İşte umut fakirin ekmeğidir, boşuna dememişler. Peki ne oldu, memleket biraz kafayı dinleyince çok daha iyi bir yer haline mi geldi? Tam tersine gün geçtikçe batağa döndü. Partiler önce anlaştı, neymiş efendim seçilme yaşı 18'e insin. Tamam hadi insin de, Allah aşkına bu ülkede Milletvekili seçilebilecek olgunlukta ve 18 yaşında olan kaç kişi var. Hani 25 yaşını anlarım ama daha yeni ergenlikten çıkmış birisinin siyaset yapmasını beklemek biraz sokaktaki adamla alay etmek değil midir? Hani odun koysam bu milletin önüne seçilir mantığı. Nasıl olsa Milletvekili adaylarını belirleyen liderler, 18 yaşında birini bile koysam istemeden bile olsa seçerler diye mi düşünüyor acaba. Ama akıl yaşta da değil ya. Özellikle AKP vekillerinin ne kadar "yetkin" vekiller olduğunu bir çok kere şahit olduk. İşin garip yanı her parti kurmayları kapalı kapılar ardında söz vermesine rağmen, tasarı meclisten geçemedi. Başbakan'da bu duruma çok sinirlenmiş, vekillerinin neden kendi sözünden çıktığını merak ediyor ve köpürüyor.
Ama işte meclisin tek saçmalığı bu değil. Nedense yerel seçimleri erkene almak gibi bir telaşa düştü AKP ve MHP. Hani ne zamandır MHP'de AKP yardakçılığı yapıyor ya o da başka bir tartışma konusu. Bana birisi çıkıp neden yerel seçimlerin erkene alınması gerektiğine dair mantıklı bir sebep söylesin. Zamanında yapılması için çünkü çok önemli bir sebep var. Bu seçimler her dört yılda bir yapılıyor ve olağanüstü bir durum olmadan bunu erkene almanın hiç bir mantıklı yanı yok.
Son olarak, 10000 siyasi tutuklunun başlattığı açlık grevine değinmek istiyorum. Açlık greviyle sırf farklı düşüncede olduğunuz için elinizden alınan özgürlükleri savunmak iyidir hoştur. Ama bunu bir terör örgütü propagandasına dönüştürmek bana göre işin cılkını çıkarmaktır. Kusura bakmayın, siyasi tutukluların özlük haklarına karşı saygım vardır ama bir terör örgütünün bu hak savunması üzerinden kendini meşrulaştırması oyununa gelmem. Artık birilerinin bu ülkede faşizan ve ırkçı söylemleri devrimci kılıflarla sola satmaya kalkma sevdasından vazgeçmesi gerekiyor. Bir gün gelip Kürt devletini savunup diğer gün biz Türkiye'nin bütünlüğünden yanayız hikayesini ben yutmuyorum. Anadilde eğitim, kültürel haklar, eşit yurttaşlık konusunda sonuna kadar desteklerim. Ama ne şiş yansın ne kebap hesabı bir taraftan da Kürdistanı nasıl kurarız hesapları yapmak olmuyor beyler, sırıtıyor. Açlık grevi ve özlük haklarınıza saygım var. F tipi cezaevlerinde insanlara reva görülen yaşam şekli gerçekten protesto edilmesi ve değiştirilmesi gereken bir durum. Ama bunu bari örgütsel bir propagandaya çevirmeyin. İnsanların vicdanlarını kullanıp, PKK'yı aklamaya çalışmanın alemi yok. Sizde, birçok insanda PKK'nın nasıl bir örgüt olduğunu biliyor. Daha çıkıp, bu örgütlenmeyi yaptığı insanlık dışı eylemlerden dolayı kınayabileninizi görmedim. Ben kalkıp hiç gocunmadan devleti de orduyu da gerektiğinde eleştirebiliyorum. Ama nedense elinde silahla dağda dolaşan, 20 yaşındaki askere pusu kurup katleden adamları bırakın eleştirmeyi, putlaştırıyorsunuz.
Kürt hareketinin içindeki sözde özgürlüğü ben hiç bir zaman göremedim ve galiba hiç görmeyeceğim. Ne yapalım, ırkçı ve şovenist gördüğüm zaman koyun postu giyse bile tanıyorum. Lanetlenmişiz işte, yalanlara karnımız tok ve insanları en gerçek suratlarıyla görüyoruz. Yine de böyle kabul etmeyi öğrendik. Tekrar söylüyorum, özellikle bu ülkede siyasi tutuklulara reva görülen yaşam standartlarına karşıyım ve kim bunları savunursa savunsun yanındayım. Ama böyle bir hak mücadelesini kendi davasının reklamı haline getiren her türlü örgütlenmenin de karşısındayım.