğrusu benim istediğimde bu. Eleştiri yazılarımı geliştirmem için çok önemli. Bu konuda dostum Uğur'un haklı eleştirilerinin de yazılarımda payı olduğunu söylemem gerekir.
Aslında hiç bir zaman kendi yazılarını beğenmeyen biri olarak belkide bu blogda yazılanlara en büyük katkılardan biri bana ait. Doğrusu daha çok insanın zamanla yazdıklarıma dair görüşlerini paylaşacağını düşünüyorum. Bu öngörüme dair ufak çaplı geri dönüşler aldığımı da söylemem gerekir. Gerçi siyasi yazılarıma pek böyle geri dönüşler olmuyor ama zamanla bu da gerçekleşecektir. Ne diyelim yazın hayatımıza katkıda bulunan herkese, özellikle Kemal Aslan ve rahmetli Mehmet Sucu hocama teşekkürü bir borç bilirim. Kemal Aslan hocamın bana haberciliğin yanında, ayrıntıda gizlenen şeytanı bulmaya dair gözümü açması çok önemli bir katkı sağladı. Doğrusu şu andaki siyasi kişiliğimi bulmamda etkisi büyüktür. Rahmetli Mehmet Sucu hocamın beni yazmaya teşvik etmesininde blog yazmamda etkisi büyüktür. Kısacası daya iyi yazmama beni teşvik eden, hayatıma yön veren bütün dost, arkadaş ve akıl hocalarıma teşekkür ederim. Umarım uzun süre daha bu sayfalarda yazmaya devam ederim.
Ama bu sene benim için farklı bir öneme sahip. Doğrusu hiç şimdiye kadar bloguma bu kadar yazı yazmamış, bu kadar gündemin peşine düşmemiştim. İşin ilginç yanı ise ilk defa özel hayatıma ilişkin ayrıntıları insanlara sunmayı tercih ettim. Hani bütün ayrıntıları mı söyledim, hayır ama şimdiye kadar aşık olduğum hiç bir kadına dair yazdıklarımı en yakın arkadaşlarımla bile paylaşmazdım. Hatta sevdiğim kadına bile söyleyemediğim her şeyi bu sayfalarda okuyucularımla paylaştım. Olur ya bir gün okumak istediğinde bulabilsin diye bu siteyi kapatmayı hiç düşünmüyorum. Tabi her ne kadar aşkımıza karşılık vermese de o kadının yazın hayatımda kritik bir önemi var. Tam her şeyden vazgeçmeye başladığım bir dönemde tekrar kendime gelmemi sağladı. Ona da buradan selam olsun, hayatıma kattığı tüm renkler için teşekkürler.
İlk blog yazmaya başladığımda doğrusu yazı dilimi geliştirmeyi amaçlıyordum. Ama bu kısa süreli yazın hayatımda, iyi yazı yazabilmek adına sürekli okumak gerektiğini kavradım. Ne zaman kitap okumayı bıraksam hem yazılarımın sayısı hem de yazı dilimin zayıfladığını hissediyorum. Kısacası blog yazmak benim hayatıma önemli bir meşgale kazandırıyor. Bu blog sayesinde kitap okuyor, gündemi takip ediyor, fikir ve görüşlerimi okuyanlarla paylaşıyorum. Hani ilk zamanlar kimin okuduğu çok umurumda değildi. Aslında şimdide pek umurumda değil ama hani bu yazılarda boşuna yazılmasın istiyor insan. Onun için son zamanlarda yazılarımı pek haz etmediğim facebook'ta paylaşıyorum. Hani sağ olsunlar arkadaşlarımda yazılarımı beğeniyor. Aralarında eleştirenlerde oluyor. Doğrusu benim istediğimde bu. Eleştiri yazılarımı geliştirmem için çok önemli. Bu konuda dostum Uğur'un haklı eleştirilerinin de yazılarımda payı olduğunu söylemem gerekir.
Aslında hiç bir zaman kendi yazılarını beğenmeyen biri olarak belkide bu blogda yazılanlara en büyük katkılardan biri bana ait. Doğrusu daha çok insanın zamanla yazdıklarıma dair görüşlerini paylaşacağını düşünüyorum. Bu öngörüme dair ufak çaplı geri dönüşler aldığımı da söylemem gerekir. Gerçi siyasi yazılarıma pek böyle geri dönüşler olmuyor ama zamanla bu da gerçekleşecektir. Ne diyelim yazın hayatımıza katkıda bulunan herkese, özellikle Kemal Aslan ve rahmetli Mehmet Sucu hocama teşekkürü bir borç bilirim. Kemal Aslan hocamın bana haberciliğin yanında, ayrıntıda gizlenen şeytanı bulmaya dair gözümü açması çok önemli bir katkı sağladı. Doğrusu şu andaki siyasi kişiliğimi bulmamda etkisi büyüktür. Rahmetli Mehmet Sucu hocamın beni yazmaya teşvik etmesininde blog yazmamda etkisi büyüktür. Kısacası daya iyi yazmama beni teşvik eden, hayatıma yön veren bütün dost, arkadaş ve akıl hocalarıma teşekkür ederim. Umarım uzun süre daha bu sayfalarda yazmaya devam ederim.