"Her millet layık olduğu şekilde yönetilir" Winston Churchill'in herkesçe bilinen ünlü bir politik saptamasıdır. Bana göre İngiltere'nin sömürgeci alışkanlıklarından kalma politikalarının özeti olmasına karşın, tarihin bazı yerlerinde bu söze hak vermemekte elimde değil. İnsanların lider takıntıları ve bu liderin her yaptığını doğru görme gibi büyük bir körlük içine girmesi nasıl bir durumdur anlayabilmiş değilim. Gerçekten tam anlamıyla doktora tezi konusu olacak kadar şaşırtıcı bir durum.
Atatürk'e ve kurduğu Cumhuriyet'e saygı duymayabilirsiniz bunu anlarım. Kimse size lideriniz Erdoğan gibi rol kesin, Atatürkçülük oynayın demiyor. Ama olmasaydın da olurduk gibi bir ilan yapılacak iş değil. Bunu Akit gibi bir amip düzeyindeki zekadan bekleyebiliriz ama kendilerine entelektüel dergi çıkarıyoruz diyen mürekkep yalamış adamların böyle bir ahmaklığa imza atmaları ancak aymazlık olarak görülebilir. Bunun karşılığında Koç'un olmasaydın, olmazdık ilanının da kışkırtıcı olarak görülmesi ise ayrıca komik. İnsanların Atatürk'e basit bir şekilde saygı göstermesi neden kanınıza dokunuyor acaba? Böyle bir ilandan rahatsızlık duyan insanın demokratik anlayışından ve zeka seviyesinden şüphe duyarım. Çünkü bu kadar basit bir mesajı farklı algılamak için ahmak ya da kötü niyetli olmak lazım. Bunu anlamayıp birde üzerine olmasaydın da olurduk diye sözde bir gazeteye ilan verdiğinizde evet bu düşünce özgürlüğüdür. Ama işte kusura bakmayın zekasını böyle ziyan eden ahmakların düşüncesine saygı duyamıyorum. Ve tekrar söylüyorum, Koç'un ilanı ile bu ilanı karşılaştırmak abesle iştigaldir. Adama bir yerleriyle gülerler maazallah.
Hani bazı insanlar vardır şu hayatta yüzüne tükürsen yarabbi şükür diye karşılık verir. Erdoğan işte o gördüğünüz adamların ağababası. Adam gün geçtikçe batmasına, her seferinde çamur içinde kalmasına rağmen hep kendini temiz ilan etmesini beceriyor. Marmaray'ı sanki kendi yapmış gibi lanse eder ama işin bütün teknik mühendislik kısmında Japonlar çalışmıştır. Hayır yani ilk ihaleyi bile açan 57. hükümet. Nereden tutsan elinde kalıyor. Bu yetmezmiş gibi Marmaray ilk günlerinde sürekli arıza çıkardı. İnsanlar denizin altında yürüdü. Adamlar bunu bile Gezicilerin üzerine attı. Yok neymiş Geziciler imdat frenini çekiyormuş. Adam akşam kabus görse faiz lobisi, geziciler diye fırlıyordur herhalde.
Kaç kere dedik şu Yiğit Bulut'u kendine danışman yapma diye ama dinletemedik. Ben bu Bulut'un AKP karşıtı olduğu dönemleri de bilirim. Hani canlı canlı şahit olunca bu döngüye şaşırmamak elde değil. Ama işte adam eski broker, yalan söylemeyi ve söylediği yalana inanmayı iyi beceriyor. Şimdi de çıkmış başımıza, namus bekçisi kesildi. Yok neymiş, evlerde kızlı erkekli kalıyorlarmış. Milletin müsamaha göstermediğine bizde göstermeyiz diyor. Tamam da milletin neye müsamaha gösterdiğine sen mi karar veriyorsun? Hem siyaset dersini kimden aldıysa Başbakan, bence birde başkasından almalı. Demokrasi çoğunluğun kararı değildir sadece. Azınlığın hakları korunmadıkça gerçek anlamda bir demokrasi olmaz. Yani azınlığın yaşam hakkına müdahale edip sonra halk böyle istiyor demekle demokrat olunmuyor. AKP'lilerden de demokrasi dersi almayacağımızı uzun süre önce öğrendik.
AKP demokrasisi eşittir, Recep Tayyip'in demokrasisi. Yani Tayyip neyi demokratik bulursa odur demokrasi, gerisi teferruat. Ne diyelim umalım Churchill bu seferde haklı çıkmasın.