Şimdi acaba hayatımızda sevdiğimiz şeylerden vazgeçme zamanımı geldi diye düşündü adam. Hayat bazen dener insanı böyle işte. Her şeye rağmen hayallerine, sevdiklerine sahip çıkabilir misin diye. Şimdi rüzgar tersten esiyor, bazen sevdiğin şeyleri elde etmek mümkün değildir dedi adam. Ama işte cesaret etmeden, harekete geçmeden o limana kavuşmak mümkün müydü acaba? Hayatta her yerde esmez dedi Alize rüzgarları. Bizi yeni kıt'alara yeni ülkelere taşıyacak rüzgarlar her zaman karşımıza çıkmaz dedi adam. Bu yüzden kaderi olduğu gibi kabul etmek değildi hayat denilen şey. Öylece oturup bekleyecek, önüne getirilen hayatı yaşayacak hali yoktu adamın. Madem birileri vermiyor bize bu hayatı biz almasını biliriz dedi adam.
Aslında çok garip gelirdi insanların başarıdan, hayattan anladıkları. Bir ev sahibi olmak, bir araba almak, evlenmek, yuva kurmaktan ibaret hayatlar. Bunların hiçbiri uğruna yaşanmayacak şeyler değildi ama hayatınız tamamen bunları elde etmek üzerine kurulduğu zaman, mutsuzluğun sebebini başkasında aramayacaksın derdi adam. Geçenlerde böyle komik şeylerle güya adamı hırslandırmaya çalışan insanlara bunları söylemek isterdi aslında. Ama korkuyordu adam, insanların hayatı ne kadar anlamsız bir çeper içine sıkıştırdıklarını yüzlerine çarpmaya. Çünkü görmüştü adam, bunları anlatan insanların gözündeki ışığı. En büyük hayalleri bu kadar küçük olan insanları kırmak istemiyordu adam. Kimsenin onun hayallerini küçük görmesini istemezdi. O yüzden başkasının hayalleriyle de dalga geçmek fıtratında yoktu pek.
Ama işte hırsın yok mu senin, neden bankacı olmadın gibi sorulara cevap vermekten gına gelmişti adama. Keşke isteseydi ömrünü inanmadığı bir işte harcamaya. Fikri bile olmadığı, kendine hiçbir şey katmayacağından emin olduğu bir işe balıklama atlayabilseydi keşke. Olmuyordu işte. Daha yapacak çok işi vardı adamın. Sadece hayallerine kavuşmak için biraz para gerekiyordu o kadar. Dokunabileceği kadar yakına gelmişti düşündükleri. Boşuna yaşamadığını, kafayı boşuna patlatmadığını anlamıştı adam. Sevdiği şeyleri terk ettiği yoktu adamın. Onlara şimdilik ulaşması mümkün değildi sadece. Kimisi başkasının elinde, kimisi gerçekleştirmeyi bekliyordu o kadar. Sevdiklerine kavuşacağı günler yakındı adamın. Yeter ki melankolinin fütursuz dalgaları gemiyi istediği rotadan saptırmasın. Yani şimdi hiç zamanı değildi aşık olmanın, zamanı değildi haksızlığa karşı çıkayım derken masaya yumruğu vurmanın. Şimdi sabretmenin zamanıydı. Yüreğine kilit vurmak zorundaydı adam. Hayatını savurup paramparça edecek bu dalgalardan kaçması gerekiyordu. Ortada aşka dair bir iz yoktu belki ama yumruğunu sıkmaya başlamıştı adam. Şimdi değil dedi adam, sakin ol şimdi birilerine had bildirmenin zamanı değil. Zamanı gelince herkes haddini bilecek zaten dedi adam. Şimdi elindekinin kıymetini bilmenin zamanıydı. Madem güneşten kaçmanın imkanı yok zaman şapka takmanın zamanıydı. Güneşe doğru balmumundan kanatlarla uçmanın zamanı değil dedi adam.