Şu hayatta çok şeyi unuttum, yaşadığım bir çok acıdan bir şekilde sıyrılmayı başardım. Hayata gülerek devam etmeye, tüm zorluklara rağmen hayatla dalga geçmeye sonuna kadar inandım. Ama iki olay var şu hayatta unutamadığım ve kabuslarıma giren, bu davalarda hak yerini bulmadan sanırım bana da huzur yok şu hayatta.
Bugün 2 Temmuz, her yıl her Temmuz ayı aynı acıyı yüreğimde hissetmek artık beni yoruyor. Hani orada bir yakınımı kaybetmiş değilim, ölen aydınların hiçbirini öldükleri lanetli 2 Temmuz gününe kadar tanımıyordum bile. Daha 10 yaşında dünyadan haberi olmayan bir çocuktum işte. Biz öyle şanslı bir nesilde değildik. İnternet yoktu bizde, ailelerimiz bırakın Metin Altıok, Hasret Gültekin'i anlatmayı daha Alevi olduğumuzu bile söylemiyorlar ya da kimseye söylemememiz için tembihliyorlardı.
Ateş ve dumanın kapladığı bir otel ve otelin önünde insanların diri diri yanmasını izleyen büyük bir kalabalık. O kalabalık için insan sıfatını kullanamıyorum. İnsanlık belki doğuştan gelir ama korumanız gereken bir değerdir. İnsanlıktan çıkmış binlere nasıl hitap edilir onun orasını da size bırakıyorum. Gördüğüm belki birçok kabusta ya yanan otel imgesi ya da Uğur Mumcu'nun parçalanmış ceset görüntüsü ile karşılaşırım. Bunun için 1993 benim için lanetli bir yıldır, bir çok kez yazdığım gibi çocukluktan çıktığımı ben o yıl anladım. Hayatım için büyük bir travmadır ve doğrusu bu travmadan kurtulmak gibi bir isteğimde yok. Çünkü bunları unutur, olmadığını varsayar ya da normalleştirirsem biliyorum içimde var olan insanlığı yitireceğim. O yüzden biraz buruk, ara sıra kızgın ama mutlu bir insanım ben. Mutlu olma numarası yapan normal biri olmak istemiyorum. Hiç bir şeyi yaşanmamış varsayan, yaşanan her şeyi normal gören birisi olmak istemiyorum.
Bu aslında benim değil, yaşadığımız ülkenin travması. Türkiye tarihiyle yüzleşmediği sürece istediği kadar demokrat bir ülke olmaya çalışsın gerçek bir demokrasiye sahip olamaz. Eğer bu ülkede İslamcı kalkıp, dürüstçe Sivas katliamını kınayamıyor, Ulusalcı Dersim'i kabullenemiyor, Kürt PKK'nın yaptığı katliamları kabullenmiyorsa kimse eteğindeki taşları dökmeye niyetli değilse yani gerçek bir demokrasiye ancak rüyalarımızda sahip oluruz.
Unutmak, olmadığını varsaymak, üstünü kapatmak ya da bu katliamları gerekçelendirmeye, olumlu yanını görmeye çalışmak sizce bu ülkeye nasıl bir yarar sağlıyor? Kendimi bildim bileli bu ülkede gerçeklerden bahsetmek, hakkını savunmak, haklının yanında yer almak gibi eylemlerin karşısına milli hassasiyetler denen bir kavram çıkmıştır. Bu ülkedeki tüm katliamlarda, yenilen tüm haklarda yada sokağa hak arama için çıkılan tüm eylemlerde dış mihraklar işe karışıyor. Oysa ne kadar saf bir halkımız var, kesinlikle karıncayı bile incitmeyen bir halkız zaten. Sivas'ta oteli ateşe Alman gizli servisi vermiş zaten. Otelin önüne toplanan kalabalıkta zaten Sivas'lı bile değildi. Koskoca Şamil Tayyar yalan mı söyleyecek?
Hayır bu utanmazlar daha önce 2 Temmuz'da TRT'de belgesel göstermiş ve sözde tanıklarla olayı PKK'nın planladığını söylemişti. Şimdi olayın bir şekilde ateşlendiği konusunda herkes hemfikir. Cuma hutbesi, kapı önünde dağıtılan bildiriler, Valiliği taşlayıp dağılanları otelin önüne toplayanların kim olduğu nedense yıllardır ortaya çıkmadı. Ama ben her sene aynı şeyleri bu geri kafalı zihniyete tekrarlamaktan bıktım. Birileri suça teşvik ediyor diye suç ortadan kalkmaz. Otelin önüne toplanan kalabalığın bir kısmı oteli ateşe verirken onları izleyen hatta tekbir getiren o büyük kalabalık nasıl masum olabilir? Her seferinde yok Sivas'ımızı karalıyorlar diye çıkan birkaç lavuk bulunur 2 Temmuz'da. Ya senin insanların göz göre göre 33 canımızı aldı, ne diyelim Sivas'ta olmadı, unuttuk gitti mi diyelim? Bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir kendi çıkarlarını düşünmektir. İnsanlar burada canını yitirmiş beyefendilerin düşündüğü şeylere bak.
Üzerinden 21 yıl geçti peki ne oldu? Bu olayı tertipleyenler varsa hadi bulun çıkarın. Neden olayın üstünü örtmeye çabalıyorsunuz? Yok Almanlar, yok PKK filan geçin bu ayakları. Sivas davasında oteli ateşe verenleri savunan avukatlar Milli Görüş'ün içinde çok önemli yerlere geldi. Bugün AKP'nin içinde de var o avukatlardan. Evet herkesin savunulma hakkı vardır. Bu yüzden Avukat'ın yaptığı işe bir şey dediğim olamaz. Ama başta Şevket Kazan olmak üzere o avukatların nasıl savunmalar yaptığını da biliyoruz. Mesleğin onurunu ayaklar altına alıp, insan yakanları öz evladı gibi koruduklarını da biliriz. Yıllarca Sivas'ta olmasına rağmen ölene kadar yakalanmayan sanıkları da biliriz mesela. Diri diri yanan, dumandan zehirlenen insanları kurtarmak için kılını bile kıpırdatmayan güvenlik güçlerini, Aziz Nesin'i merdivenden aşağı iten itfaiyecileri de biliriz mesela.
Biz her 2 Temmuz'da ağlarken, aydınlarımızı yakanlardan hesap sorulmasını beklerken, yüzümüze karşı gülüp oynayan zihniyetin bu ülkede egemen olduğunun da farkındayız. İnandığım tek şey, bir gün herkesin her yaptığın cefasını çekeceği. Ama işte adalet yerini bulmadıkça, Sivas'ta canımıza kastedenler cezalarını çekmedikçe, işin ardındaki derin güçler ortaya çıkmadıkça içim rahat etmeyecek. Derin güçlerden kastım dış mihraklar saçmalığı değil. Zaten dediğim gibi kim kışkırtmış olursa olsun sonuçta bu katliamı görmezden gelmemize neden olamaz, olmamalı. Devletin üç maymunu oynadığı, üstünü her iktidar devrinde kapatmaya çalıştığı bir katliamdan bahsediyoruz. Bu ülkede biraz siyasetle ilgilenmeye başlayınca hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını fark ediyorsunuz. Sadece körün fili tarifi gibi, her nereden bakıyorsanız dünyaya ne yazık ki oradan görüyorsunuz gerçekleri. Yani aslında bu memlekette çoğu kişi gerçeğin sadece bir kısmını kavrayabiliyor. Umarım bu ülkede fili gerçek anlamda görüp tarif edebilecek daha çok insana sahip oluruz.
MÜJDE : Makedonya Üniversitelerin'de TIP , ECZACILIK , DİŞ HEKİMLİĞİ , FTR , ATT , PDR Ve Tüm Mühendislikler Sadece 4 BİN TL. ( DENKLİK VAR - YGS , LYS ŞARTI YOK ) Bilgi İçin Ekle Veya Ara 05437291767
YanıtlaSilfacebook.com/bcanli02