Hani yaşımızda çok yok ama şimdiden geçmişe özlem duymaya başladık. İşin kötü yanı ise özlemini duyduğumuz geçmişin de elle tutulacak bir yanı yok. Eskinin siyasetçilerine özlem duyuracak kadar cahil bir Milletvekili güruhu var karşımızda. Ne yazık ki bu topraklarda siyaset yeşerip büyümeye imkan bulamıyor. Ama işte insanoğlu imkansız nedir bilmiyor. Siz ne kadar siyasetin önünü, demokrasinin önünü tıkasanız da tıpkı yabani bir ot gibi en kayalık arazide bile karşınızda bitiyor. Belki bugünün siyasetine de böyle bakmak lazım. AKP'nin tüm siyaseti sert zemine taşıma çabası, siyasetin önünü tıkama çabası hatta CHP'nin isteyerek ya da istemeyerek buna yardım ve yataklık etmesiyle Türkiye bugünkü siyasi tabloya büründü. Ama hala bir yerlerden çıkan o yabani otlar umudun var olduğunun kanıtı.
Ama işte Başbakan olarak bu ülkeyi yönettiğini söyleyen bir adamın çıkıp bir dönem dizisi hakkında sokak ağzıyla hakaretlerde bulunması ve sonra bunu siyasetin gereği olarak gösterme çabası nereye gidiyoruz sorusu için zamanın yaklaştığını gösteriyordu. Asıl bomba ise AKP grubunun Başbakan'ın tuvalette fazla su harcamasını engelleme çabasıyla ortaya çıktı. AKP İstanbul Milletvekili Oktay Saral'ın başının altından çıkan Muhteşem Yüzyıl'ı yayından kaldırma çabası gülünemeyecek kadar ciddi bir mesele. Evet belki bu işgüzar milletvekili Başbakanı'nı mutlu etmek adına böyle bir eyleme girişti. Ama AKP grubundan ardı ardına Muhteşem Yüzyıl dizisi hakkında yapılan yorumlar işin ciddiyetini gösterir nitelikte. Hani burada biraz Polyanacı davranıp, bu kadar da olmaz, aslında AKP Milletvekilleri özünde iyi insanlar asla sansür kanunu çıkarmazlar diyebiliriz. Ama tam on senedir bu iktidarın nasıl bir mekanizmayla işlediğini biliyoruz. Önce Başbakan tepki görmeyeceği bir yerde, arkasında şakşakçıları, el atacakları konu hakkında güzide yorumunu yapar. Daha sonra bir takım işgüzarlar, tamamen Başbakanlarının giyim masraflarını azaltmak adına dil maharetlerini kullanmaya başlar. Hani tarihte bunlara atalarımız kraldan çok kralcı demişler kısacası.
Neymiş efendim, dizi tarihsel gerçeklere uymuyormuş. Peki ama bize okullarda okuttuğunuz Tarih bile bu gerçekleri çarpıtırken Muhteşem Yüzyıl'a böyle bir eleştiri getirmek komik değil mi? Hem adı üstünde dizi bu, kurmaca yani gerçek olduğunu kimse söylemedi. Adamlar belgesel çeker sende çıkarsın bu tarihsel gerçekleri çarpıtıyor dersin anlarım. Ama ortada kurmaca bir eser var, sana mı soracaklardı nasıl tarihi yansıtacaklarını? Hem Cüneyt Arkın tek başına koca Bizans ordusunu devirirken kimse tarihsel gerçek demez iş Kanuni'nin Harem hayatına gelince herkes başımıza tarihçi kesilir memlekette. Zaten benimde anlamadığım bu memlekette kime sorsan tarihten fena halde anlar. Hayır yani bu tarihten anlayan arkadaşları birde sahada görsek. Hani oradan Kanuni böyle değildi, şöyleydi demekle olmuyor. Kaynak sorsan herhalde Kemal Kara'nın Tarih kitaplarını gösterecek. Erdoğan'da eminim çok iyi biliyordur tarihi. Hani Kanuni neredeyse Harem'e uğramadı diyecek adam. Osmanlı'nın en uzun süre Padişahlık yapan hükümdarı hep at üstündeymiş Erdoğan'a göre. Bir saniye ya olsa ne olacak olmasa ne olacak, biz neden Erdoğan'ın akıl fukarası tezlerini tartışmak zorundayız. Aynı sözleri sokaktan geçen biri söylese suratına bakmam ama söyleyen Başbakan olunca hakkında yazı yazıyoruz.
Sayın Başbakan'a yeni bir bakanlık kurması için teklifte bulunuyorum. Boş İşler...pardon Başbakan Fikir ve Yorumlarını Kanun Teklifi haline getirme Bakanlığı. Ya da bir kanun çıkaralım, Erdoğan'ın yaptığı her yorumu kanun hükmünde kararname sayalım, boş yere Meclis'te zaten çıkacak bir kanun için zaman kaybetmesin. Hayır yani memlekette çıkan kanunların yarısı Başbakan talimatıyla çıkıyor, aradan Meclis'i çıkarsak bir şey değişmez, üzülmeyin. İşte böyle bir memlekete doğru gidiyoruz. Bir Başbakan çıkıyor kürsüye ve önüne gelene tekmeyi sallıyor. Hani ilkokulda oynadığımız önümüze gelene yüz tekme diye akıl fukarası bir oyunumuz vardı. İşte Erdoğan ve yandaşları da iktidar sarhoşluğuna öyle bir kapılmış ki her önüne gelene tekmeyi yapıştırıyor. Biz tekmeden kurtardık diyenler ise o tekmeler kanun haline geldiğinde kaçacak delik arıyor. Ne diyelim işte Türk tipi demokrasi böyle bir şey. Şimdi tekmeyi vurma sırası ne zaman bize gelecek onu düşünmenin vakti. Gerçi pek umudumuz kalmadı ama inandığım tek şey bu milletin her zaman atacak bir tekmesi olduğudur.