Dünya yerinden oynarken


Kıyametin gelmeyeceğini bile bile bekliyordu adam o günü. Meraklıydı böyle şeylere, 21 Aralık'ta ne olacak diye bekliyordu. Hani belki dünya yerle bir olmayacaktı ama dünyası değişmeye, taşlar yerinden oynamaya başlamıştı. Hem kendi hemde çevresindekiler değişiyordu adamın. Başka bir diyara doğru gittiğini fark etmeye başlamıştı. Değer verdim dediği insanları hiç tanımadığını anlamıştı adam. Hani öyle çok adama değer vermeyi de sevmezdi adam. Dost dediği hiçbir adamdan kazık yememişti bugüne dek. Sonra baktı yanlış tanıdığı adamların suratlarına, zaten dostum olmadılar hiçbir zaman dedi ve yoluna devam etti. Bazen hangi yola gittiğini anlayıp devam etmek lazımdı. Adam da öyle yaptı. 

Artık hayatı rüzgara bırakılan kaptansız bir tekne gibi olmamalıydı adamın. Dümene geçmenin, kontrolü ele almanın zamanıydı. Birilerinin ne dediğini umursamalıydı adam. Herkese nasıl bir adam olduğu gerçeğini hatırlatmalıydı. Geç mi kalmıştı bunun için? Zararın neresinden dönsen kâr dedi adam. Hayat devam etmeliydi. Artık insanların yalanlarını yüzlerine vurmalıyım dedi. Bıkmıştı palavra dinlemekten ve bunlara inanıyor gibi yapmaktan. Kimseyi kırmayacağım diye hep kendini yanlış tanıtıyordu insanlara. Hani şu ana kadar kimin ne düşündüğü önemli değildi adam için. Ama artık yeter dedi adam. Madem dedi bir yola baş koyduk, evirip çevirmenin alemi yok. Aslında kimseye kanıtlayacak bir şeyi yoktu adamın. Ama birilerinin cehaletini ve hatalarını örtmek artık onun işi olmamalıydı. Her zaman yaptığı gibi doğru bildiği işi yapacaktı. 

Kaç gece boyunca vicdanı susmak bilmemişti. Muhabbetine ortak ettiği, beraber oturup gezdiği adamın neden bu hale geldiğini ya da neden onun gerçek yüzünü göremediğini düşünmüştü. Ama onunla konuşunca anlamıştı ki boşuna vicdanı rahatsız olmuştu. Çünkü karşısındaki adamın yüzü bile kızarmıyordu. Hep sorarlardı adama neden yüzün kızarıyor diye. Hala utanacak kadar namusa sahip olduğu için belki de. Utanmak önemli dedi adam. Utanabilmek önemli. Ama kınamayacaktı adam, herkesin bir yetişme şekli vardı. Bilemezdi karşıdakinin nasıl bir ortamda yetiştiğini. Hala vicdanının sesini dinliyordu. Yinede boş ver dedi adam. Söyleyeceğini söylemiş ve kendince içini dökmüştü. Umarım hayat herkese hak ettiği gibi davranır dedi. Zaten meselede hayattan hak ettiğini alabilmekte değil miydi? Geriye yaslandı adam. Fazla düşünmenin alemi yoktu. Demek ki bir insana karşı başta güven duymuyorsa bu kalp, ona inanmak gerekir dedi. Dostluğun, arkadaşlığın değerini pek bilen adam kalmamıştı dünyada. Menfaatin, paranın değerli olduğu bir çağın tam ortasına doğmuştu. Şimdi bu çamurlu sularda kalabileceği kadar temiz kalmaya çalışacaktı. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski