Kılıç kınından çıkınca


Anayasa Mahkemesi her zaman bu ülke siyasetinde önemli bir yere oturmuştur. Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki İstiklal Mahkemesi alışkanlığı uzun yıllardır bu ülkede yargı sisteminin bu halde olmasında etkendir. Meclis'in devletin tüm erklerini kontrol eden yapısı bugün bile demokrasiye zarar veren bir bürokratik sistem oluşturdu.

 Menderes'in yargının bu siyasal yapısını iyi kullandığını, yargıyı nasıl nalıncının keseri gibi sadece kendi tarafına yontar bir hale getirdiğini biliyoruz. Aslında fazla uğraşmasına gerek yoktu. Çünkü Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren Türk yargısı iktidarda olanın yani devleti elinde tutanın tarafında olmak gibi kötü bir alışkanlık edinmişti. İşte Anayasa Mahkemesi bir anlamda iktidarın bu önü alınamaz kontrolsüz gücünü yargı ile kontrol altına alma hamlesidir. Fransız Anayasa Mahkemesine benzer bir rolü varmış gibi görünse de, Fransız sisteminde aslında Anayasa Mahkemesi daha anahtar bir rol üstlenmiştir.

Fransız Başkanlık sistemi iki başlı bir sistemdir ve yasama ve yürütmenin sürtüşmesi halinde kilitlenebilecek sistemi açmak için Anayasa Mahkemesi kullanılmaktadır. Bizde ise daha çok iktidarın kendi keyfine göre yasa çıkarabilmesine karşı bir tür savunma mekanizması görevi görmektedir. Doğrusu siyasi sistemimizin sorunlu ama gerekli bir parçasıdır. Bizim şimdiki meselemiz Anayasa Mahkemesi'nin bu yapısından çok Haşim Kılıç'ın yaptığı son açıklamalar olduğu için bu kadar Anayasa Mahkemesi analizi yeterde artar bile. 

Haşim Kılıç'ın yaptığı konuşma içerik olarak fazlasıyla haklı argümanlara dayanıyordu. Söylediği her şey fazlasıyla iktidarın hak ettiği eleştirilerdi. Çok mu sertti, bana göre tüm kinaye, mecazi anlatım v.b. söz sanatlarına rağmen çok seviyeli ve gerekli bir eleştiriydi. Ancak işin garip yanı bunun Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yıldönümü gibi bir resepsiyon öncesi yapılması. Yargının tabii ki iktidarı eleştirme hakkı vardır. Ancak böyle bir yerde ve böyle kıyasıya eleştiri yapmamalısınız. Çünkü bu yargının tarafsızlık ilkesine ters bir davranış. 

Erdoğan'ın Twitter kararına verdiği tepki sonrası bir açıklama koyarsın sitene ya da kameralar karşısına geçer düzgün bir üslupla eleştiri yaparsın. Aslında Kılıç'ın yaptığı eleştiri çirkin bir üslupta değildi. Ancak daha çok bir gazetecinin, bir muhalif düşünürün yapacağı şekildeydi. Bu  konuşmayı yapan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı olunca işin rengi değişiyor. Nasıl iktidar yargı üzerinde güç kullanma ve kararlarına saygı duymama gibi bir hakka sahip değilse, yargıda siyasi bir rol üstlenip gibi iktidarı böyle kıyasıya eleştirme hakkına sahip değildir. Buradan yargı eleştiri yapamaz gibi bir şey anlamayın. Yapabilir ama bunun siyasi bir üsluba bürünmemesi, hukuki temellerde kalması doğru olanıdır. 

Yargının kararını kabullenmediyseniz ona göre bir eylem planı yapabilirsiniz. Ama siz iktidar olarak kamera karşısına geçip yargının verdiği kararı sırf beğenmediğiniz diye siyasi ilan edemezsiniz. Nasıl yargı yasama ve yürütmeye saygılıysa, yasama ve yürütmede yargıya saygılı olmalı. Hatta yargının daha da güçlenmesi ve bağımsız hale gelmesi için elinden geleni yapmalıdır. 

Ama işte Türkiye'de yargı güçlendiğinde bile devlet bakış açısından kurtulamıyor. Devletin karşısında vatandaşın haklarını koruması gerekirken her seferinde devletin yanında yer alıyor. Bizim asıl meselemiz Kılıç'ın iktidarı eleştirmesi değil aslında. Bu ülkede halen gerçek anlamda bağımsız bir yargının olmaması asıl mesele. Kılıç uzun yıllar Özal döneminden beri merkez sağ partilerin Anayasa Mahkemesi'nde sigortası olmuştur. Bugünde farklı bir pozisyonda değil. Hukuk kökenli olmamasına rağmen, bazı zamanlarda hukukun tarafsız bakışı Kılıç'ı da etkiliyor belli ki. Bu açıklama aslında Twitter kararı sonrası iktidarın hedefi haline gelen AYM'nin cevabı niteliğinde. Yoksa Kılıç'ın değiştiğini düşünmüyorum doğrusu. Ama bence demokrasi tarihimizde önemli bir yeri vardır. Beğenir ya da beğenmezsiniz AKP'nin kapatılması gibi siyasi hayatımızı derinden sarsabilecek bir kararın AYM'den çıkmasını engellemiştir. 

Hani canı sıkıldığında Parti kapatan AYM özlemi çekenler için tam anlamıyla bir düşmandır Kılıç. Bana göre ise parti düşmanlığıyla hareket edip hukukun üstünlüğünü, sivil siyasetin önemini kavrayamayan ve kafasını kuma gömen yargıçların yanında daha bağımsız ve tarafsız bir yargıçtır. Yine de en fazla kötünün iyisi olabilir. Bu ülkede tarafsız ve bağımsız bir hakim, savcı bulmak çölün ortasında su bulmaktan daha zor. O yüzden bugün Haşim Kılıç gibi bir adam bizim için tarafsız bir yargıç pozisyonundaysa varın bu ülkenin yargısı ne hallere geldi siz düşünün. 


Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski