Kürt sorununda Zana çözümü







Leyla Zana BDP siyasi çizgisi içinde en son güvendiğim isimdir. Bunda halkın karşısına çıkınca verdiği provokatif etnik temelli siyasi mesajların etkisi büyük. Hani bugün Hürriyet'e verdiği röportajda BDP'yi bu etnik temelli dili nedeniyle eleştirdiği için bir hatırlatayım dedim. Röportajda geçen, BDP, Rize'de çay toplayan üreticinin de sorunlarını dile getirebilmeli demiş. Bu tür bir ifadeyi bundan dört yıl kadar önce Fehmi Işıklar'dan duymuştum. BDP siyasi hareketinin ilk partisi olan DEP'in kurucusu olan Işıklar biz sadece Kürt sorunu temelli bir parti değildik, aynı zamanda ülkedeki tüm emekçi sorunlarına yönelik sesimizi duyuruyorduk demişti. O gün Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan bu hareket hiç bir zaman bir daha Kürtler dışında başka emekçilerin sorunlarına samimi olarak destek vermeyecekti. Bugün BDP sanki o desteği veriyor gibi görünüyor ama bana sadece dostlar alışverişte görsün şeklinde samimiyetsiz bir politik duruş hissi veriyor.


Leyla Zana'nın bu sorunu Erdoğan çözer şeklindeki tavrı ise fazlasıyla iyi niyetli. Tayyip bey bu sorunu çözmek istese her halde şimdiye kadar adam akıllı bir şeyler yapardı. Tamam Kürtçe'nin 4+4+4 sistemini ört bas etmek adına da olsa seçmeli ders olarak konulması olumlu bir gelişme. Kürt kökenli vatandaşın kendi dilinde eğitim hakkı ise hala beklemede. Bütün bunları halen bölünme tehlikesi olarak görmek ise dünyadan bir haber muhafazakarlarımızın ayıbı. İnsanlar kendi dillerini öğrenince ne olacak peki? Önemli olan Kürtçenin büyük bir halk tarafından yazı diline dönüşüp dönüşmemesi mi? Bir dilin yaşaması önemlidir bu bir kültüründe ayakta kalmasını sağlar. Ama bunu bir millet yaratma projesine döndürürseniz tehlike oradadır. Bu bölünme tehlikesinden daha vahim. Bu Türk ve Kürt halklarının ortak ve tarih ve kültürünün yok sayılmasıdır. Yani siz bir millet yaratmak adına yok Selehattin Eyyubi Kürt, yok Medler Kürttü gibi saçmalıklarla Kürt çocuklarının beynini yıkamadıktan sonra sorun çıkmaz. Çünkü bizim devlet zaten kendi tarih anlatımında aynı saçmalığı kullanıyor. Bir millet yaratmak adına tarihin en eski çağlarından beri Türk olarak adlandırılmış kavimleri sanki o zamandan beri milliyetçilik var olmuş gibi, tarihimizin bütün temelini oraya bağlayan bir anlayış. Ama bugün liseden mezun olan bir çocuğun ne yakın tarihten mesela ikinci dünya savaşı. Ne Avrupa tarihi, ne Latin Amerika ne de dünyanın her hangi bir yerinin tarihi hakkında bilgisi yok. Hani diyoruz ya geçmişini bilmeyen bugününü yaşayamaz. Sadece kendi geçmişini bilende herhalde sadece kendi bugününü yaşar. Hem halen Almanlar yenildiği için yenilmiş sayıldığı sanan bir tarihsel eğitimde herhalde çok sağlıklı olmasa gerek. Neyse ülkenin tarihi eğitimi hakkında daha kapsamlı bir yazı yazmayı düşünüyorum zaten. Benim dediğim umarım Kürtler bugün yaptıkları bu tarihi şaysiyetleri Kürtleştirme politikasının ardında yatan şovenizmin farkına varır.


Zana, süreçten umutlu konuşuyor. Doğrusu dikkate alınması gereken bir isim. Evet bu ülkede pek sevilmediği ortada ancak yinede Kürtler için önemi unutulmamalı. Her ne kadar halen Öcalan ismini çözüm için ön şart gibi sunsa da yine de çaba görülmeli. Evet Türkler, Öcalan'ın Kürt halkı için önemli olduğunu anlamalı ama Kürt halkı da Öcalan'ın Türkler tarafından nasıl algılandığı gerçeğini görmeli. Kimse bu algının kırılmasını beklemesin. Mandela örneğini vermekte saçma geldi bana. Ortada ırkçılık nedeniyle resmi olarak ikinci sınıf olarak yaşayan Güney Afrika yerlileri ile aynı ortak kültür içinde beraber yaşayan iki halk var. Bir tarafta sadece devlet değil azınlıkta olan beyaz halkında aşağılık ve alt düzey olarak gördüğü zenciler var. Türkiye'de ise evet devlet Kürtlere büyük baskılar yaptı ama halkın hiç bir zaman böyle bir baskısı olmadı. Evet ses çıkarmadılar ve sustular ama bu ülkede sadece Kürtler ezilmedi. Yani Güney Afrika'da ki politik  durum ile hiç bir benzer yanımız yok. Tamam bizim faşizanlarda çok masum değil ama Avrupalı ırkçılarla yarışacak kadar çapları büyük değil. Avrupa'nın kültürüne işlemiş olan ırkçılık bizim memlekette halen yapmacık duruyor. Çünkü ırkçılık dediğimiz şey kültürel, teknolojik ve zenginlik, refah açısından gelişen Avrupalı'nın kendini diğer insanlardan üstün görmesidir. Biz hali hazırda o "yüksek" seviyeye erişemediğimiz için bizdeki ırkçılık bile güdük kalıyor. 


Daha önce söylemiştim, bu soruna binlerce ad veren var ama çözüme gelince herkes susuyor. Zana en azından kendince bir yol haritası çıkarmış ve bazı doğru noktalara değinmiş. Mesela PKK'yı bile eleştirebilmiş. Bu da bir başlangıçtır. Her ne kadar çizdiği yol haritası biraz muğlak bile olsa en azından bir yol var ortada. Darısı soruna isim takma ünitesinde kalanların başına. 

Yorum Gönder

Görüşlerinizi paylaşın

Daha yeni Daha eski