Kuzu postundaki kurt

Uzun süredir yazmadım bu sayfalarda. Aslında ülke gündemi hiç olmadığı kadar hareketli ve doğrusu yazacak çok fazla şey birikti. Ama işte yazı yazmak öyle dur karalayalım bir şeyler diye karar verip yapılacak bir şey değil. En azından benim için. Belki de fazla tembel bir karaktere sahibim, kendimi sıkıntıya sokmayı pek sevmiyorum sanırım. 

Erdoğan'ın son demecinden girip, son bir iki ayın politik gündemini şöyle bir özet geçmek istiyorum. "Erkeklerle kızlar aynı evlerde kalıyor, Valimize talimat verdik gerekli önlemleri alacak." Hani böyle bir adamın Başbakan olmasını geçin, asıl acıdığım böyle bir adamın yağdanlığı görevini üstlenenler. Salyaları altına çanakları tutup, sonrada kutsal kase diye ortalıkta gezenlere acıyorum ben. Ne dediğini bilmeyen böyle bir ahmağı Başbakanımız diyerek alkışlayan milyonların gafletine sinirleniyorum. Bu adam bugün böyle olmadı, 2002'de de böyle bir adamdı, hiç değişmedi aslında. Sadece kuzu postuna bürünmüş kurt misali sürünün arasına karıştı. Geçmişte kurt olduğunu söyleyenlere biz o gömleği çıkardık diye yanıt verdi. Şimdi biliyorum, çıkacaklar, yok işte kızlı erkekli evlerde kalmaları doğru mu, yok öğrenci evleri fuhuş yuvası gibi kendilerine yakışan ithamlarda bulunacaklar. Başbakanlarının ağzına bakıp, Erdoğan'ın doğrularını gerçek kabul eden bir akıl tutulması gerçek anlamda tez konusu olacak kadar ilginç ve acınası. 

Gündemin bir diğer konusu, Mursi'nin yargılanma süreci. Daha öncede yazmıştım, Mursi'nin demokrasi anlayışını benimsemeyebilirsiniz ama askerin Mısır'da haksız bir şekilde yönetime el koyması yüreğinize soğuk bir su serptiyse sizin demokratlığınızdan şüphe duyarım. Meydanlarda yüzlerce insan katledildi ve bu ülkede sırf İslamcı diye bu insanları görmezden gelen sözde solcular neredeyse bu insanlarla alay etti. Amaçlarına saygı duymayabilir, Müslüman Kardeşler'e güvenmeyebilirsiniz. Ama ortada demokrasinin paletler altında can vermesi gibi bir olay varken ezilene bir tekmede sizin vurmanız insanlık değildir. 

TBMM'de ilk defa dört kadın Milletvekili başı kapalı olarak oturuma katıldı. Başını kapamayı bir ibadet olarak gören, hayatını buna göre şekillendirmiş bir kadını doğrusu iç tüzük hileleriyle meclis dışına itmek Türkiye'nin en büyük ayıplarından biriydi. Türban takan bu kadınların bunu siyasi mi dini mi kullandıkları doğrusu kendilerine kalmış. İster samimi olsunlar, ister olmasınlar baş örtülü kadını Üniversite, TBMM gibi alanların dışına iten sistemde büyük bir çatlak var artık. Kimileri bu çatlağın rejimi yıkacağından korkuyor. Cumhuriyet özgürlüklerimize set çeken duvarlardan ibaretse yıkılsın zaten. Ama bence bu duvarların yıkılması gerçek demokrasiye ve Cumhuriyete sahip olmamızı sağlayacak. AKP'nin tuzağına düşmeyip, saçma protesto girişimlerinde bulunmayan CHP'yi de kutlamak gerek. Büyük bir seçim tuzağından hasarsız ayrıldılar. Umarım her biri Şafak Pavey kadar samimi ve gerçekçi bir gerekçeye sahiptir. 

Bu satırları okumak bazılarına zor gelecektir eminim. Bazıları gibi kendimi rejimlere, heykellere, marşlara adamış değilim. Belki büyük bir eksiklik bazılarına göre. Ama hayatın önüne duvarlar koymamak bana göre. Cumhuriyet gelişmediği, zamana ayak uyduramadığı sürece istediği kadar "kutsal" olsun köhneyip çürüyecek ve elbet yok olacaktır. Madem bu kadar seviyorsunuz bu rejimi, onu geliştirmeyi, yenilemeyi deneyin. Geçmişin yasakçı zihniyetleri ne yazık ki günümüz gençliğini de esir almış. Gezi eylemlerinde bunların dışında kalan genç bir kesimin bu ülke topraklarında yaşadığının farkına vardık. Belki bu insanlar ülkenin şansı olacaktır. Eğitim sisteminin tüm ezberlerine, tüm putlaştırmalara rağmen, ön yargılarından sıyrılabilen yeni bir gençlik. Tüm bunlara rağmen genç nesil arasında politik açıdan cehalet had safhada. Okumayan, yeteri kadar düşünmeyen ve bildiği her şeyi İnternetten öğrenen bir gençlik. Aslında belkide Gezi eylemleri bize bu kuşağın hiçte homojen olmadığını gösterdi. Kendini geliştirmiş, Üniversite okuyan ve hem Türkiye hem de dünyanın farkında olan bir gençlik. Ve tam bunun karşısında, tamamen sürü psikolojisiyle hareket eden, babasının annesinin ve çevresinin politik görüşünü benimseyen, bütün genel kültürü facebook ve twitter üzerine olan bir gençlik. Hangisinin bu çağı sırtına alacağını ise zaman gösterecek. 

Gezi olaylarında kendini bilen gençleri ön saflarda gördük. Politik görüşlerini benimser ya da benimsemezsiniz ama cesurca sokağa çıkıp haklarını savundular. Gezi hareketinin Kürt siyasi hareketiyle birleştirilme çabası ise bana boş ve anlamsız geliyor. Kürt siyasi hareketi belki dışarıdan bakınca Sosyalist bir kimlikte olabilir. Ama oy aldığı kesimin faşizan duygularını kabartmadan istediklerini elde edemedikleri ortada. Kısacası siyasi amacı Kürtleri bir şekilde bağımsız kılmak olan bir hareketin, yurtseverlik bağlamında daha özgür bir ülke kurmayı amaç edinenlerle bir arada bulunması bana absürt geliyor. Dediğim gibi içindeki siyasiler farklı düşünüyor olabilir ama tabanın ve PKK'nın yaptığı baskı düşünülürse bu ancak, yeni kurulacak düzende büyük pay kapma çabasıdır. Bu ülke ne kadar batılı olmaya çalışırsa çalışsın, demokrasisinden hukukuna, eğitiminden, sosyal hayatına kadar her şeyi şark kültürüne fazlasıyla bulanmış. O yüzden bu ülkede olanlara ve olacaklara çokta şaşırmamak gerekiyor. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski